Emanet kelimes,i korunmak için birisine bırakılan eşya vs. İfade etse de İslam dinine göre, bu dünyada imtihan gereği Allah teala'nın insana verdiği maddi ve manevi her bir nimeti, imkanı, insanın sorumluluklarını ve dini emirlerin-yasakların hepsini ifade eder. Bunların içinde en önemli olan,zarurat-ı diniyye de denilen beş tanesi; Can, Mal, Akıl, Nesil ve Dindir.
Bu en önemli emanetlere karşı yapılan haksızlıklar Hz. Peygamber tarafından günahların en büyükleri olarak bildirilmiştir.
Hadis-i şerifteİnsanı mahveden en büyük yedi günahşunlardır: “Allah’a şirk koşmak, sihir yapmak, Allah’ın haram kıldığı cana haksız yere kıymak, yetim malı yemek, faiz yemek, savaş meydanından kaçmak ve namuslu kadına iftira etmek” filleridir.
Aslında işlenen her bir günah, emanetin zarar görmesi demektir.
Emaneti koruma, hem Peygamberlerin beş sıfatından;(Emanet, fetanet, sıdk, ismet, tebliğ)birisi,hem de müminlerin bir sıfatıdır. Hz. Peygamber de henüz peygamber olmadan Muhammedül Emin sıfatını almıştı. Hz. Nuh’da güvenilir bir peygamber olduğunu şöyle bildirmişti:
Hani (soyca) kardeşleri (olan) Nuh onlara demişti ki: “(Allâh’a ortak koşmaktan) hiç sakınmayacakmısınız?..
Şüphesiz ben sizin için (Allâh tarafından gönderilmiş) pek güvenilir bir elçiyim!..
Artık Allâh(a isyan)dan hakkıyla sakının ve (emretmiş olduğu tevhîd inancında da, ibadetler hususunda da) bana itaat edin!(Şuara:106-108)
Emanete riayet, Müminlerin sıfatı olarak daKuran’da şöyle geçer:
O kimseler ki; onlar (hem Allah Teâlâ’ya karşı, hem de kullarla aralarındaki) emânetlerine ve sözlerine sürekli riâyet edicidirler. (Müminun: 8)
Hz. Peygamber Müslümanın tanımını; diğer bütün müslümanların elinden ve dilinden emin oldukları kimse olarak;Müminin tanımını ise, bütün insanların canları ve malları konusunda kendisine güvendikleri kimse olarak yapmıştır.
Hz. Peygamber, emanete ihaneti isemünafıkların bir özelliği olarak belirtmiştir:
Münafık kimsenin üç özelliği vardır: konuştuğu zaman yalan konuşur, söz verdiğinde sözünde durmaz ve kendisine Bir şey emanet edildiğinde emanete ihanet eder. Ayrıca emanete ihanet edenin de gerçek anlamda iman etmediğini bildirmiştir
Allah Teâlâ’nın bize verdiği emanet, ayeti kerimede şöyle ifade edilmiştir :
Muhakkak ki Biz o emaneti göklere, yere ve dağlara arz ettik de, onlar onu yüklen (ip yerine getirememekten, bu neden le de azâba düş)mekten kaçındılar ve on(a hâinlik yapmak)tan korktular. İnsan ise onu yüklendi (ama ekseriyeti ona hâinlik etti). Şüphesiz o (insan türünün birçok ferdi), (emanetehainlik eden) son derece zâlim ve (işin akibetinibilmeden içine dalan) bir câhil olmuştur! (Ahzap: 72)
Burada zikredilen “Emanet” mefhumu; İslâm`ın farz kıldığı namaz, oruç, hac, zekât, doğru konuşmak, borç ödemek ve her işte adâlete riâyet hükümlerinin tümüne şâmil olduğu gibi; göz, kulak ve tenâsül uzvu gibi tüm âzayı haramlardan korumak, bir de insanlar arasındaki amânetleri yerine getirmek ve ahde vefagibi bütün ilâhi teklifleri içine almaktadır. AllahTeala göklere, yerlere ve dağlara akıl, idrak ve konuşma kabiliyetleri verip bu emâneti kendilerine arz etmiş, onlar da sevaptan hoşlanmalarına rağmen, isyan durumunda karşılaşacakları azâbıdüşünerek: "Yâ Rabbi! Biz emrine âmâdeyiz, fakat sevap da azap da istemiyoruz!" demişlerdir. Bu teklif Hz. Adem’e yapıldığında ise: o kabullenmiş, Allah teala da ona, söz tuttuğu müddetçe yardımını esirgemeyeceğivadinde bulunmuştur.
