Yüce rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de Hz. Yusufun hayatını konu alan ‘Yusuf suresini’ indirmiş ve gerçek hikayeyi ‘hikayelerin en güzeli’ diye tabir etmiştir. Hiç şüphesiz bunun en güzel hikaye olmasının altında yatan sebep, heyecanlı ve maceralı bir hikaye olmasının yanında, bu kıssanın dersler ve ibretlerle dopdolu olmasıdır. Kuran-ı Kerimde bir ayette şöyle buyrulur: "Yûsuf ve kardeşlerinde (hakikati arayıp) soranlar için ibretler vardır." (Yusuf Suresi 7) Öncelikle bu güzel hikayeyi hatırlayalım:

Abileri, Hz. Yusuf’u babalarından kıskanıyorlardı. Abileri şeytana uyarak bir plan yaptı. Babalarından izin alarak oynama bahanesiyle Yusuf’u dışarı çıkardılar. Ve onu oturdukları yerden çok uzakta bir kuyuya attılar. Eve döndüklerinde de babalarına Yusuf’u bir kurdun yediği yalanını uydurdular. Nihayet yakınlardan geçen bir kervan kuyudan su çekerken onu bulup çıkardı. Hz. Yusuf’u Mısır’a götürüp köle olarak sattılar. Onu köle pazarından Mısır Azizi satın aldı. Evine götürdü ve eşi Züleyha’ya ona iyi davranmasını söyledi. Zamanla Hz. Yusuf çocukluktan çıkıp gençlik çağına girdi. Hem ahlakının hem de yüzünün güzelliği ile dikkat çekiyordu. Mısır Azizi’nin eşi de ona ilgi duymaya başlamıştı. Bir gün Hz. Yusuf’a bir tuzak kurdu. Odadayken kapıyı kilitledi. Ona duyduğu isteği dile getirdi. Ancak Hz. Yusuf, Allah’tan korkan, güzel ahlaklı biriydi. Züleyha’nın bu çirkin isteğini geri çevirdi. Kapıya yönelerek bir an evvel çıkmak istedi. Züleyha arkasından koşarak Hz. Yusuf’un gömleğini yırttı. Hz. Yusuf kapıyı açıp dışarı çıktığında karşısında Mısır Azizi’ni gördü. Züleyha, oracıkta Hz. Yusuf’a iftira attı. Züleyha’nın akrabalarından biri orada şahitlik yaptı: Gömlek önden yırtılmışsa Hz. Yusuf suçluydu. Yok gömlek arkadan yırtılmışsa Züleyha suçluydu ve yalan söylüyordu. Hz. Yusuf’un gömleği arkadan yırtılmıştı. Aziz, karısı Züleyha’ya tövbe etmesini söyledi. Hz. Yusuf’tan da bu olaydan kimseye bahsetmemesini istedi. Fakat dedikodular ülkede yayılmıştı. Bu dedikoduların önüne geçmek için suçsuz olduğunu bile bile Hz. Yusuf’u hapse attılar.

Yusuf Peygamber hapiste insanları bir olan Allah’a iman etmeye çağırıyordu. Hapistekiler bir rüya gördüklerinde onu Hz. Yusuf’a gelerek tabir ettiriyor yani rüyalarını yorumlamasını istiyorlardı. Rüyaları yorumlama, Allah’ın Yusuf Peygamber’e verdiği nimetlerden biriydi. Mısır kralı da bir rüya görmüştü. Rüyasında yedi semiz ineği, yedi zayıf ineğin yediğini ve bir de yedi yeşil başak ile yedi kuru başak görmüştü. Bu rüyaya kimse anlam verememişti. Hapisten çıkmış olan biri, Hz. Yusuf’un rüyaları çok iyi yorumladığını krala haber verdi.

Yusuf (a.s.)’a rüya anlatılınca gelecek yedi yılda büyük bir bolluk yaşanacağı ve sonrasında gelen yedi yılda ise büyük bir kıtlık yaşanacağını, sonrasında tekrar bolluk yaşanacağını söyledi. Kıtlık yıllarında sıkıntı çekmemek için ilk bolluk yıllarında hububatı yani bazı tahıl ürünlerini iyi biriktirip depolamalarını söyledi. Kral, Hz. Yusuf’un hapisten çıkarılmasını emretti. Hz. Yusuf hapisten çıkmadan önce, kendisine atılan iftiranın açığa çıkmasını istedi. Züleyha ve zamanında Hz. Yusuf hakkında dedikodu yapanlar da onun kötü biri olmadığını, iftiraya uğradığını söylediler. Böylece gerçekler apaçık ortaya çıktı. Kral, her konuda kendisine güven veren Hz. Yusuf’u vezir yaptı. Kralın rüyasında gördüğü kıtlık yılları geldiğinde Mısır iyi bir durumdaydı. Çünkü Mısır’a vezir yapılan Hz. Yusuf yedi yıl süren bolluk yıllarında ürünlerin fazlasını biriktirmişti Abileri evde bir kardeşlerinin ve yaşlı bir babalarının daha olduğunu söyleyerek onlar için de erzak istediler. Hz. Yusuf bir dahaki gelişlerinde o kardeşlerini de getirmelerini istedi. Yoksa bir daha erzak alamayacaklardı. Hz. Yusuf, yanındakilere abilerinin yiyecek karşılığı ödedikleri bedelin yüklerinin içine geri konulmasını söyledi.

