Size hayırlı gençleri tavsiye ederim. Çünkü onların kalbi daha incedir. Allah beni doğrulukla ve müsamahayla gönderdi. Bana gençler yanaştı, ihtiyarlar bana muhalefet etti. (Hadis-i şerif)
Her yaşın insan hayatında ayrı bir önemi vardır. Gençliğin insan ömründeki yeri apayrıdır. Zira bedensel olarak insanın en dinç, en verimli olduğu dönemdir, gençlik dönemi. Bundan dolayı insanın bu döneme ayrı bir önem vermesi bunun üzerinde titizlikle durması gerekir. Bu günkü köşe yazımızda bu konuyu ele alacağız ve İslam’ın konuya bakışını ona atfettiği değeri değerlendireceğiz.
Gençlik dönemi, ömrün baharıdır. En verimli çağdır. Yaşlılıkta yapılamayan çoğu şeyin, kolaylıkla yapılabildiği dönemdir. İnsanın kendisi için, milleti ve devleti için birçok şeyi yaptığı süreçtir gençlik. Sağlıklı bir şekilde yönlendirildiğinde hem birey, hem aile, hem toplum için en güzel çiçeklerin açılacağı mevsimdir gençlik.
Toplumları ayakta tutan, onları gelişmiş toplumlar seviyesine çıkaran unsurların başında, yetişmiş gençler gelmektedir. Gelişmek isteyen her toplum illaki gençlerin ve gençliğin enerjisinden istifade etmelidir. Her hareket ve ideolojilerin gelişme sahnesinde gençlerin önemli rolü olduğu gibi İslam toplumunun ve dininin gelişip yayılmasında da gençlerin büyük etkisi olmuştur.
Yaşamın en önemli dönemi ve dönüm noktalarından biridir gençlik. Ayrıca en verimli ve etkili çağıdır. Yazımızın başında paylaştığımız hadis-i şerifte peygamberimizin topluma gençleri tavsiye etmesi bu önemi açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
“Beş şey gelmeden evvel beş şeyi fırsat bilin…’’ hadisinde “ölümden önce hayatın kıymetini bilin” tavsiyesi olmasına rağmen özellikle “yaşlılıktan önce gençliğin kıymetini bilin” tavsiyesi gençlik döneminin insan hayatı içerisinde ayrı bir öneme sahip olduğunu bize gösteriyor. İnsanın bu dönemde farklı ve alternatif yönelme olanakları vardır. Hele ki yaşadığımız dönemde gençleri cezbedebilecek, yoldan saptırabilecek onca mecralar varken hayatını Allah rızası doğrultusunda geçiren gencin değerini varın siz düşünün.
“Allah, gayri meşru şehvete düşkün olmayan genci beğenir.” (Ahmet b. Hanbel, IV,151). “Allah, gençliğini Allah’a itaatle geçiren genci sever”. (Suyuti, el-Camiu’s-Sağir) Bu hadis-i şerifler İslam’ın ve peygamber efendimizin gençlere verdiği değeri açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
İslam’ın doğuşundan her devresine gençlerin etkisi olmuştur. İslam’ın şekillendirdiği gençler yine müslüman toplumunu şekillendirip geliştirmiştir. İslam’ın güzel ahlakla bezediği gençler, İslam’ın gençlerine ışık ve rehber olmuşlardır.
Sahabeler; peygamberimizin arkadaşları, yoldaşları, dava gençleri. Evet, dava gençleri dedik. Zira sahabeler dendiğinde insanın aklına hep yaşlı insanlar gelir. Hâlbuki onların çoğu genç idi hatta bazıları şimdiki yaş kategorisine göre çocuk denilecek yaşlardaydılar. Bu gençlere örnek olarak şu sahabeleri verebiliriz;
Mus’ab. b. Umeyr (ra): Zengin bir ailenin çocuğu idi. Çok şık giyinir ve kokular sürünürdü, yakışıklı bir delikanlı idi. 18 yaşında Müslüman oldu. Genç yaşında muallim olarak Medine’ye gönderilmiş ve bir senede Müslümanların sayısını 180’e çıkarmış ve Peygamberimizin (sav) Medine’de himaye görmesine sebep olmuştur.
Zeyd b. Sabit (ra): Kur’ân'ın hafızı olup daha sonra Kur’ân-ı Kerimin toplanıp kitap haline gelmesinde Heyet Başkanı olarak görev yapmıştır.
Üsame b. Zeyd (ra): Peygamberimizin (sav) azatlı kölesi idi. Peygamberimiz (sav) onu 19 yaşında orduya komutan tayin etmiş ve Bizans üzerine göndermiş, emrine Hz. Ömer (ra) ve Halid b. Velid (ra) gibi kumandanları vermiştir.
Hz. Ali (r.a.): İlk Müslüman olduğu zaman 10 yaşındaydı. Peygamberimiz (sav) ona ilminden dolayı “Ali ilmin kapısıdır” ve cesaretinden dolayı da “Allah’ın aslanıdır” demişti.
Talha b. Ubeydullah (r.a.): 15 yaşında Müslüman olmuştu ve Peygamberimiz (sav) ona da “Talha ve Zübeyir cennette benim komşularımdır” buyurmuşlardır.
Ebu Ubeyde b. Cerrah (r.a.): 17 yaşında Müslüman olmuş ve “Bu ümmetin emini Ebu Ubeyde b. Cerrahtır” iltifatına mazhar olmuştu. Daha sonra Ebu Ubeyde b. Cerrah (ra) Suriye, Irak ve İran fatihi olacaktır.
Sa’d b. Ebi Vakkas (r.a.): 19 yaşında Müslüman oldu. Tam bir İslâm fedaisi idi. Uhud Savaşında Peygamberimizi (sav) hayatı pahasına korumuştur.
İşte İslam gençlere böyle değer verir ve iltifat eder. Kölelikten kurtarıp özgürleştirir, çocuk gözüyle değil genç olarak ona sorumluluk yükler. Biz Müslüman ebeveynler ve yöneticiler olarak gençlerimizi ve neslimizi bu bilinçle yetiştirmemiz gerekir ki geleceğimiz ve ahiretimiz mamur olabilsin.
Sonuç olarak söylemek gerekirse; İslam dini hayatın dönüm noktasını oluşturan gençliğe büyük bir önem vermiş, gençliğin her açıdan iyi ve doğru bir şekilde yetiştirilmesi için gereken ilkeleri belirlemiş; Peygamberimiz de (sav) bize bu hususta çok güzel bir misal teşkil etmiştir. Gençlerimizin İslami, insanî ve evrensel değerlerle yetiştirilmesi, yarınlara güvenle bakmamızı, güçlü ve sağlam bir toplum olmamızı sağlayacaktır. Bu hususta başta anne-babalar olmak üzere eğitimcilere, din görevlilerine, medya organlarına, sivil toplum kuruluşlarına kısacası bütün bir topluma büyük görevler ve sorumluluklar düşmektedir.