Diyarbakır’ın tarihi Suriçi bölgesindeki Cami Kebir Mahallesi’nde, cam sanatıyla uğraşan Songül Dicle, geri dönüştürdüğü camlarla boncuk üretimi yapıyor. Daracık sokaklar arasında yer alan atölyede, her eser kadın elinden geçerek hayata kazandırılıyor.
Uzun yıllar ilaç sektöründe çalışan Dicle, içinde taşıdığı cam tutkusunu gerçeğe dönüştürmek için çeşitli eğitimler aldı. “Erol ustamızdan ders alarak camla tanıştım. Ankara’da kısa bir eğitimim oldu ve ardından kendi düzenimi kurdum. Camın ateşle buluşması ve erimesi beni büyülüyordu. Meditasyon ve yogaya olan ilgim nedeniyle, camla çalışmak bana adeta bir meditasyon gibi geliyor” diyen Dicle, camla uğraşmanın tam bir odaklanma gerektirdiğini vurguladı. “Camı ateşten uzaklaştırdığınızda hemen donuyor, yakınlaştırdığınızda ise yanıyor. Bu nedenle camla çalışırken tüm dikkatiniz camda olmalı” ifadelerini kullandı.
Dicle, atölyesinde kullandığı camları geri dönüştürerek maliyetleri düşürdüğünü de sözlerine ekledi. “Biraz daha kendimi geliştirip birkaç arkadaşla birlikte bir sanat atölyesi açmayı planlıyoruz. Öğrenmek isteyenler gelip atölyelerimize katılabilir. Cam yapımında kullanılan aletler arasında tüpler ve bunların ısısını ayarlayan ekipmanlar var. Boncuk yapımı için cam çubuklar kullanıyoruz. Çubuklar oldukça pahalı; bu nedenle atık cam şişeleri kullanmaya başladık. Böylece hem maliyetleri azaltıyor hem de doğaya katkı sağlıyoruz. Elbette, her cam türü erimiyor ve bazıları için yüksek sıcaklık gerekiyor” şeklinde konuştu.
Songül Dicle’nin cam sanatıyla olan yolculuğu, sadece bir hobi değil, aynı zamanda doğaya ve sürdürülebilirliğe duyulan saygının bir göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. Atölyesinde yarattığı eserlerle, hem kendisine hem de çevresine ilham vermeye devam ediyor.