FİTNECİLERE GÖZ AÇTIRMAYAN SAHÂBİ
Umâre radıyallahu anh, Mekke’nin fethi günü ve Tebük Seferi’nde Neccâroğulları’ndan Benî Mâlik’in bayraktarlığını yaptı. Sefer esnasında fitne çıkaran münafıklara hiç göz açtırmadı. Kendi birliğinde bulunanların hepsini çıkarıp dışarı attı.
Tebük Seferi’ne katılan münafıklar, her fırsatta fitne, fesad ve nifaklarına devam ediyorlardı.
Onlardan birisi, Yahudi asıllı münafık Zeyd ibni Lüsayt idi. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in devesinin kaybolmasını fırsat bildi ve nifak çıkartmaya başladı. Onun gökten haber verdiğini, fakat devesinin yerini bilmediğini söyledi. Fahr-i Kâinat sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in peygamberliği hakkında şüphe uyandırmaya çalıştı. İşte bu ihanet karşısında Umâre, haksızlığa dayanamadı ve Zeyd ibni Lüsayt’ı kendi birliğinden çıkarıp attı. Artık kendisiyle yolculuk yapmayacağını bildirdi. (İbn Hişâm, IV, 166-167)
Umâre Bin Hazm radıyallahu anh, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’den üç hadis nakletmiştir. Şöyle ki:
Umâre Bin Hazm radıyallahu anh’dan rivayetle, Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem beni bir kabrin üzerinde otururken gördü ve bana şöyle dedi:
“Kabrin üzerinden çekil, sahibine eziyet etme” buyurdu. (Hâkim, III, 682)
Umâre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle dediğini rivayet eder:
“-Dört şey vardır ki, kim onları yaparsa müslümanlardan sayılır.
Kim de onlardan bir tanesini terkederse; o üçü kâmil mânâda ona fayda vermez.”
Râvi diyor ki: Umare’ye sordum. Onlar nelerdir? O da şöyle cevap verdi: Namaz, zekat, Ramazan orucu ve hac’dır. (Üsdü’l-ğâbe, IV, 129)
Üçüncü rivayeti de şöyle bir olay içinde nakledilmektedir:
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, ilim ve Kur’ân hizmetlerini devamlı teşvik etmiştir. Kur’ân’ı iyi bilenlere her yerde kıymet vermiş, onlara dâimâ öncelik tanımıştır. Tebük Seferi’ne çıkarken Neccâroğulları’nın sancağını Umâre Bin Hazm radıyallahu anh’a vermişti. Daha sonra Zeyd ibni Sâbit radıyallahu anh’i görünce, sancağı Umâre’den alıp ona verdi. Umâre -radıyallâhu anh-:
“–Yâ Rasûlallah! Bana kızdınız mı?” diye sorunca Peygamber Efendimiz:
“–Hayır! Vallâhi kızmadım!
Fakat, siz de Kur’ân’ı tercih ediniz!
Zeyd, Kur’ân’ı senden daha çok ezberlemiştir.
Burnu kesik zenci köle bile olsa, Kur’ân’ı daha çok ezberlemiş olan kimse başkalarına tercih edilir!” buyurdu.
Evs ve Hazrec kabîlelerine de, sancaklarını Kur’ân’ı daha çok ezberlemiş olan kimselere taşıtmalarını emretti. Bunun üzerine Avfoğulları’nın sancağını Ebû Zeyd, Benî Selime’nin sancağını da Muâz radıyallâhu anh taşıdı. (Vâkıdî, Meğazi III, 1003)
Umâre Bin Hazm radıyallahu anh, Zeyd ibni Sâbit radıyallahu anh’in annesi Nevvâr binti Mâlik ibni Sırma ile evlenmiş, bu evlilikten Mâlik isminde bir oğlu olmuştur.
Vedâ haccında bulunan Umâre Bin Hazm radıyallahu anh, Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in vefatından sonra Hazreti Ebûbekir Sıddık radıyallahu anh’e ilk biat edenler arasında yer aldı.
Peygamberlik iddiasında bulunanlara karşı yürütülen mücâdelelerde Müseylimetü’l-kezzâb’ı ortadan kaldırmakla görevlendirilen Hâlid ibni Velîd radıyallahu anh kumandasındaki orduya katıldı. 633 yılında Müseylime’nin öldürülmesiyle sonuçlanan Yemâme’deki Akrabâ savaşında şehit düştü. (İsâbe, IV, 476)
Allah ondan razı olsun. Cenab-ı Hak cümlemize Umâre Bin Hazm radıyallahu anh’in peygamber sevgisinden hisseler nasib eyleyip şefaatlerine nail eylesin. Âmin.