İnsan hayatının en verimli çağı gençliğidir. Her şeyin tadının en güzel alındığı, her zorluğun üstesinden gelebilme gücünün en üst seviyede olduğu, hayatın her renginin insana en canlı geldiği zaman dilimidir gençlik. Gençliğini güzellikler içinde geçiren insanlar bahtiyar, gençliğini yanlışlıklar içinde geçirip gençliğinin kıymetini bilmeyenler ise hep üzüntü içerisine olmuşlardır.

 

Gençlik dönemi ister kendisine sıkıntı getirmesi anlamında isterse kendine mutlu bir gelecek hazırlaması anlamında insanoğlunun en önemli dönemidir. Gençlik o kadar önemli bir dönemdir ki, Yaratanın razı olacağı bir hayat içerisinde olunması halinde müjdelerin en büyüğü vardır. Sevgili Peygamberimiz bir hadislerinde bu müjdeyi şöyle vermektedir: “Yedi sınıf insan vardır ki, Yüce Allah hiçbir gölgenin bulunmadığı kıyamet gününde arşının gölgesinde gölgelendirecektir. Bu yedi sınıftan biri de Allah’a ibadet ederek temiz bir hayat içinde serpilip büyüyen gençtir.” (Buhârî, Zekât, 16)

 

Gençlik dönemi kişinin buluğ çağına ermesiyle daha farklı bir boyut kazanır. Artık kişi kendisinin fizyolojik yapısını keşfetmeye başlamakta, biyolojik değişimlerini daha yakından takip edebilmektedir. Bu sebeple gençliğin başladığı dönem kişinin eğitim ve öğretim hayatının en yüksek seviyede devam ettiği, zihin melekelerinin daha iyi çalıştığı, enerjinin doruğa çıktığı bir dönemdir. Bu sebeple gençlik çağında bulunan evlatlarımızı kontrol altında tutabilmek çok kolay olmamaktadır.

 

Kültürün aktarılmaya başlandığı, bir milletin geçmişinden getirdiği önemli örf ve geleneklerin insanlara benimsetildiği en önemli dönem gençliktir. Milli ve manevi değerler ışığında kişilerin kimliğinin, karakterlerinin ve kişiliklerinin oturması yine bu döneme rastlamaktadır. Ayrıca ister iyi alışkanlıklar isterse kötü alışkanlıklar olsun bu gençlik dönemi insanoğlunun hayatının birçoğuna aktaracağı alışkanlıkları kazandığı bir çağdır. Arkadaşlık döneminin geliştiği, insanların belki de uzun yıllar hayatlarını ve fikirlerini paylaşacağı insanlarla dostlukların kurulduğu bir dönemdir gençlik. Yine aile yuvasının kurulması, bu yuvanın kurulması neticesinde aile hayatının mutluluk veya sıkıntılar içerisinde devam etmesini sağlayan temeller yine gençlik döneminde atılmaktadır. Saymış olduğumuz ve daha birçok önemli sebeplerden dolayı gençlik hayatı, asla boş verilecek ve umursanmayacak bir dönem değildir. Bunun aksine ihmalin en minimum seviyeye indirilmesi gereken dönemlerin başında gençlik gelmektedir ki, bu dönemin ihmal edilmesi hem bireylere hem de toplumlara çok yaralar açmakta ve çok zararlar getirmektedir.

İslam dini gençliğin güzel geçirilmesine çok önem vermiş, bu zaman diliminde insanlığın hayatını sıkıntıya sokacak davranışları yasaklamıştır. Bu dönemde yetişen bireylerin görev ve sorumluluklarını tam anlamıyla yerine getirebilme gücünü kazandırma vazifesi başta anne ve babalara, sonra da bütün topluma düşmektedir.

