İSLAM'A KAVUŞMA AŞKI
Süheyl Bin Amr (r.a.) huzur dolu yeni bir dünyaya kavuşmanın aşkıyla devamlı Kur'an okuyor, Allah korkusundan devamlı ağlıyor putların önünde geçirdiği günlere ısrarla tevbe ediyor, namaz üstüne namaz kılıyor, oruç üstüne oruç tutuyordu. İslâm onu, cömertliğiyle, namazı, orucu, sadakasıyla yeniden işlemişti. Adeta canına yeni can getirmişti.
Samimiyetle, ihlasla İslâma sarılan Süheyl (r.a.) "Bedir, Uhud ve Hendek'te Hakka karşı muannid bulunduğuma hala pişman oluyorum. Hudeybiye sulhunde de Resûlullah'a (s.a.) karşı söylediklerini hatırladıkça haya ediyorum" diyordu.
İman onun kalbinde sebat bulmuştu. Fahr-i Kâinat (s.a.) Efendimizin ahirete irtihalleri haberi Mekke'ye gelince Süheyl hakkında Efendimizin Hz. Ömer'e (r.a.) söyledikleri ortaya çıkmıştır.
SÜHEYL BİN AMR'IN TARİHİ HİTABESİ
İradelerin sarsıldığı, herc ü mercin ortalığı sardığı bir sırada İslâm da sebatın, imanda kararlılığın bir yansıması olarak Süheyl (r.a.) Mekke'deki Müslümanların karşısına çıkar. Açık ve net bir ifadeyle onları şu hitabesiyle sükûnete davet eder: "Ey Kureyş cemaati! Sakın siz iman edenlerin sonu, irtidad edenlerin de önü olmayınız. Vallahi bu İslâm dini, Ay ve Güneşin doğup batışındaki seyri gibi beşeriyyeti aydınlatarak devam edip gidecektir. Mü'minlerin Ona karşı vazifeleri onun yolunda yürümeleridir." Hz. Ömer'i (r.a.) memnun edecek hitabe böylece gerçekleşmişti.
ÖNCELİĞİN DEĞER ÖLÇÜSÜ
Süheyl (r.a.) her yerde hakkın müdafacısı olmuştur. Bir gün Mekke eşrafından Ebû Sufyan Haris bin Hişam ile birlikte halife Hz. Ömer'i (r.a.) ziyarete gelirler. Onlarla beraber Suheyb, Ammar ve Bilal (r.a.) de bulunurlar. Hz. Ömer'den (r.a.) izin istenir. Halife önce Suheyb, Ammar ve Bilal'i (r.a.) kabul eder. Bunun üzerine Ebû Süfyan'ın eski damarları kabarır ve kendi kendine: "Ne günlere kaldık. Hiç böyle bir gün görmedim. Şu kölelere izin verilsin de biz burada kalalım." diye hayıflanır. Süheyl İbn Amr bu sözleri işitince İslâm'da sebatın önceliğin bir değer ölçüsü olduğunu onlara şu hitabesiyle anlatır: "Ey kavmim! Ben sizin yüzünüzdeki hali okumaktayım. Siz eğer darılacaksanız kendinize darılın. İslâm'a onlar çağrıldı, siz de çağrıldınız onlar sürat etti, çabuk davrandı. Siz ise geri kaldınız. Vallahi onların sizi geçmiş oldukları fazileti sizin kaçırmanız şimdiki kaçırdığınızdan daha önemli idi. Görüyorsunuz bunlar sizden öne geçtiler. Sizin onları bu konuda geçebileceğiniz bir yol yoktur. Ancak cihada bakın da ona sıkı yapışın. Belki Cenab-ı Hak sizi şehadet ile merzuk kılar."
Süheyl İbn Amr (r.a.) ömrünün geri kalan kısmını cihatla geçirir. Suriye taraflarına cihada çıkar. Bütün akrabasıyla birlikte Şam'ın fethine katılır. Şirk dönemindeki hatalarını silebilmek için Yermük savaşını kendisi için bir fırsat bilir. Sınır bekçiliğinin faziletini Resûlullah'tan (s.a.) bizzat duyan Süheyl (r.a.) hayatının sonuna kadar Mekke'ye dönmez. Suriye taraflarında sınırlarda nöbet bekler. H. 18 tarihinde Amvas taûnunda vefat eder. Cenab-ı Hak'dan şefaatlerini niyaz ederiz.