<div> </div> <div> </div> <div><strong>EY SEVGİLİ (SEZAİ KARAKOÇ)</strong></div> <div>Senin kalbinden sürgün oldum ilkin</div> <div>Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği</div> <div>Bütün törenlerin şölenlerin ayinlerin yortuların dışında</div> <div>Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim</div> <div>Af dilemeye geldim affa layık olmasam da</div> <div>Uzatma dünya sürgünümü benim</div> <div>Güneşi bahardan koparıp</div> <div>Aşkın bu en onulmazından koparıp</div> <div>Bir tuz bulutu gibi</div> <div>Savuran yüreğime</div> <div>Ah uzatma dünya sürgünümü benim</div> <div>Nice yorulduğum ayakkabılarımdan değil</div> <div>Ayaklarımdan belli</div> <div>Lambalar eğri</div> <div>Aynalar akrep meleği</div> <div>Zaman çarpılmış atın son hayali</div> <div>Ev miras değil mirasın hayaleti</div> <div>Ey gönlümün doğurduğu</div> <div>Büyüttüğü emzirdiği</div> <div>Kuş tüyünden</div> <div>Ve kuş sütünden</div> <div>Geceler ve gündüzlerde</div> <div>İnsanlığa anıt gibi yükselttiği</div> <div>Sevgili</div> <div>En sevgili</div> <div>Ey sevgili</div> <div>Uzatma dünya sürgünümü benim</div> <div>Bütün şiirlerde söylediğim sensin</div> <div>Şuna dedimse sen Leyla dedimse sensin</div> <div>Seni saklamak için görüntülerinden faydalandım Salome’nin Belkıs’ın</div> <div>Boşunaydı saklamaya çalışmam öylesine aşikarsın bellisin</div> <div>Kuşlar uçar senin gönlünü taklit için</div> <div>Ellerinden devşirir bahar çiçeklerini</div> <div>Deniz gözlerinden alır sonsuzluğun haberini</div> <div>Ey gönüllerin en yumuşağı en derini</div> <div>Sevgili</div> <div>En sevgili</div> <div>Ey sevgili</div> <div>Uzatma dünya sürgünümü benim</div> <div>Yıllar geçti sapan olumsuz iz bıraktı toprakta</div> <div>Yıldızlara uzanıp hep seni sordum gece yarılarında</div> <div>Çatı katlarında bodrum katlarında</div> <div>Gölgendi gecemi aydınlatan eşsiz lamba</div> <div>Hep Kanlıca’da Emirgan’da</div> <div>Kandilli’nin kurşuni şafaklarında</div> <div>Seninle söyleşip durdum bir ömrün baharında yazında</div> <div>Şimdi onun birdenbire gelen sonbaharında</div> <div>Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim</div> <div>Af dilemeye geldim affa layık olmasam da</div> <div>Ey çağdaş Kudüs (Meryem)</div> <div>Ey sırrını gönlünde taşıyan Mısır (Züleyha)</div> <div>Ey ipeklere yumuşaklık bağışlayan merhametin kalbi</div> <div>Sevgili</div> <div>En sevgili</div> <div>Ey sevgili</div> <div>Uzatma dünya sürgünümü benim</div> <div>Dağların yıkılışını gördüm bir Venüs bardağında</div> <div>Köle gibi satıldım pazarlar pazarında</div> <div>Güneşin sarardığını gördüm Konstantin duvarında</div> <div>Senin hayallerinle yandım düşlerin civarında</div> <div>Gölgendi yansıyıp duran bengisu pınarında</div> <div>Ölüm düşüncesinin beni sardığı şu anda</div> <div>Verilmemiş hesapların korkusuyla</div> <div>Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim</div> <div>Af dilemeye geldim affa layık olmasam da</div> <div>Sevgili</div> <div>En sevgili</div> <div>Ey sevgili</div> <div>Uzatma dünya sürgünümü benim</div> <div>Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır</div> <div>Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır</div> <div>Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır</div> <div>Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır</div> <div>Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır</div> <div>O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır</div> <div>Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır</div> <div>Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır</div> <div>Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır</div> <div>Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır</div> <div>Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır</div> <div>Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır</div> <div>Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır</div> <div>Sendan ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır</div> <div>Sevgili</div> <div>En sevgili</div> <div>Ey sevgili</div> <div><strong>GURBET ( NECİP FAZIL KISAKÜREK)</strong></div> <div>Dağda dolaşırken yakma kandili,</div> <div>Fersiz gözlerimi dağlama gurbet!</div> <div>Ne söylemez, akan suların dili,</div> <div>Sessizlik içinde çağlama gurbet!</div> <div>Titrek parmağınla tutup tığını.</div> <div>Alnıma işleme kırışığını</div> <div>Duvarda, emerek mum ışığını,</div> <div>Bir veremli rengi bağlama gurbet</div> <div>Gül büyütenlere mahsus hevesle,</div> <div>Renk dertlerimi gözümde besle!</div> <div>Yalnız, annem gibi, o ılık sesle,</div> <div>İçimde dövünüp ağlama gurbet!.</div> <div><strong>KIZ ÇOCUĞU (NAZIM HİKMET)</strong></div> <div>Kapıları çalan benim</div> <div>kapıları birer birer.</div> <div>Gözünüze görünemem</div> <div>göze görünmez ölüler.</div> <div> </div> <div>Hiroşima’da öleli</div> <div>oluyor bir on yıl kadar.</div> <div>Yedi yaşında bir kızım,</div> <div>büyümez ölü çocuklar.</div> <div> </div> <div>Saçlarım tutuştu önce,</div> <div>gözlerim yandı kavruldu.</div> <div>Bir avuç kül oluverdim,</div> <div>külüm havaya savruldu.</div> <div> </div> <div>Benim sizden kendim için</div> <div>hiçbir şey istediğim yok.</div> <div>Şeker bile yiyemez ki</div> <div>kâat gibi yanan çocuk.</div> <div> </div> <div>Çalıyorum kapınızı,</div> <div>teyze, amca, bir imza ver.</div> <div>Çocuklar öldürülmesin</div> <div>şeker de yiyebilsinler.</div> <div><strong>BU VATANA NASIL KIYDILAR? (NAZIM HİKMET)</strong></div> <div>İnsan olan vatanını satar mı?</div> <div>Suyun içip ekmeğini yediniz.</div> <div>Dünyada vatandan aziz şey var mı?</div> <div>Beyler bu vatana nasıl kıydınız?</div> <div> </div> <div>Onu didik didik didiklediler,</div> <div>saçlarından tutup sürüklediler.</div> <div>götürüp kâfire : «Buyur…» dediler.</div> <div>Beyler bu vatana nasıl kıydınız?</div> <div> </div> <div>Eli kolu zincirlere vurulmuş,</div> <div>vatan çırılçıplak yere serilmiş.</div> <div>Oturmuş göğsüne Teksaslı çavuş.</div> <div>Beyler bu vatana nasıl kıydınız?</div> <div> </div> <div>Günü gelir çarh düzüne çevrilir,</div> <div>günü gelir hesabınız görülür.</div> <div>Günü gelir sualiniz sorulur :</div> <div>Beyler bu vatana nasıl kıydınız?</div> <div> </div>