Abileri eve döndüklerinde olan biteni yaşlı babaları Yakup Peygamber’e anlattılar. Bir dahaki sefere yanlarında küçük kardeşleri Bünyamin’i götürmezlerse erzak alamayacaklarını söylediler. Babaları onlara yıllar önce Yusuf’un başına getirdikleri işi hatırlatarak Bünyamin için onlara güvenmediğini söyledi. Babalarını bu sefer kötü bir şey olmayacağına dair iknaya çalıştılar. Babaları onlardan kesin bir söz alarak Bünyamin’i de onlarla Mısır’a gönderdi. Abileri ile Bünyamin, Mısır’a gelip Hz. Yusuf’un huzuruna çıktılar. Hz. Yusuf bir ara Bünyamin’i onlardan ayırarak kendisinin Yusuf olduğunu söyledi. Kardeşi Bünyamin çok şaşırarak sevindi.

Hz. Yakup, Yusuf’u hatırladı ve üzüntüden gözleri görmez oldu. Ama Allah’tan ümidini hiç kesmemişti. Oğullarından, Yusuf ve kardeşinin başına ne iş geldiğini araştırmalarını istedi.
Hz. Yakup’un oğulları, Yusuf (a.s.)’ın huzuruna çıktıklarında bu sefer Yusuf (a.s.) abilerine kendini tanıttı. Abileri yıllar sonra kardeşleri Yusuf’u böyle gördüklerine çok şaşırdılar. Ona yaptıkları kötülüğü hatırlayarak, pişman oldular. Hz. Yusuf ise her zamanki güzel ahlakını gösterdi, Allah sizi affetsin, dedi ve onları üzüp kıracak bir şey söylemedi. Babasının durumunu sordu. Gözlerinin görmediğini söylediklerinde gömleğini çıkarıp abilerine verdi. Bunu babalarının gözlerine sürmelerini böylece gözlerinin açılacağını söyledi. Ailelerini alarak Mısır’a gelmelerini de istedi. Abileri Kenan diyarına yaklaştığında Hz. Yakup, yıllar önce kaybettiği oğlu Yusuf’un kokusunu aldığını söyledi. Oğulları gelip Yusuf’un gömleğini gözlerine sürünce gözleri açıldı. Hep birlikte Mısır’a hareket ettiler. Yusuf (a.s.), annesi ve babasını görünce çok sevindi. Yakup Peygamber ve tüm ailesi Mısır’a yerleşti.

Özet olarak kıssamız bu şekildedir. İçinden şu dersler çıkarılabilir:

  1. Evlat hasreti çeken Hz.Yakub’un sabır ve metanetle Allah’a sığınması gibi bizlerin de her koşulda yalnızca Allah’a tevekkül etmemiz gerekir.
  2. Hz. Yusuf’un zindanda bile tebliğ yapmaktan vazgeçmediği gibi bizlerin de onu örnek alarak her koşulda Allah’ı anlatmamız gerekir.
  3. Hz. Yusuf, Züleyha karşısında iffetini koruduğu, zindan hayatını Züleyha’nın vaat ve korumasına tercih ettiği gibi bizim de iffet ve onurumuzu dünyalık metalar uğruna çiğnetmemiz gerekmektedir.
  4. Hz. Yusuf, uğradığı iftiralar, eziyetler ve tuzaklara rağmen Allah’a güvenmekten vazgeçmediği gibi bizler de O’nun rahmetinden ümit kesmemeliyiz.
  5. Hz. Yusuf’un Allah’a olan teslimiyetinden ve sabrından ötürü Mısır’a vezir olması ve gıpta ile bakılacak bir konuma yükselmesi gibi her zorluğun ardından muhakkak bir kolaylık olduğu bilinci ile yaşamalıyız.
  6. Kurulan çetrefilli tuzakların ve hain planların Hz. Yusuf’un yükselişine mani olamadığı ve Allah’ın takdirinin önüne asla hiçbir şeyin geçemeyeceği şuuru ile teslimiyet göstermemiz gerekir.
  7.  Yûsuf Peygamber’in, Züleyha’nın isteklerini reddetmesi, onun vefâsını ve sadakatini de ortaya koymaktadır. O, yanında kaldığı, ekmeğini yediği, iyiliğini gördüğü Mısır Azizi’ne hıyâneti asla düşünmemiş, daima vefâlı ve sâdık kalmıştır.

O halde yazımızı Hz. Yusuf’un duası ile sonlandıralım: ‘Ey rabbim! Bana iktidar verdin ve bana rüyaların yorumunu da öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan! Dünyada da ahirette de beni yönetip himaye eden sensin. Müslüman olarak canımı al ve beni iyi kulların arasına kat!’ (Yusuf/101)