Müslümanlar, arada birbirleriyle kavga edebilirler mi ve bu yasak mı? Kardeşliğe devam ederken bazı olaylar sebebiyle kırılmak, darılmak, küsmek yasak mıdır? Bir kavga ve nizaya şahit olan Müslümanın uzak kalması gereken, ona yasaklanmış olan en büyük suç nedir?

Kur’an-ı Kerim'de Rabbimiz “müminleri kardeş” olarak tanımlar ve bu kardeşlik için iman etmiş olmanın dışında başka bir şart koşmaz. Bizlerin çok önemli gördüğü ırk birliği diye şartı yoktur mesela. Kabile benzerliği veya akraba olmak, siyasi bakış açısının uyuşması, aynı hobileri taşımak ve anlaşabiliyor olmak önemsenecek bir durum değildir. Müslümanlar Kur'an okumayı çok iyi bilmeseler veya Kur'an ayetleri konusunda çok derin bir vukufiyetleri olmasa da müminlerin kardeş olduğunu ifade eden bu kısa ayeti bilirler. Herkes bir şekilde Müminleri kardeş kılan bu ayeti duydu veya telaffuz etti. Kur’an-ı Kerim iman etme şartıyla kardeş yaptığı bu insanları gene “insan” olarak kabul ediyor. Bunların insani vasıflarını kabul ettiği için de onların bazı problemleri yaşamasını da doğal karşılıyor. Bizim kabul edemediğimiz ama insanlar arası yaşanacak birçok kötü haslet kökten yasaklanmıyor, tam aksine bir sınır getiriliyor.

İslam, kardeş olan bu Müslümanların arada bir anlaşmazlık içine girmelerini, problem yaşamalarını yasaklıyor mu? Hayır yasaklamıyor. Bazı konularda ihtilafa düşmelerini çok doğal karşılıyor ama kendi hallerine bırakmıyor. Zira kendi hallerine bırakılan beşerin nerede duracağı ve ne yapacağını bilmek zordur. Nisa suresi 65. Ayet bu konuda son ilahi hükmü belirtir. “Hayır! Ey Muhammed! Rabbine yemin olsun ki, onlar, aralarında anlaşmazlığa düştükleri konularda seni hakem tayin edip de verdiğin hükme karşı içlerinde en ufak bir burukluk bile duymadan tam anlamıyla teslim olmadıkları sürece, iman etmiş olamazlar!” Yani başka çare yok, anlaşmazlıklar bu yolla çözüme kavuşacak.

MÜSLÜMANLAR BİRBİRİYLE KAVGA EDEBİLİR Mİ?

Kardeşliği ilan edilen bu Müslümanlar, arada birbirleriyle kavga edebilirler mi? Bu yasak mı? Gene ilahi mesajlara bakınca bunun da yasaklanmadığını hatta Allah Rasûlü’nün rahle-i tedrisinde bulunan o güzide sahabenin bile bazen beşer sıfatıyla bu yola düşüverdiklerini görüyoruz. Ancak bu kavgada bazı sınırlar konuluyor.

• Öfkeyi yutmak gerek: “Öyle takva sahipleri ki; bollukta ve darlıkta Allah için harcarlar, kızdıklarında öfkelerini yutarlar ve insanların kusurlarını bağışlarlar. Allah ise, iyilik ve güzellik edenleri sever (onları başarılı kılar.)” (Al-i İmran, 134)

• Sınır koymayı ve susmayı da bilmek gerek: “Boş söz işittikleri zaman, ondan yüz çevirirler ve “bizim amellerimiz bize, sizin amelleriniz size; size selam olsun, bizim cahillerle bir işimiz yoktur” der, geçerler.” (Kasas Suresi 55)

• Tartışmayı uzatmamak da çok önemlidir. Ebû Umâme el-Bâhilî merfu olarak rivayet ediyor: «Ben, haklı olduğu halde münakaşayı terk eden kimseye cennetin kenarında bir köşkü garanti ediyorum. Şaka bile olsa yalanı terk edene de cennetin ortasında bir köşkü; ahlâkı güzel olana da cennetin en üstünde bir köşkü garanti ediyorum.»

• Zulme uğrayanlar hariç olmak üzere saldırganlığı ve kem sözü de yasak bilir: “Allah, çirkin ve kırıcı sözlerin konuşulmasını, hele bunların açıkça söylenmesini sevmez; ancak haksızlığa uğrayan kimse hariç. Çünkü zulüm ve haksızlıktan canı yananların, aynen karşılıkta bulunmaları suç değildir. Bununla birlikte, sabredip efendice davranmanız, — zulmün devamına sebep olmadığı takdirde— elbette daha güzeldir.” (Nisa suresi 148)

KARDEŞLER BİRBİRİNE KÜSER Mİ?

Kardeşliğe devam ederken bazı olaylar sebebiyle kırılmak, darılmak, küsmek yasak mıdır? İslam böylesi bir davranışı da kökten yasaklamıyor. İslam onların küsmelerine izin vermiş ama sınır koymuş: “Bir müminin din kardeşiyle üç günden çok dargın durması caiz değildir. Üç gün geçtikten sonra, onunla karşılaşırsa, ona selam verip hatırını sormalıdır. O kimse selamını alırsa, birlikte, sevaba ortak olurlar. Selamını almazsa günaha girer. Selam veren de küs durma mesuliyetinden kurtulmuş olur.” (Ebu Davud) Hiç kimse “ama ben haklıydım, onun yaptığını unutamadım ki…” diyerek ölünceye kadar küs kalma hakkına sahip değildir. Hele ki evlatlarına böylesi bir küslüğü miras bırakamaz. Girişte arz ettiğimiz ayeti kerimeye tekrar bakarsak Allah'ın müminleri kardeş olarak tanımlayıp onlara “Öyleyse kardeşlerinize kavga etmeyin, birbirinizi kırmayın, incitmeyin” diye bir emir vermediğini ve hemen devamında üçüncü kişilere dönüp onlara yeni bir görev ve sorumluluk yüklediğini görüyoruz. Bu emir, sebep ve sonuç ilişkisi kurmadan tüm kardeşlere karşı uygulanılması gereken bir husustur. Bütün Müslümanlar, çevresinde bulunan insanlara karşı duyarlı olacak, onlar arasında bir ayırıma gitmeden kardeşlik hukukunu zayi edecek konularda inisiyatif alacaklar. Akraba, eş dost, komşu, iş arkadaşı demeden problem yaşayan ve aralarında sıkıntılı ilişkileri olan kimselerin muamelesini ıslah edecekler.