Onu âbidler arasında arayan, gecesini ibadetle, Kur'ân'la geçiren bir muttakî olarak görür. Kahramanlar arasında arayan, Allah'ın (c.c.) adım yükseltmek için çarpışan cesur bir cihat eri olarak bulur. Valiler arasında arayan, Müslümanların malları konusunda güvenilir, emin bir kimse olarak görür. O nerede bulunmuşsa orada fazilet örneği olmuştur.

EN FAZİLETLİ SAHABİLER

Hazreti Âişe (r. anha) onun hakkında şöyle demiştir:

"Ensar'dan üç kişi vardır ki, fazilette hiç kimse onların üstüne çıkamamıştır. Hepsi de Beni Abdil-eşhel'den olan bu şahıslar, Sa'd İbni Muaz, Useyd İbnu'1-Huzayr ve Abbad İbni Bişr (r. anhum)'dir."

Abbad, Mekkeli genç davetçi Mus'ab (r .a.) vasıtasıyla İslâm'la şereflenmiştir. Onun sıcak ve gönül okşayan okuyuşunu dinlemiş ve Kur'ân'a âşık olmuştur. İmân nuru, iki gencin kalplerini birleştirmiş ve sevgi ile birbirine kaynaştırmıştır.

O, bütün hayatında gönlüne yerleştirdiği bu nûr ile hareket etmiş, gecesini gündüzünü Kur'ân'a vermiştir. Kur'ân-ı Kerîm'i çok okurdu. Onun okuyuşunu herkes tanırdı. Çünkü o kadar içten ve yanık bir eda ile okurdu ki, Kur'ân yeni nazil oluyor zannedilirdi.

Bir gece mescidde Kur'ân okuyordu. Resûl-i Ekrem (s.a.) Efendimiz de Âişe (r. anha) annemizin mescide bitişik odasında namaz kılıyordu. Onun sesini işitince "Âişe! Bu Abbad'ın sesi değil mi?" dedi. Âişe (r. anha) "Evet ya Resulullah'" dedi. Fahri Kainat (s.a.) Efendimiz, Abbad'ın bu hareketinden pek memnun olmuştu. Sanki Cebrâil (a.s.) bu ayetleri yeni getiriyordu. Onun bu okuyuşundan duygulanan Sevgili Peygamberimiz "Allahım! Ona mağfiret et" diye dua etti.