Hz. Peygamber emanetlerimizi/sorumluluklarımızı şöyle bildirmiştir.
“Hepiniz çobansınız/emanet sahibisiniz; hepiniz güttüğünüz sürüden/emanetlerinizden sorumlusunuz. Devlet reisi de bir çobandır/emanet sahibidir ve sürüsünden/emanetlerinden sorumludur. Erkek, ailesinin çobanıdır/ailesi ona emanettir ve sürüsünden/emanetinden sorumludur. Kadın, kocasının evinin çobanıdır/ev ona emanettir ve sürüsünden/emanetinden sorumludur. Hizmetkâr, efendisinin malının çobanıdır/emanet sahibidir; o da sürüsünden/emanetinden sorumludur. Netice itibariyle hepiniz çobansınız/emanet sahibisiniz ve güttüğünüz sürüden/emanetlerden sorumlusunuz.” (Buhari, Nikah, 91)
Baştan sona emanetler vurgusu olan veda hutbesinde Hz. Peygamber bize bıraktığı en önemli iki emaneti şöyle vurgulamıştır :
Size iki emanet bıraktım, onlara sımsıkı tutunduğunuz sürece dalalete/yanlış yollara girmezsiniz, o ikisi de; Allah teala'nın kitabı/Kuran ve peygamberinin sünnetidir/uygulamalarıdır.
Allah teala da bizi emanetler konusunda şöyle uyarır :
Ey iman etmiş olan kimseler! (Farzları ve sünnetleri yerine getirmeyerek, niyetlerinizin tersini açıklayarak ve ganimet mallarından çalarak) Allâh’a ve Rasûunehâinlik etmeyin, (aranızda bulunan) emânetlerinize de (riâyetsizlik ederek) hıyânet et meyin! Oysa siz (yaptığınız işin vebâlini ve nelerin iyi, nelerin kötü olduğunu) bilmektesiniz. (Enfal: 72)
Hz Peygamber, ahirette bu emanetlere sahip çıkmayanları Allah Teâlâ’ya şikayet edecektir :
Peygamber: (ahirette)“Rabbim! Şüphesiz kavmim bu Kur’an’ı ihmal edip, terk etti” dedi.(diyecek) (Furkan: 30)
Emanetleri kötüye kullananların organları da ahirette aleyhlerinde şahitlik edecektir:
Nihâyet (cehennemlikler hep birlikte) oraya(cehenneme) geldikleri zaman, kulakları, gözleri ve derileri, (dünyada) yaptıkları (haram) şeylere dâir şâhitlikte bulunmuştur. (Fussilet 20)
Ahkaf 20. Ayette ise emanetlerin değerini bilmeyenlerin ahiretteki durumları şöyle belirtilir:
O inkâr etmiş olan kimselerin o (cehennem) ateş(in)e arz olunacakları gün (kendilerine denilecektir) ki:“Siz bütün lezzetlerinizi/emanetlerinizi dünyahayatınızda (tamamen tüketip) yok ettiniz veonlarla iyice faydalandınız (artık sizin için burada zevk alacağınız hiçbir şey kalmamıştır)! İşte bugün siz, o yer(yüzün)de haksız yere kibirlenmeniz nedeniyle, bir de (Allah'ın emir ve yasaklarını çiğneyerek) fâsık olmanız yüzünden alçaklık azabıyla cezalandırılacaksınız!”
