<div><span>Peygamberimiz (a.s.m.) gömleğini çıkarıp verdi ve kefen yapılmasını istedi. Cenaze namazını da kendisi kıldırdı. Sonra Hz. Fâtıma’nın naaşı kabre kondu. Kabir genişti. Resûlullah (a.s.m.) kabre indi, bir müddet kabirde uzandı. Sonra çıktı. Gözleri yaşarmıştı. Yaşlar kabre damlıyordu. Peygamberimizin bu davranışı, ona duyduğu yakınlığın mücessem bir misaliydi. Aynı zamanda bir iltifattı. Çünkü Resûlullah’ın mübarek vücutlarının temas ettiği kabir, cennet bahçelerinden birisi olurdu.</span></div>