Ankara Filistin Dayanışma Platformuna bağlı vakıf ve dernek üyeleri, siyonist işgalcilerin Filistin ve Lübnan'da gerçekleştirdiği soykırımı lanetlemek ve soykırıma dur demek için sabah namazının ardından Hacı Bayram Camisi'nin önünde toplandılar.
Ankara Filistin Dayanışma Platformu adına Ankara Peygamber Sevdalıları Derneği Sözcüsü Mustafa Karakaş, tarafından basın açıklaması okundu.
"Zulmetmekte olanlar, nasıl bir inkılaba uğrayıp devrileceklerini pek yakında bileceklerdir." Ayeti Kerimenin mealini okuyarak açıklamasına başlayan Karakaş, "Yüzyıldır Filistin coğrafyasında çetecilik yapan siyonist israil özellikle son bir yılda uluslararası sistemin de desteği ile vahşette sınır tanımaz oldu. siyonist işgal rejimi 75 yıldır işgal ettiği Filistin topraklarındaki işgali genişletmektedir. Mesele HAMAS, Gazze, Lübnan meselesi değildir. Mesele son derece nettir. 11. yüzyılda Haçlı istilasına 13. Yüzyılda Moğol istilasına uğrayan İslam dünyası yeni bir istila tehdidi ile karşı karşıyadır. Nitekim siyonist israilin maliye bakanı Bezalel Smotrich 'Çok açık söylüyorum; Ürdün'ü, Suudi Arabistan'ı, Mısır'ı, Irak'ı, Suriye'yi ve Lübnan'ı kapsayan bir Yahudi devleti istiyoruz.' sözleri ile bu gerçeği adeta gözlerimize sokmuştur." dedi.
"Filistin halkını suçlamak için insanın damarlarının kurumuş, vicdanının çürümüş, idrakinin ise kiralık olması gerekir"
Karakaş, "1948’den beri Filistin halkının arazilerini, evlerini gasp eden terör çetesi o günden bu yana 200 bin Filistinliyi katletmiştir. Meselenin 7 Ekim'de başladığını zanneden bazı gazetecilerin gerçekleri öğrenmesi zaman alsa da Filistin halkının trajedisi 1. Dünya Savaşında Filistin’in İngilizler tarafından işgal edilmesi ile başlamıştır. 100 yıldır katledilen bir halkın meşru müdafaa hakkını eleştirmek siyonizmin gönüllü ve güdümlü kalemi olmaktır. 100 yıldır teslim alınmayan direniş 7 Ekim'den bu yana 20 bini çocuk 15 bini kadın 45 bin evladını şehit vermiştir. 10 milyondan fazla evladı yurt dışına sürülen, 1967 yılından beri bir milyon evladı zindanlara giren Filistin halkını suçlamak için insanın damarlarının kurumuş, vicdanının çürümüş, idrakinin ise kiralık olması gerekir." ifadelerine yer verdi.
"Aksa Tufanı batının kavramlarının nasıl da helvadan bir put olduğunu göstermiştir"
Açıklamasının devamında Karakaş, şunları aktardı:
"7 Ekim Aksa Tufanı operasyonu Mescid-i Aksa’yı yavaş yavaş yıkmaya çalıştığı halde taktığı İbrahimi Kardeşlik maskesi ile İslam dünyasını aldatan israilin necis yüzünü ortaya koymuştur. Bu soylu kıyam ile beraber bütün dünya israilin caniliğini görmüş, dünyanın dört yanında halklar Filistin halkı için destek gösterileri düzenlemiştir. Bu operasyon dünya ticaretinin nasıl israile göbekten bağlı olduğunu göstermiştir ama aynı zamanda insanlıkta ısrar edenlerin siyonizme destek veren firmaları nasıl da yenilgiye, yer yer iflasa sürükleyebildiğini de göstermiştir. Bu operasyon Batının insan hakları, kadın hakları, çocuk hakları, birlikte yaşama kültürü, farklılıklara saygı gibi kavramlarının nasıl da helvadan bir put olduğunu göstermiştir. Doğu halklarına ve İslam dünyasına insan hakları dersleri veren ortaçağ kafalı batılı liderler Filistinli çocuklarının katilidirler. Tetiği çeken Netenyahu'dur ama mermiyi veren Biden’dır. Mermiyi veren Makron'dur. Mermi finansör demokrasinin merkezi ilan edilen İngiltere’dir. Gelişmiş Batı ülkeleri işgalcilerin Arz-ı Mevud hayalini gerçekleştirmesi için sınırsız destek sunarken, Müslümanların iç sorunlarla boğuşmaları ve güçlü bir ittifak kuramamaları işgale açık olmalarına neden olmaktadır. Müslümanlar kendi aralarındaki ihtilafları bir kenara bırakmalı ve ittifak için tüm şartları zorlamalıdır. israilin aynı anda 5 ülkeye saldırabilecek küstahlıkta bulunması önlem almazsak sıranın bize geleceğinin delili değil de nedir?"
