Üç aylar; Recep, Şaban ve Ramazan… Bu aylar, maddî ve mânevi kirlerden, günahlardan arınmak için Cenâb-ı Hakk’ın bize tanıdığı büyük fırsatlardır. Her bir iyiliğin sevabı,“Kim bir hayırlı ve güzel âmel ile gelirse, ona, on misli sevap verilir. Kim de bir günah ile gelirse, ona ancak misli ile (günahı kadarla) ceza edilir., ve onlar, haksızlığa uğratılmaz.” (Enâm, 6/160) ayetinde belirtildiği üzereon ise, Recep ayında yüzü, Şâban ayında üç yüzü geçer. Bu sevap mübarek Ramazan’da bire bin olur. Cuma gecelerinde binler, Kadir gecesinde de otuz bine çıkar.
Üç aylar, özellikle Ramazan ayı, ahiret ticareti için kurulmuş kudsi bir Pazar, hakikat ve ibadet erbabı için açılmış bir fuar, üç ayda seksen senelik bir ömrü kazandıran mübarek bir zaman dilimidir. Üç ayların önemini artıran özelliklerden biri de mübarek gün ve gecelerin bu aylarda olmasıdır.Regaib ve Miraç geceleri Recep ayını, Berat gecesi Şâban ayını, Kadir Gecesi de Ramazan ayını taçlandırmış, bereketlerini ve rahmetlerini zirveye taşımıştır.
Recep ayı Müslümanlar tarafından mübarek bilinen üç ayların birincisidir. Bu aya kavuşan her Müslüman, Rasûlullah Efendimizden geldiği rivayet edilen şu duayı yapmaya başlar: “Allahım! Recep ve Şa’ban aylarını hakkımızda mübarek eyle ve bizi Ramazan ayına kavuştur.” (Suyûtî, Celalüdddin, el-Camiu’s-Sağîr, II/90).
Receb ve Şaban Ayları Ramazan’a Hazırlıktır
Receb ve Şaban ayları, rahmet ayı olan Ramazanı karşılayan aylar olup Ramazan ayının müjdecisidir. Dinimizde ayrı bir değeri olan üç ayların, kişide insanî özelliklerin olgunlaşmasında ve iradenin kontrol altına alınmasında rolü büyüktür. Zira Receb ve Şaban aylarının feyzinden ve bu aylarda bulunan Regaib, Mirac ve Berat gecelerinin rahmetinden istifade yolunu tutan bu kişi Ramazan ayında ise her türlü kötülükten kendini uzak tutar ve insanî vasıflarının artmasına gayret eder. Nihayet Kadir gecesinde yapacağı ibadet ve tevbe ile manevî hazza ulaşır.
Zünnun-i Mısri üç aylar hakkında şöyle demiştir: “Receb ekme ayıdır, Şaban sulama ayıdır, Ramazan hasat ayıdır.” Recep ayı, hiç şüphesiz hayır ve bereket aylarının anahtarıdır. Ebubekir Verrakda: “Recep, ekim ayı, Şâban sulama ayı, Ramazan da biçim ve ürün toplama ayıdır.” demiştir. Rivayetlerde Recep Allah’ın, Şâban Peygamberimizin, Ramazan da ümmetin ayı olduğu ifade edilmiştir. Bu tahsiste bir şeref, bir itibar ve bir itina var.
Üç Aylar Algımız Düzeltilmeye Muhtaç
Müslümanlar, üç ayları ve bu ayların içindeki ve dışındaki mübarek geceleri, canla-başla ihya etmeye çalışmaktadırlar. Bu bir açıdan sevindirici olduğu gibi, bir açıdan da hüzün vericidir. Sevindiricidir; çünkü birçok insan bu ayları ve bu geceleri fırsat bilerek tevbe etmekte, camilere koşmakta, namaz kılmakta, vaaz ve nasihat dinlemekte ve sadakalar vermektedir. Hüzün vericidir; çünkü o gece ve o aylarda yaşanan dini hayat ve heyecanın o mübarek zaman dilimlerinden sonra azaldığı veya bazı çevrelerde hiç kalmadığı gözlenmektedir. Hâlbuki Hz. Peygamber’in (s.a.v) devrinde böyle bir kutlama tarzı ve anlayışı yoktu. O devirde her Müslüman her ayı üç aylar gibi yaşıyordu. Beş vakit namazı kılmayan Müslüman yoktu. Beş vakit namazın yanında güç yetirebilenler, teheccüd namazına kalkıyor, bütün namazlar mümkün mertebe camide, değilse başka mekânlarda cemaatle kılınıyordu. Onların devrinde her gün ve her gece mübarekti, günümüzde önem verdiğimiz geceler gibi hareketli ve bereketli geçiyordu.
