Onun Müslüman olmasına Hubeyb İbni Adiyy'in (r.a.) şehadeti vesile olmuştur. Şöyle ki:
Müşrikler İslam'ın ilk yıllarında Allah'a ve Resulüne inanan Hubeyb'i (r.a.) Mekke'de idama mahkum ederler. Halkı da toplayarak şehrin dışına çıkarlar ve herkese gözdağı verircesine Hubeyb'i (r.a.) gözler önünde darağacında sallandırırlar. Saîd Bin Amir o zaman genç bir delikanlı. Darağıcının yanına kadar sokulur. Müşriklerin: "Senin yerinde Muhammed'in olmasını istemez misin?" sorusuna Hubeyb'in (r.a.):
"Vallahi Muhammed'in (s.a.) değil burada olmasını, ona bir diken batırılması karşılığında dahi kurtulmayı istemem." diye cevap verdiğini duyar.
Bu sözler genç Saîd'in gönlünde yer eder. Zihninden bu sahneyi hiç atamaz. Hz. Muhammed'e (s.a.) inananların oluşturduğu sevgi ve dostluğa hayran kalır. Bu güzellikler onun İslam'la şereflenmesine vesile olur. Bir gün Kureyş topluluğu içerisinde ayağa kalkar, Allah'a ve Resülüne inandığını ilan eder. Onların zulmünden kurtulmak için Medine'ye hicret eder.
Hayber ve sonraki gazalarda Sevgili Peygamberimiz'le beraber bulunur. Savaşlarda kahramanca çarpışır. Yemame savaşında da bulunan Saîd Bin Amir el-Cumahî (r.a.) Hz. Ömer (r.a.) zamanında Humus'a vali tayin edilir ve orada vefat eder. (641 m)
SÖZÜN EN HAYIRLISI
Onun doğruluğunu, dindarlığını ve ihlasını herkes bilirdi. Herkes tarafından sevilirdi. Hz. Ömer (r.a.) halife olunca yanına vardı ve şu nasihatta bulundu:
"Ey Ömer! Halkın işlerini yaparken Allah'tan kork, Allah'ın emirlerini yerine getirirken insanlardan korkma. Sözün fiiline aykırı olmasın. Zira sözün en hayırlısı, fiilin doğruladığıdır.
Ey Ömer! İşlerini üzerine aldığın uzak-yakın herkesle ilgilen. Kendin için istediğini onlar için de iste. İstemediğini onlara da isteme. Allah'ın emrini yaparken hiç bir dedikodudan ve kınamadan korkma.."
Hz. Ömer (r.a.) bu nasihatleri dinledikten sonra "Ey Said! seni bırakmam" dedi ve Humus'a vali tayin etti.
HALKIN DERT ORTAĞI
Said Bin Amir (r.a.) fakir-fukaranın, gariplerin dert ortağıydı. Kendisine lazım olandan başkasını elinde tutmaz, hemen dağıtırdı. Fakiri arar bulurdu. Onun istemesine fırsat bırakmazdı. "Atıyye-bağış, istenmeden verilendir, istendikten sonra verilen atıyye değil, istemenin karşılığıdır, "derdi.
İdaresi altında bulunan herkes onu severdi. Halka karşı yumuşak davranır ve onların her işiyle ilgilenirdi. Zımmîlerle daha çok ilgilenirdi. Hz. Ömer (r.a.) kısa zamanda onun çok sevildiğini haber alınca: "Neden halk bu kadar seviyor" diye araştırdı. Halktan;"Said Bin Amir (r.a.) halkın dert ortağıdır."'diye cevap aldı. O hep halkıyla beraber olmuş ve son derece sade bir hayat yaşamıştır.