Diyarbakır çağlar boyunca birçok medeniyete, kültüre, ulusa ev sahipliği yapmış bir memleket...  Diyarbakır sahip olduğu verimli toprakları, tarihsel rolü, jeopolitik konumu gereği hemen hemen birçok millete ev sahipliği yapmış kadim kent. Diyarbakır çeşitli özelliklerinden dolayı semavi dinlere ev sahipliği yağmış bir şehir… Tarihsel serüvenine bakıldığında Diyarbakır çeşitli semavi dinlerin yayıldığı merkez olmuştur. Ayrıca Diyarbakır sahip olduğu özelliklerinden dolayı semavi dinleri benimsemiş olan çeşitli milletler tarafından dini arzular doğrultusunda ele geçirilmek istenmiştir. Bu arzu sonucunda Diyarbakır birçok kez farklı dinlerin merkezi konumuna erişmiştir. 

Kuşkusuz Diyarbakır en önemli ve çetin mücadelelerinden birini de İslam ordularının şehri ele geçirmek için yaptığı seferler ile yaşamıştır. Bu çetin mücadele Diyarbakır’ı tarih sahnesinde ön planda rol alan oyuncu konumuna eriştirirken diğer yandan tarih sayfalarında muazzam bir destanın anlatıldığı bölüm olarak yerini almıştır. 

İslam peygamberi Hz Muhammed ile birlikte yeryüzü İslam nuru ile şereflenmiştir. Bu nur ki cehalete, zulme ve kargaşaya son veren; Adaleti, merhameti, barışı ve esenliği ortaya çıkaran kutlu bir davadır. Bu anlayış doğrultusunda İslam orduları yeryüzünde birçok noktada gaza ve cihat anlayışı ile küfre karşı destansı mücadelelerini verme çabalarında bulunmuşturlar. 

İşte tamda bu anlayış ve gaye düsturundan hareket ile İslam’ın genç kuşakları ve kılıçları Diyarbakır yolarına revan olarak, canlarından, mallarından bütün dünyevi benliklerinden sıyrılarak Allah yoluna düşmüşlerdir.

İslam alemi için Diyarbakır’ın fethi semavi dinlerin buluştuğu alan olarak Anadolu’nun kapılarının açılmasında önemli görülmüştür. Bu önem doğrultusunda İslam orduları, surlar ile çevrili Diyarbakır eteklerine dayanmış, çölleri aşmış ve  Dicle nehrinin asiliğine katlanmıştırlar 

Tarihler Miladi 639 yılını gösterirken, İslam Halifesi Hz. Ömer döneminde Müslüman Araplar o dönem Bizans toprakları içerisinde yer alan Diyarbakır’a ulaşmışlardır. İlk etapta beş aylık kuşatma ile Bizans askerleri aciz düşürülmeye çalışılmış, ardından şehir ele geçirildi.

Şanlı fethin inci taneleri…  Halid bin Velid, İyaz bin Ganem
İyaz bin Ganem’ in komutanı olduğu  sekiz bin askeri kuvvetten oluşan İslam ordusu, şehrin yöneticisi konumunda bulunan Meryem ed – Dariyeden teslim olmasını istedi. İslam ordusunun bu teklifi geri çevrildikten sonra şehir kuşatmaya alındı. Yüksek ve iri duvarlı surların avantajını kullanan Bizans Melikesi şehri savunmaya çalışsa da, kutlu sahebe Halid bin velid’in tevafuk eseri keşfettiği bir su gediği şanlı zaferin kapısını araladı. 

İlk şehitler… 
Halid bin Velid’in bulduğu su gediği genişletilerek şehre giriş için bir yol bulunmuş oldu. Halid bin Velid ve yüz asker gece karanlığının çökmesiyle surlardan kentin içerisine girerek, şehrin kapılarını islam ordusuna açtılar. Bu esnada Bizans askerleri ile ilk savaşan gruptan 27 sahabe şehit olarak bu kadim kente meftun oldular. 

Adaletin, hoşgörünün emsali olarak fetih… 
Şehit düşen sahabelerin büyük fedakârlıkları ile Bizans askerleri şehri İslam ordusuna teslim etmek zorunda kaldılar. İslam orduları kente ve kent halkına zulüm eden Bizans askerileri ve yöneticilerinin davranışlarından farklı olarak yerli halka yaklaştılar. Bizanslı asker ve yöneticilerin zalimane tutumlarından rahatsız olan Diyarbakır halkı, İslam ordularının adil, merhametli ve hoş görülü davranışları karşısında teslim olmuşlardır. Zaman içerisinde ise İslam nurunun cezbedici özellikleri halkı Müslüman olma noktasında etkilediği bilinmektedir. İslam ordularının hâkimiyeti ile gönüllü olarak İslam dinine geçen yerli halk zaman içerisinde bu şanlı fethin etkisiyle birlikte kadim topraklara huzuru ve adaleti egemen kıldılar. 

Huzurun, adaletin hoşgörünün ve merhametin inci tanesi olarak işte böyle bir fetih Diyarbakır’ın fethi… 

Öte yandan Anadolu kapısının İslam’a açılmasında ve İslam sancağının yürütülmesinde önemli bir rol oynamıştır, Diyarbakır’ın fethi… 

Fetih ile birlikte birliğin ve İslam’ın şanlı sancağı çağlar boyun yıkık, bitkin, yılgın ve gururlu Diyarbakır surlarında kendine yer edindi. 

İşte böyle bir şana ve şerefe sahiptir Diyarbakır’ın fethi… Bizlere düşende her yıl dolduğu gibi bu yılda kutlayacağımız fetih haftasında bu şanlı Fethi nesillere aktarmaktır.