Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed (sallallahu aleyhi vesellem)'in göğsünün açılıp feraha kavuşturulmasını anlatan, en sıkıntılı döneminde indirilen, ferahlamak anlamına gelen bir suredir. Allah-u Teâla dünya hayatında sıkıntıya ve kedere düşen kullarını ferahlatan İnşirah suresini göndermiştir.
İnşirah Suresi, Mekke'de nazil olmuştur. Adını ferahlamak anlamına gelen "inşirah" kelimesinden almıştır. Surede Yüce Allah’ın Hazreti Peygamber’e manevi lütufları özetlenmekte, her güçlükle birlikte mutlaka bir kolaylığın olduğu bildirilerek Mekke’de putperestlerin baskısı yüzünden sıkıntı çeken Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) ile Müslümanlara teselli ve ümit verilmekte; onlardan Allah’a ibadet ve itaatlerini sürdürmeleri istenmektedir. Allah-u Teâla, İnşirah suresini sıkıntıya ve kedere düşmüş kullarına şifa niteliğinde göndermiştir. Ruhani rahatlamak, feraha kavuşmak için okunur.
İnşirah Suresi anlamı
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.
Senin için bağrını açmadık mı?
İndirmedik mi senden o yükünü?
O sırtında gıcırdamakta olan (ve bu şekilde sana eziyet veren) yükünü?
Senin şanını yüceltmedik mi?
Demek ki, zorlukla beraber bir kolaylık var.
Evet, o zorlukla beraber bir kolaylık var!
O halde boş kaldığında yine kalk yorul!
Ve ancak Rabbinden ümit et, hep O'na doğrul!
İnşirah Suresi Okumanın Faziletleri (Faydaları) Nelerdir?
Rivayete göre;
* Her gün okumaya devam eden kimse kalp sıkıntısından kurtulur.
* Bir kimse beş vakit namazın ardından okumaya devam ederse, Allah’u Teâla o kimsenin her işini kolaylaştırır. Kederli bir durumda ise, ferahlığa çıkarır. Beklemediği yerden kendisine rızık ikram olunur. Kalbi her zaman huzur ve rahatlık içinde bulunur.
* Kendisinde göğüs darlığı bulunan kimseye bu sure okunur veya hasta olan kimse bu surenin okunmasına bizzat devam ederse, Allah’u Teâla o kimseyi bu hastalıktan kurtarır.
* Bu sure, gönlü darları, sıkıntı çeken ve bunalıma giren kişinin üzerine okunursa, Allah’ın izni ile şifa bulur.
İnşirah Suresi neden indirilmiştir?
Hazreti Muhammed'e (sallallahu aleyhi vesellem) en sıkıntılı anlarında teselli vermek için önce Duha suresi, sonra da bu sure indirilmiştir.
Cebrail (as) vahyi getirdikten sonra Peygamberimize (sallallahu aleyhi vesellem) sordu:
“Benim ve senin Rabbin olan Allah senin şanını nasıl yüceltti biliyor musun?”
Peygamberimiz (sav) buyurdu:
“Allah daha iyi bilir!”
Cebrail (as) cevap verdi:
“Senin adın Allah’ın zikri ile beraber anılacaktır. Bundan sonra Allah, iman edenlerin imanını, Allah’ın birliği ile beraber senin onun Resulü olduğuna şahitlik etmeden kabul etmeyecektir. Kelime-i Şehadet ‘Eşhedü en Lâ İlâhe İllallah ve Eşhedü enne Muhammeden Abduhu ve Rasûlühü’ şeklinde olacaktır” buyurdu.
Akşam olunca yeni bir sûrenin nazil olduğunu duyan sahabeler merakla ve öğrenme aşkı ile Peygamberimizin (sav) evinde toplandılar. Peygamberimiz (sav) önce kendisine gelen vahyi kâtiplerine yazdırdı. Sonra okudu ve ezberlemelerini tavsiye etti. Peygamberimiz (sav) Cebrail’in (as) kendisine öğrettiği Kelime-i Şehadeti mü’minlere de öğretti.
İlk sahabeler Hz. Ebu Bekir, Hz. Osman, Hz. Ali, Bilâl-i Habeşî, Abdurrahman b. Avf, Ebu Ubeyde b. Cerrah, Erkam b. Ebi’l-Erkam, Zübeyir, Talha ve Hz. Zeyd (ra) hepsi pür dikkat dinliyorlardı.
Hz. Ebu Bekir (ra) sordu:
“Âyette geçen göğsün açılması ne demektir?”
Peygamberimiz (sallallahu aleyhi vesellem) cevap verdi: “Bu, göğsün içine iman nurunun girerek hakikate, imana ve İslam'a açılması ve iman nuru ile aydınlanmasıdır” buyurdu.
Yine sordu: “Ya Resulallah! Bunun alâmeti nedir?”
Allah’ın Resulü cevap verdi:
“Bunun alâmeti, fani ve aldatıcı dünyadan yüz çevirmek, ebediyet yurdu olan ahirete yönelmek, ölüm gelmeden önce ölüme hazırlıklı olmaktır. İşte böyle birisinin kalbi İslam'a açılmıştır.”3 buyurdu. Ve daha önce nazil olan şu âyeti okudu: “Allah kime hidayet etmek isterse onun göğsünü İslâm’a açar. Kimi de sapıklığa düşürmek isterse onun da kalbini daraltır ve sıkıştırır.”
Sonra şöyle devam etti: “Allah katında dünyanın bir sinek kanadı kadar değeri yoktur. Şayet Allah katında dünyanın bir sinek kanadı kadar değeri olmuş olsaydı kâfirlere bir yudum su içirmezdi.5 Allah dünyayı ahiret amellerini meyve vermesi için yarattı. Bu şekliyle dünyayı ahiretin tarlası kıldı. Allah dünyada ancak Allah’ın zikrine, imana ve ilme değer verir. Bunların dışında hiçbir şeye değer vermez” buyurdu.
Erkam bin Ebi’l-Erkam sordu:
“Ya Resulallah! Zorlukla beraber nasıl kolaylık olur?”
Peygamberimiz (sav) cevap verdiler:
“Allah her güçlüğün arkasından bir kolaylık verir. Sonra ferah ve neşe içinde gülerek şöyle buyurdular: ‘Bir zorluk iki kolaylığı yenemez.”