"Beyrut’un, Şam’ın Kahire’nin, Bağdat ve Ankara’nın savunması Gazze’de başlar"
HAMAS’ın Gazze’de verdiği mücadele aslında sadece bir şehrin savunulması olmadığını ifade eden Karakaş, "Beyrut’un, Şam’ın Kahire’nin, Bağdat ve Ankara’nın savunması Gazze’de başlar. Nitekim İslam ülkeleri Gazze direnişine yeterli desteği vermedikleri için siyonist katiller bugün Beyrut’u, Yemen, Suriye ve İran’ı bombalayabilmektedirler. Hiç şüphe yok ki Lübnan'a yapılan bu saldırı, Lübnan ile sınırlı kalmayacaktır. siyonistlerin işgalci politikalarına karşı önlem alınmazsa, domino etkisi gösterecek Türkiye, Suriye, Mısır, Irak, İran ve diğer bölge ülkeleri işgale maruz kalacaktır. Tüm bölge ülkeleri aynı tehlike altındadır. Türkiye, İran, Irak, Ürdün, Mısır ve Lübnan bu tehlikeye karşı güç birliği yapmak zorundadır. 'Vaat edilmiş topraklar' hezeyanının bir durağı da ülkemizdir. Türkiye daha aktif bir politika ile bu azgınlığın durdurulması için İslam Dünyasını harekete geçirecek bir liderlik sergilemek zorundadır. Batı devletleri ve uluslararası kurumlardan siyonist yayılmacılığı durdurmasını beklemek beyhude bir hayalden başka bir şey değildir. Soykırımın finansörü ve garantörü olan ülkelerden insani ve vicdani pozisyon almasını beklemek hepimiz için sonu hüsran olan bir zaman kaybıdır. Yaşanan zulme karşı sessiz kalmama ve zalimi bertaraf etme adına Türkiye ve bölge ülkeleri güç birliği yaparak 'Kudüs İttifakını' kurmalıdır." şeklinde konuştu.
"Türkiye vatandaşı siyonistlere yönelik çifte vatandaşlık kanun teklifi ivedilikle yasalaşmalıdır"
Karakaş, açıklamasının devamında dünyanın özgür halklarından ve vicdan sahibi devlet liderlerinden taleplerini şu şekilde dile getirdi:
"Türkiye başta olmak üzere israili devlet olarak tanıyan tüm İslam ülkeleri 'tanıma kararından' vazgeçmelidir. Direnişe askeri, lojistik, teknolojik destek verilmelidir. HAMAS'ın Gazze'de kalıcı ateşkesin sağlanması yönündeki şartları desteklenmelidir. Gazze'de kalıcı ateşkesin sağlanması, işgalcilerin Gazze'den çekilmesi, Gazze'nin yeniden imar edilmesi, insani yardımların ulaştırılması için Siyonist şer ittifakına baskı yapılmalıdır. Lübnan halkına yapılan saldırı ve katliamları durduracak somut adımlar atılmalıdır. siyonist işgal rejimine karşılık veren ülke ve oluşumlar desteklenmelidir. Filistin devletinin tanınması ve Gazze'de soykırımın durdurulması için yürütülen tüm girişimleri destekliyoruz. siyonist işgal rejimine destek sağlayan ürünlerin boykot edilmesini destekliyoruz. Üçüncü ülkeler üzerinden siyonist işgal rejimine petrol sevkiyatı başta olmak üzere ticaretin her türlüsü kesilmelidir. Meclise sunulan Gazze’de soykırım suçu işleyen Türkiye vatandaşı siyonistlere yönelik çifte vatandaşlık kanun teklifi ivedilikle yasalaşmalıdır. Böylece halkın hissiyatı meclise yansımalıdır. ABD ve NATO’ya dolayısı ile israile hizmet sunan başta Kürecik radar üssü olmak üzere tüm askeri üsler kapatılmalıdır."
Karakaş, "Şehadetin aziz öğretmenlerine, direnişin kahraman evlatlarına, siyonist teröre karşı ümmetin yükünü yüklenen aziz liderlere, öncülere selam olsun." şeklinde açıklamasına son verdi.
Yapılan açıklamasının ardından Filistin ve Lübnan için İlahiyatçı Hafız Mutafa Miraç Bilici Hocanın yaptığı dua ile program son buldu.