Büreyde bin Husayb (r.a.)-1

 

Hicret sırasında Peygamberimizin gece yarısı gözleri önünde Mekke’den çıkıp Medine’ye doğru yola çıkması, müşrikleri çileden çıkarmıştı. Ne yapıp etmeli, Peygamberimizle Hz. Ebû Bekir’i Medine’ye girmeden bulmalı, vücutlarını or­tadan kaldırmalıydılar. Hemen harekete geçtiler, çeşitli yerlere dağılarak birkaç koldan aramaya koyuldular. Ayrıca meseleyi kesinleştirmek için onları diri ve­ya ölü getirene 100 deve vaat ettiler.

Bu haber o havalide oturan hemen hemen bütün kabilelere ulaştı. Herkes Kureyş’in ortaya koyduğu bu mükâfatı almak istiyordu.

İşte, Büreyde bin Husayb da bu mükâfat avcılarından biriydi. Büreyde, Seh-mo­ğul­larının reisiydi. Yanına 80 kadar adam alarak Peygamberimizi ara­maya başladı. Nihayet Amini mevkiinde onları buldu. Peygamberimiz onların kendilerine doğru geldiğini gördü. Fakat hiç telaşlanmadı. Çünkü o bütün kal­biyle Allah’a tevekkül etmişti. Bürey­de’ye, “Kimsin?” diye sordu. “Bureyde’yim.” cevabını alınca, Hz. Ebû Bekir’e, “İçimiz serinledi ve düzeldi.” buyurdu. Sonra Büreyde’ye kimlerden olduğunu sordu. Bü­rey­de, “Eşlem kabilesinden.” cevabını verdi. Peygamberimiz “Eslem’in hangi kolundan­sın?” buyurdu. Büreyde, “Sehmoğullarından.” cevabını verdi. Peygamberimiz her şe­yi hayra yo­rardı. Büreyde’nin ismini, kabilesini, mensup olduğu kolu da hayra yordu. Ken­dilerine bir zarar vermeyeceklerini düşündü. “Büreyde” serinlik, “Eşlem” kurtuluş manalarını hatırlatıyordu. Büreyde, konuştuğu zatın kim olduğunu bilmiyordu. Fakat onun metanetine, cesaretine ve konuşmasına hayran kalmıştı. Tanımak istedi, kim oldu­ğunu sor­du. Peygamberimiz, “Ben, Abdulmüttâlib’in oğlu Abdullah’ın oğlu Muham­med’im.” cevabını verdi. Sonra da onu Müslüman olmaya davet etti. Büreyde’nin kalbinde iman meşalesi yanmaya, yüzü iman nuruyla aydınlanmaya baş­lamıştı. Hemen Kelime-i Şehadet getirerek Müslüman oldu. Yanındakiler de kendine tabi oldular.

Bu, Peygamberimizi öldürmek için gelip de iman nuruna kavuşanların ne ilki idi, ne de sonu…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