<h1><span>Bir mü’minin gönlü, </span><strong>Rasûlullah</strong><span> -sallâllâhu aleyhi ve sellem- </span><strong>Efendimiz</strong><span>’e ne kadar muhabbetle dolarsa, ilâhî azaptan o kadar uzaklaşmış olur.</span></h1> <div>Nitekim âyet-i kerîmede şöyle buyrulur:</div> <div><strong>“</strong>(Ey Rasûlüm!) <strong>Sen onların içinde iken Allah, onlara azâb edecek değildir!..”</strong> (el-Enfâl, 33)</div> <div>Gönlü, Allah Rasûlü’nün aşkıyla yanan bir müʼmin, dâimâ O’nun mübârek izinde yürümeli, Sünnet-i Seniyyeʼye sadâkatle bağlı kalmalıdır.</div> <h2>KİM SÜNNETİMİ İHYÂ EDERSE...</h2> <div><strong>Rasûlullah</strong> -sallâllâhu aleyhi ve sellem- <strong>Efendimiz</strong>; ümmetinden her bir ferdin Cennetʼte kendisiyle beraber olmasını arzu ederdi. Bunun için herkese kendi seviyesine göre îkaz ve nasihatlerde bulunurdu.</div> <div><strong>Enes bin Mâlik</strong> -radıyallâhu anh-’a şöyle buyurdu:</div> <div>“Yavrucuğum, hiç kimse için gönlünde bir hile taşımadan (hiçbir mü’mine, içinde en ufak bir kin ve soğukluk duymadan) sabahlayabilir ve akşamlayabilirsen, öyle yap!”</div> <div>“Yavrucuğum, bu benim sünnetimdendir. Kim benim sünnetimi ihyâ ederse elbette beni sevmiştir. Kim de beni severse, benimle birlikte Cennetʼte olacaktır.” (Tirmizî, İlim, 16/2678)</div>