Gençlerimize hem maddi alanda hem de manevi alanda vermemiz gereken birçok önemli hususlar mevcuttur. Manevi hayatlarının gelişmesinde ilk başta vermemiz gereken en önemli sorumlulukların başında inanç gelmektedir. Bu manada Allah’ı, Peygamberimizi, Kitabımızı ve Dinimizi tanımanın kalbe yerleşeceği çağ gençlik çağıdır. İman alanında bireyin sağlam bir inançla donatılması gelecekte hatalara düşmesini engellemektedir. İnanç problemlerinin en çok yaşandığı gençlik döneminde bu problemler bitirilmezse hayatın kalan kısmında dünya ve ahiret açısından sıkıntılar getirecek bir hayat yaşanmasına neden olacaktır. Bu sebeple gençlerimize kazandıracağımız en önemli değerlerin başında iman ve inanç hususları gelmektedir. Sevgili Peygamberimizin ifadesiyle, hiç bir doğan çocuk yoktur ki; (İslam) fıtratı üzere doğmuş olmasın! Sonra annesi; babası onu Yahûdileştirir, Hıristiyanlaştırır ve müşrikleştirirler. (Buhârî, “Cenâʾiz”, 79, 92; Müslim, “Ḳader”, 22-25). Bu sebeple iman açısından ana-babalara çok görevler düşmektedir.

            İman ilkelerinden sonra bir başka önemli husus ise, ibadetlerdir. Gençlerimize Allah’ın razı olacağı bir ibadet hayatını kendilerine aktarmalı ve ibadet hayatlarının gelişmelerine yardımcı olmalıyız. İbadetlerin başında ise namaz gelmektedir. Çünkü namazın önemini Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de bizlere şöyle bildirmektedir:

“(Ey Muhammed!) Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ı anmak (olan namaz) elbette en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı biliyor.” (Ankebut 45).

Kendimiz namaz kıldığımız gibi gençlerimize de namaz kılma alışkanlığını kazandırmalıyız. Bu hususta Sevgili Peygamberimiz bir hadiste “Çocuklarınız yedi yaşına geldikleri zaman onlara namazı emredin” (Ebu Davud, Salat 26)  buyurmuş, namaz kılmayı çocuklarımızın hayatına dahil etmemizi bizlerden istemiştir. Bir başka ibadet ise Efendimizin ifadesiyle kişiye kalkan vazifesi sunan oruçtur. Oruç insanları kötülükten koruyan bir ibadettir. Yüce Rabbimiz bir ayette bu hususa şöyle dikkat çekmektedir.

 “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı.” (Bakara, 183).

Namaz ve oruç ibadetlerinin farz olunmasındaki hikmetleri daha iyi kavrayabilirsek şunu göreceğiz ki, namazın kılınması ve orucun tutulması kişiyi kumar, içki, uyuşturucu gibi zararlı alışkanlıklardan, zina gibi fuhşiyattan, hırsızlık gibi haramlardan ve saygısızlık, yalan, hile, aldatma gibi ahlaki kötülüklerden koruyacaktır. Sadece namaz ve oruç değil, Yüce Rabbimizin bizlere emrettiği bütün ibadetlerin insanoğlunun hayatına aktarılmaya başlandığı en önemli zaman dilimi gençliktir. Bu sebeple gençlerimizin ibadet hayatlarını güzelleştirmek için onlara örnek olmalı ve ibadet yapmaları için güzel sözler ve güzel davranış modelleriyle teşvik etmeliyiz.

Gençlerimizin hayatına aktarmamız gereken bir başka önemli husus ise ahlaki ilkelerdir. Ahlaksızlık bir insan için en büyük yıkımdır. Bu yıkım hem maddi alanda, hem bedeni alanda, hem de manevi alanda gerçekleşmektedir. İslam Peygamberinin gönderilme amacı olarak ahlaki güzelliklerin tamamlanması ilkesinin ön planda tutulması, Peygamber Efendimizin ahlaki yaşantısının “Sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin” (Kalem 4) ayetiyle yüceltilmesi unutulmamalıdır. Ahlaki ilkelerin hayata aktarılacağı ve yaşantı haline dönüştürüleceği en önemli çağ gençliktir.

Gençlerimizin özellikle günümüzde en çok karşı karşıya bulundukları tehlike zararlı alışkanlıklardır. Günümüzde sigara kullanımı, alkol tüketimi, fuhuşun yaygınlaşması, esrar, eroin ve extazi gibi uyuşturucu maddelerin kullanımı ve kumar oynama gibi zararlı alışkanlıklara en çok müptela olanların başında gençler gelmektedir.

