A- DİN EĞİTİMİNİN ÖNEMİ
Birey ve toplum olarak, ictimai ve iktsadi sorunların çözümünde, hayatın her alanındaki gelişmelerin hızlandırılmasında, birlik ve bütünlüğün korunmasında dinin gücünden istifade etmeliyiz. Bunu yapabilmek için de öncelikle dini doğru bir şekilde anlayıp, onu ihlaslı bir şekilde yaşamalıyız. Bununla da yetinmeyerek hem çağımızdaki insanlara hem de yetişmekte olan nesillere, gelişimlerine uygun bir şekilde din eğitimini vermeliyiz.
Hayat bu dünyadan ibaret değildir, dünya sadece bir imtihan yurdudur. Bu nedenle İnsan aklını, iradesini ve arzularını dinin gösterdiği istikamette kullanmalıdır. Bu da ancak din eğitimi ile mümkündür. Akıl doğru bilgilerle donatılmaz, irade hayır olan işlere yönelmeyi küçük yaşlardan itibaren öğrenmez ise saadete ulaşmak mümkün olamayacaktır. Bunun içindir ki İslam dini okumaya, araştırmaya ve ilme büyük önem vermiştir. Nitekim Cenabı Hak, ilk inen ayetlerde Hz. Peygamber ve onun şahsında tüm Müslümanlara okumayı emretmiş, onları kalemle yazmaya ve ilimde gelişip yetkinleşmeye teşvik etmiştir: "Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı "alak"tan yarattı. Oku! Senin Rabbin en cömert olandır. O, kalemle yazmayı öğretendir, insana bilmediğini öğretendir."(Alak, 1-5.) mealindeki İlk vahyin "oku" emriyle başlaması ve bu emrin beş kısa ayet içinde iki defa tekrar edilmesi, okumanın ve ilmin dinde ve insan hayatında ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır.
Din eğitiminin kazandıracağı faydalardan bir kısmını şöyle sıralayabiliriz:
1- Din eğitimi, yanlış ideolojilere, batıl inanç ve hurafelere sapmayı önler. Gerçek manada İslam’ın temel kaynaklarını referans alarak din eğitimi veren ve alan kişi yanlış ideolojilere ve hurafelere sapmaz.
2- Din eğitimi, insana başta kendisine, ailesine ve topluma zarar verecek her türlü kötü davranışlardan uzak durması gerektiğini öğretir. Zira din eğitiminin temel kaynağı olan Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyuruluyor: “Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu görür.” (Zilzal, 7-8)
3- Din eğitimi insana Allah inancını öğreterek hayatın değerini ve üstünlüğünü anlatır. İnsanın sıradan bir canlı olmadığını, yemek, içmek ve çoğalmak suretiyle yaşayan ve zamanı gelince ölüp yok olan bir canlı olmadığını öğreterek, hayatına dünyada ve ebedî âlemde bir anlam kazandırmak ister. Böylece insana, bedenî zevklerini ve ihtiyaçlarını gidermesinin yanında ruhunun isteklerini de dikkate almasını öğretir.
4- Din eğitimi, toplumu birleştirir. Üstünlüğün statüde, zenginlikte ve makamda olmadığını, üstünlüğün ancak takvada olduğunu öğretir. Böylece toplumdaki kıskançlığı ve hasedi ortadan kaldırır.
5- Din eğitimi, dünyada başıboş olmadığımızı, yaptığımız her davranışın ve söylediğimiz her sözün bir karşılığı olacağını bizlere öğretir. Böylece kendimize çeki düzen vermemiz gerektiğini hatırlatır.
6- Din eğitimi, insan, hayvan ve tabiat sevgisini geliştirir. Sosyal ilişkilerin uyumlu olmasını, korku ve güvensizlikten uzak yaşamayı temin eder.
B- AİLEDE DİN EĞİTİMİ
Aile, toplumun numunesi ve onun en küçük birimidir. Ailenin toplumsal açıdan birçok fonksiyonu vardır. Bunlar topluma yeni nesiller yetiştirme, kültürü aktarma, çocuğun sosyalleşmesini sağlama, ekonomik, biyolojik ve psikolojik fonksiyonlardır.
Ailede çocuk birçok şeyi yaşayarak öğreniyor. Ailede çocuğun din eğitiminin başlangıcı da taklide dayanmaktadır. Anne-babanın evde yaptıkları ibadetleri, okudukları sure ve duaları çocuk, taklit ederek kendi başına yapmaya başlamaktadır. Bu, çocuğun dine karşı farkında olmadan ilk yakınlaşmasıdır. Böylece çocuğun Allah ve doğaüstü varlıklar hakkında sorular sorması, dua ve ibadetler yapan ebeveyni izlemesi, çocuğun zihninde din hakkında bazı izlenimler oluşmasını sağlamaktadır. Aile, bunun farkında olmalıdır ve bilmelidir ki aile içinde yapılan ve konuşulan ne varsa, çocuğun üzerinde büyük bir etki bırakacaktır. Ailede nasıl bir yaşam tarzı varsa, çocuklarda da aynı tarzın ortaya çıkması ve sonraki yıllarda devam etmesi kaçınılmaz bir gerçektir.
Özellikle ailedeki din eğitiminde ahlak ve ibadetlere yatkınlık göze çarpmaktadır. Çocuk ana-babasının ibadet ve dua ettiğini bizzat görmekte, bunları taklit etmektedir. Bu taklit giderek merak, soru sorma, bilgi sahibi olma ve dini sosyalleşmeye doğru ilerleyerek, din hakkında bir bilinç oluşmasını ve dini bir tutumun elde edilmesini sağlamaktadır. Aynı şekilde ailede din eğitimi açısından bir diğer konu ahlak eğitiminin kazanılmasıdır. Ahlak eğitiminde de en önemli kurum ailedir.
Ailede, din eğitiminde temel düşüncenin sevgi ve merhamet olması gerekmektedir. Çocuğun Allah ve peygamber sevgisinin geliştirilmesi ve buna vurgu yapılması, sonraki yıllarda çocuğun din konusunda istekli olmasını sağlayacaktır. Ceza vermek yerine, kullarını seven, merhamet eden bir Allah inancı çocukların zihnine işlenmelidir ve unutulmamalıdır ki, sağlıklı bir din anlayışının toplumda hâkim olması her şeyden önce ailede kazanılacak bir din eğitimi ile mümkün olacaktır.
Din eğitiminin ilk ve temel kurumu olan aile, çocuğun sağlıklı dini gelişimi açısından en önemli yerdir. Bu noktada ailede din eğitiminin geliştirilmesi amacıyla araştırmaların yapılması gerekmektedir. Özellikle sanayileşmeyle birlikte toplumsal yapıların fonksiyonlarında bir takım değişimler meydana gelmiştir. Bu değişimlerden en çok etkilenen kurumların başında aile gelmektedir. Eğitim görevini büyük ölçüde eğitim kurumlarına devretmiş görünmesine rağmen aile, özellikle din ve ahlak eğitiminin temellerinin atıldığı bir yer olması nedeni ile din eğitimi için ihmal edilmemelidir.
Din eğitimi, toplumun ıslahı için çok önemli olup asla terkedilmemelidir. Günümüzde çeşitli kurumlar tarafından bu eğitim verilmektedir. Ancak bu konuda hiçbir kurum aile kadar etkili değildir. Aile bunun farkında olmalı, hem söyleyerek hem de yaşayarak çocuğuna bu eğitimi vermelidir.