<div><strong>Sahabe Efendilerimiz Kuran'ı nasıl okurdu? Onlar Kuran okumayı nasıl anlayıp, amel ettiler? Sahabenin Kuran'a bağlılığı ve Kuran'ı okumaya, anlamaya ve yaşamaya verdiği önem...</strong></div> <div>Ashâb-ı kirâm, Kur’ân’ı anlamak için tefekküre yoğunlaşmış, Allâh’ın âyetleri üzerinde derin derin düşünerek ve onları hayatlarına tatbik ederek okumuşlardır.</div> <div><strong>BAKARA SURESİNİ 12 SENEDE TAMAMLADI</strong></div> <div>Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh-’ın şu sözü buna tipik bir misaldir: <strong>“Bakara Sûresi’ni on iki senede tamamladım ve şükür olarak bir deve kurbân ettim.”</strong> (Kurtubî, I, 40)</div> <div>Hazret-i Ömer’in oğlu Abdullah -radıyallâhu anh- da, Bakara Sûresi’ni öğrenip hayâtına tatbik için âyetleri üzerinde tam sekiz sene çalışmıştır. (Muvatta’, Kur’ân, 11) Zira onlar Kur’ân-ı Kerîm’i; ferâizini, ahkâmını ve bunlara taalluk eden şeyleri öğrenerek okuyorlardı. Âyet-i kerîmeleri tefekkürde derinleşip hayatlarına intikal ettiriyorlardı. (Kettânî, Terâtib, II, 191)</div> <div>Bir zât, Zeyd bin Sâbit -radıyallâhu anh-’a gidip, Kur’ân-ı Kerîm’in bir haftada hatmedilmesi husûsunda ne düşündüğünü sormuştu. O da; <strong>“-İyi olur.”</strong> dedikten sonra şöyle devam etti:</div> <div><strong>“−Fakat ben onbeş veya yirmi günde bir hatim yapmaktan daha çok hoşlanırım. Neden diye sorarsan, bu takdirde Kur’ân üzerinde iyice düşünüp mânâlarını daha iyi anlayabilirim.”</strong> (Muvatta’, Kur’ân, 4; İbn-i Abdilberr, İstizkâr, Beyrut 2000, II, 477)</div> <div>Abdullah bin Mes’ûd -radıyallâhu anh- da şöyle demiştir:</div> <div>“Kim ilim istiyorsa Kur’ân’ın mânâlarını tefekkür etsin! Onun tefsîri ve kıraati üzerinde yoğunlaşsın! Zira Kur’ân’da öncekilerin ve sonrakilerin ilmi mevcuttur.” (Heysemî, VII, 165; Beyhakî, Şuab, II, 331)</div> <div><strong>İMAN BEDEVİNİN KALBİNE GİRDİ</strong></div> <div>Bir bedevî Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in mübârek ağzından:</div> <div><strong>“Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu görür.”</strong> (ez-Zilzâl, 7-8) âyet-i kerîmelerini dinlemişti. Büyük bir hayretle:</div> <div><strong>“–Ey Allâh’ın Rasûlü, zerre ağırlığınca mı?!”</strong> diye sordu.</div> <div>Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:</div> <div><strong>“–Evet.”</strong> buyurdu. Bir anda hâli değişiveren bedevî:</div> <div><strong>“–Vay benim kusurlarım!”</strong> diye âdeta inledi. Ve bu sözlerini defalarca tekrarlayıp durdu. Sonra da işittiği âyetleri tekrar ederek kalkıp gitti.</div> <div>Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- onun ardından:</div> <div><strong>“–Îman bu bedevînin kalbine girdi.”</strong> buyurdu. (Süyûtî, ed-Dürrü’l-Mensûr, VIII, 595)</div> <div> </div>