Müslümanlığı Belli Ay ve Gecelere Tahsis Etmemek
Biz de, tıpkı ilk Müslümanlar gibi, Müslümanlığımızı her zaman ve her yerde yaşamalıyız. İslamiyet’i, sadece üç aylara ve mübarek gecelere tahsis etmemiz, camilerin dört duvarı arasına ve vicdanlara hapsetmemiz yanlıştır. Müslümanlık süreklilik arz eden bir hayat tarzıdır. İnsan kendisini bir gece ibadet ve taate verip, o gece geçtikten sonra bir yıl ibadetin ve dinin semtine yanaşmazsa, gelir gideri karşılayamaz, belki de telafisi mümkün olmayan zarar ve ziyana düşer. Böyle bir din anlayışı İslâmiyet’te yoktur ve makbul da değildir. Allah Resulü Efendimiz’in: “Amellerin Allah’a en sevimlisi az olup devamlı olandır.” sözü ne kadar güzel ve ne kadar makul bir sözdür.
Üç Ayları Nasıl Değerlendirelim?
1-Her zaman ve her yerde dindar yaşamaya karar verelim. Verelim ki dünyada mutsuz, ahirette müflis olmayalım.
2-Üzerimizde kul hakkı varsa ve maddî bir şeyse onları sahiplerine hayatta iseler teslim edelim, hayatta değil iseler, onlar adına üzerimizdeki hakları kadar onlar adına hayır hasenat yapalım. Bu işlemden sonra Allah’tan af ve mağfiret isteyelim.
3-Her gün Kur’an’dan bir bölüm meal ve tefsiriyle birlikte okumayı adet haline getirelim. Müslümana ilim farz, cehalet haramdır.
4-Dengeli yiyelim, dengeli konuşalım, dengeli uyuyalım, beş vakit namazı vaktinde kılalım, çok okuyalım. Okuyacaklarımızın içinde muhakkak imanımıza kuvvet veren eserler olsun. Evlerimizi iman hakikatlerinin anlatıldığı sohbethaneler ve tefekkürhaneler haline getirelim.
5-Zikrimizi, şükrümüzü, fikir ve tefekkürümüzü artıralım.
6-Kasa ve kesemizin ağzını açalım, zekât, sadaka, hayır ve hasenatla fakir fukaranın yüzünü güldürelim. Bu dünyadan ahrete gitmiş sevdiklerimizin adına hayır-hasenat yapalım.
7-Çocuklarımızla beraber ders ve ilim meclislerine katılalım, alim-ulemayı ihlaslı Kur’an okuyanları dinleyelim, gerekirse evlerimizde böyle meclisler oluşturalım. Böyle şeylere önem verdiğimizi çocuklarımızın da görmesini ve yaşamasını sağlayalım. Tarihî camileri ve muhterem zatların türbelerini çocuklarımızla beraber ziyaret edelim, Fatiha ve dualar okuyalım. Zekât ve sadakalarımızı mümkünse çocuklarımızın eliyle gönderelim, camilerde cemaatle namaza katılalım. Verdiklerimizin arkasına düşmeyelim, başa kakmayalım. Sadaka ve zekâtlarımızı verirken mahcup ve mütevazı bir eda ile verelim.
8-Bize yapılan kötülükleri mümkünse unutalım, iyilikleri asla unutmayalım. Bu Peygamberimizin önemli sünnetlerindendir. Kusura bakmayalım, affedici olalım ve gönül kırmayalım.
Yunus der ey hoca, istersen var bin hacca,
Hepsinden iyice, bir gönüle girmektir.
9-Tehlike anında dua korkudandır, her zaman dua sevdadandır. Her zaman dua Peygamberimizin sünnetidir. Dua bizim zırhımız, kalemiz ve siperimizdir. Hiçbir zaman duadan ayrı kalmayalım. Namazlarımızın arkasından tesbihatı yapalım. Duadan ayrı kalmak, Allah’ın yardımından ve desteğinden mahrum kalmak demektir
10-Hatalarımızdan dolayı özür dilemesini ve af istemesini bilelim.
11-Recep ayı ve Regaip gecesi cehennemden kurtuluşumuza, Şaban ayı ve Berat gecesi berat fermanımızı almamıza, Ramazan ayı ve Kadir gecesi, cennetten Rabbimizin doyulmaz cemalini seyretmemize vesile olsun, üç aylarımız mübarek olsun.
Selam ve Duâ ile…