Asr-ı Saadet`te örnek bir anne… Hz. Nesibe Allah adına Ensar ruhuyla malını, canını, evlatlarını feda etmekten çekinmeyen kahraman fedakâr bir hanım…
Bir bayan olmasına rağmen iş başa düşünce yaşının büyüklüğüne aldırmadan cihat meydanlarında cesurca kılıç sallayan cesur bir hanımefendi… O bize Allah Resul`ünü (sav) nasıl seveceğimizi, sevginin sadece sevgi sözcükleriyle değil, itaatle, yaşantıyla olduğunu gösteren bir anne…
Nesibe`nin anlamı soyca aslı güzel olan demektir. Künyesi Ümmü Ümare`dir. Onu asil kılan Kab b. Amr`ın kızı olması değil, Rasulullah`a (sav) duyduğu sevgi ve tüm hücrelerine kadar imanı yaşayan bir hanım olmasındandır. O Yesrib`in delikanlısı Zeyd b. As ile evlenmiştir. Ve bu mübarek insanlar kendileri gibi İslam için canını feda etmekten çekinmeyen iki cesareti delikanlı yetiştirdiler.
Hz. Nesibe ve ailesi, halleriyle tüm kalbiyle iman etmiş, Kur`an
Muallimi, Onun eliyle Yesrib`in her hanesine İslam yayılmış olan Musab b. Ümeyr`in vesilesiyle iman etmişlerdir. Bir yıl boyunca Musab b. Ümeyr Yesrib`te görevini tamamladıktan sonra Rasulullah`ı (sav) görmek için Mekke`ye gideceği zaman beraberinde İkinci Akabe Biatı için yetmiş üç erkek iki bayanla beraber yola çıktılar. Hz. Nesibe ve Esma binti Amr bayan olmalarına rağmen erkeklerden geri kalmamışlardır. O Rasulullah`ı bir yıl boyunca sadece ona anlatılan şeylerle tanıyan ve görmeden Onun dininin muhabbetiyle yanan bir bayan…
Rasulullah`ın (sav) yanına vardıklarında onun davasına sahip çıkacaklarına, onu canları pahsına koruyup kollayacaklarına dair söz verdiler, biat ettiler. Oradan dönüşte Hz. Nesibe Musab b. Ümeyr`e şöyle söyler;
-“Ya Musab! Sen bana Rasulullah`ı (sav) anlattın ama o senin anlattığından da daha öteymiş.” Dedi. Ve ardından şöyle bir duada bulundu. “ Allah`ım! Kalbimde Rasulullah`ın
sevgisine dair ne varsa o sevgiyi daha da ziyadeleştir.” Dedi. Bu nasıl bir yürekti… Bu nasıl bir muhabbetti onu anlamak yürek ister…
O, Uhud savaşına iki oğluyla katılmış ve ailecek Allah Resulünü (sav) koruma uğruna her şeylerini feda etmişlerdir. Allah Resulü (sav) Onun bu fedakârlığını şöyle dile getirmiştir. “ Uhud savaşında sağıma soluma baktığımda beni korumak için savaşan Ümmü Ümare`yi görüyordum.”
Savaş meydanında hem kendisi hem de oğlu darbe almasına rağmen oğlunu tedavi edip “Haydi kalk! Oğulcağızım, İslam düşmanlarıyla savaşa devam et.” diyen fedakâr bir anne…
Allah Resulü (sav) her şeyinden vazgeçmiş olan Hz. Nesibe`ye şöyle demiştir;
-“ Ey Ümmü Ümare, senin dayanabildiğin bu güçlüklere kim takat getirebilir.” Buyurmuştur. Bu hane halkının gösterdiği fedakârlıktan ötürü Allah Resulü (sav) onlar için şöyle buyurdu. Bu hane halkının makamı falan filanın makamından hayırlıdır. Allah size merhamet etsin diye buyurdu. Bunu duyan Hz. Nesibe;
-“ Cennette zatınıza yoldaş olmamız için dua buyurun” diye niyazda bulundu.
Rasulullah (sav):
-“Ya Allah, onları Cennet`te benim yoldaşlarım kıl” buyurdu.
Bu duayı işiten Hz. Nesibe:
-“Dünya`nın belalarından bana isabet edenlere artık aldırış etmem” dedi. Onu anlamak anlatmaya çalışmak da yürek ister, yüreğimiz yettiğince anlatmaya çalıştık. Rabbim Onun yolunu sürdürmeye muktedir eylesin. Âmin…