Abdullah Bin Süheyl radıyallahu anh İslâm'ın ilk dâvet günlerinde müslüman olma şerefine eren bahtiyarlardan... İkinci muhâcir kafilesiyle Habeşistan'a hicret eden ve bir müddet sonra tekrar Mekke'ye dönen iman eri yiğitlerden...
Abdullah Bin Süheyl, Mekke'de 596 m. senede doğdu. İlk müslümanlardan oldu. Babası, Süheyl İbni Amr, annesi, Fâhite binti Âmir idi. Müslümanlığını Habeşistan'a hicret edinceye kadar ailesinden gizledi. İkinci kafile ile hicret etti. Fakat kısa bir zaman sonra Mekke'ye döndü.
Babası onun din değiştirdiğine çok kızmıştı. Kendisine baskı uygulayarak yeni dinden vazgeçmesini istedi. Onu hapsedip eziyet etmeye hatta işkence yapmaya başladı. Abdullah İbni Süheyl (r.a) çaresiz kaldı ama babasının baskı ve zulmüne karşı imanından da vazgeçmedi. Kalbindeki gür imanı bir müddet daha gizli tutması gerekti ve babasının sözüne uymuş gibi göründü.
O, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin Medine'ye hicretinde çaresiz olarak Mekke'de kaldı. Bedeni müşrikler arasında ama kalbi, gönlü hep İki Cihan Güneşi Efendimiz ve arkadaşlarıyla beraberdi. O sevgilinin hasret ve muhabbetiyle kendini teskin edecekti. Ona kavuşmak için bir müddet sabredecekti. Müşrikler arasında kaldı ve onlara göre görüntüler sergilemeye başladı. Babası, kendisini zaman zaman kontrol ediyordu. O ise iç dünyasında olup bitenleri, gönlündeki Allah ve Rasûlullah aşkını, kalbî huzur ve seâdetini çevresine aslâ hissettirmiyordu. Günler böyle geçip gidiyordu.
Abdullah İbni Süheyl (r.a)'ın kalbine bir defa iman nuru yerleşmişti. O ışığı söküp atmak öyle kolay olmazdı. Bunu anlayamayan müşrik kafalar onu kendi dinlerine döndü zannettiler. Babası bile artık oğlunun kendine teslim olduğuna inanmıştı. Kendine göre onda anormal bir durum görmüyordu. O hep itaatkâr hareketler sergiliyordu. Onun hakkında şüphesi kalmamıştı. Halbuki o yiğit iman eri, Rasûlullah (s.a) ve arkadaşlarına nasıl kavuşacağının plânlarını yapıyordu.