Günümüzde gençler arasında yaygınlaşan zararlı alışkanlıkların başında alkollü içecekler gelmektedir. Oysaki alkollü içecekler dinimizde haram kılınmıştır. Bir ayette Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:

"Ey iman edenler! İçki, kumar, (tapınmaya mahsus) dikili taşlar, fal okları ancak şeytanın amelinden birer murdardır. Onun için bunlardan kaçının ki muradınıza eresiniz." (Maide 90).

Günümüzde özelikle gençler tarafından yaygın kullanılan zararlı maddelerin arasında esrar, afyon, eroin, kokain, morfin gibi uyuşturucu maddeler bulunmaktadır. Ayrıca kimi içeceklerde alkol oranını düşük tutulup sanki zararı yokmuş gibi sunulmakta, uyuşturucu maddelerden olan kimi haplar da gençlere zararları yokmuş ve bağımlılık yapmıyormuş gibi sunulmaktadır. Oysaki insan hayatında bir kere başladıktan sonra her daim istenilmesine sebep olan ve tıbbi müdahalelere rağmen çoğu zaman bırakılamayan en tehlikeli alışkanlıkların başında uyuşturucu bağımlılığı gelmektedir. Gençlerimizin böyle bir zarara bulaşmamaları için öncesinde gerekli bütün tedbirleri almalıyız.

 

Diğer bir zararlı alışkanlık ise zamanın boşa geçirilmesine ve haksız şekilde paranın el değiştirmesine sebep olan kumardır. Oysaki kumar haksız bir kazançtır, hakız kazanç ise Yüce Dinimizde haram kılınmıştır. Kumar ve alkolün insanoğluna vereceği ortak zararlar mevcuttur. Kur’an-ı Kerim bu hususa şöyle işaret etmektedir:

“Şeytan içkide ve kumarda ancak aranıza düşmanlık ve kin düşürmek, sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık siz (hepiniz) vazgeçtiniz değil mi?" (Maide 91). Hayatların baharında ve yaşam enerjisinin en üst seviyede olduğu gençlerimizi, zamanı boş geçirmeye ve bir başkasının parasını haksız yere yemeğe sevk eden kumarın zararlarından korumalı, kendi yaşantımızla onlara örnek olmalıyız.

Gençlik yıllarını güzellikler içinde geçiren insanlar bahtiyar, gençliğini kötülükler içinde geçirip onun kıymetini bilmeyenler ise hep üzüntü içerisine olmuşlardır. Bu sebeple gençlik, Allah katında da kullar nazarında da ömür sermayesinin en kıymetli zaman dilimidir. Kur’an-ı Kerimde bizlere verilen bütün nimetlerden sorguya çekileceğimiz ifade edilmiştir. Sevgili Peygamberimizde bir hadislerinde gençliğin önemini bizlere şöyle bildirmektedir. “İnsanoğlu kıyamet gününde; gençliğini nerede ve nasıl harcadığından… sorguya çekilmedikçe yerinden ayrılamaz.” (Tirmizî, Sıfatü"l-kıyâme, 1).

Gençler meyve vermeye hazırlanan bir ağaç gibidir. İlgi gösterilirse en güzel meyveleri alma imkanı vardır. Bu sebeple gözümüzün nuru, ailelerimizin neşesi ve toplumumuzun geleceği olan gençlerimize sahip çıkmalı, onlara değer vermeli, görüş ve önerilerine saygı duymalı, milli ve manevi değerlere bağlı bir hayat tarzı benimsemeleri için gerekli tedbirleri almalıyız. Ana-baba olarak bizler başta kendi çocuklarımız olmak üzere, bütün gençlerin ıslahı için çalışmalı, olgun davranış şekillerini kendilerine kazandırmalı, milletimiz ve vatanımız için faydalı birer insan olmalarına gayret göstermeliyiz. Dini bir terbiye almış, milli geleneklerine bağlı insanların kendilerine ve başka insanlara faydalı olacağı da hiçbir zaman unutulmamalıdır.

Yüce Rabbim imanla, irfanla, güzel ahlakla, vatanına, milletine bağlı geçmişten almış olduğu enerjisini geleceğe aktarabilen gençler yetiştirmeyi cümlemize nasip etsin. Zararlı alışkanlıklarına müptela olmuş kardeşlerimizi bu sıkıntılardan kurtarsın. Hayırlı gelecekler görmeyi nasip etsin.