Emanetlerimizden bazıları şunlardır:
Kamuya ait mallar ve kamu hizmetleribirer emanettir:
Bir göreve getirilen kimse Hz. Yusuf'un da belirttiği gibi daima o işin ehli ve güvenilir olmalıdır. (Liyakat ve Sadakat)
O,(Hz. YusufMısır kralına şöyle demişti): “Beni bu yerlerinhazinelerine sorumlu tayin et! Şüphesiz ki ben (onları, hak etmeyenlerden) çok iyi koruyan ve (harcama yöntemleriyle, mevsimlerin neler getireceği gibi iktisat konularını) çok iyi bilen bir kimseyim!” dedi.(Yusuf:55)
Şüphesiz ki Allâh, emânetleri ehline vermenizi, insanlar arasında (herhangi bir konuda karar ve) hüküm verdiğinizde de adâletle hükmetmenizi emretmektedir. Gerçekten Allah; size kendisiyle vaaz etmekte bulunmuş olduğu o şey ne güzel olmuştur! Muhakkak ki Allâh (emânetler dâhil, tüm konulardaki beyanlarınızı) çok iyi duyan ve (bütün davranışlarınızı hakkıyla)görendir.(Nisa: 58)
Bu ayeti kerimenin Kabe anahtarı kendisinde bulunan Osman bin Talha hakkında nazil olduğu rivâyet edilmektedir:Mekke fethedilince Hâlid bin Velid Kabe'nin anahtarını Osman bin Talha’dan zorla alarak Hz. Peygambere getirir, hırpalanan ve üzülen Osman bin Talha’yı gören Peygamber efendimiz Kabenin anahtarını ona geri verir ve şöyle buyurur; bu anahtarı sizden ancak zalim olan birisi alır. Bu yüzden Kâbe anahtarı hâlâ onların ailesindedir ve de bu güzel davranış sonucu Osman bin Talha müslüman olur.
Bu konuda Hz. Peygamber de şöyle buyurmuştur:sizden biriniz bir iş yaptığında o işin hakkını vererek yaparsa Allah tealaonun o işini sever
Bir adam, Ey Allah'ın Resulü, Kıyamet ne zaman kopacak diye sorunca;emanet/görev/iş ehline verilmediği zamankıyameti bekle/kıyametin kopması yakındır buyurdu.
Ebû Zer el Ğıffaride Hz. Peygamberden valilik görevini istediğinde ise: Hz. Peygamber ona şöyle cevap vermişti: Ey Eba Zer! Sen (bu iş için) zayıfsın. Valilik ise emanettir. Kıyamet gününde ise görevin hakkını yerine getirmeyen için zorluk/rezalet ve pişmanlık vardır. Ancak, görevinihakkıyla yerine getiren için pişmanlık olmaz.
Ailemiz de emanetlerimizden birisidir:
Eşlerimiz ve evlatlarımız da önemli birer emanettir. Rızıklarını helal yollardan kazanıp, çocuklarımızı zararlı akımlardan uzak tutarak, dinimiz, memleketimiz ve milletimiz için onları yararlı bir şekilde yetiştirmemiz gerekir.
Bu konuda Allah teala şöyle buyurur:Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun başında, acımasız, güçlü, Allah’ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve kendilerine emredileni yerine getiren melekler vardır. (Tahrim:6)
Vücudumuz, malımız-mülkümüz ve ömrümüz de birer emanettir. Bu konuda peygamber efendimiz şöyle buyurmuştur:
Beş şey gelmeden önce, şu beş şeyin kıymetini bilin:
1- İhtiyarlık gelmeden önce gençliğin,
2- Hastalıktan önce sağlığın,
3- Meşguliyetten önce boş vaktin,
4- Fakirlikten önce paranın, zenginliğin,
5- Ölmeden önce hayatın, dünyada âhireti kazanmanın kıymetini bilin!
Ayrıca Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: Kıyamet gününde insanoğlu şu beş şeyden hesaba çekilmedikçe Rabbinin huzurundan bir yere kımıldayamaz: Ömrünü nerede ve nasıl geçirdiğinden, gençliğini nerede yıprattığından, malını nereden kazanıp nerede harcadığından, bildiği ile amel edip etmediğinden.(Tirmizi, Sıfatül-kıyâme, 1)
Dünyamız (kainat, doğa) her birimize emanettir: Bu durum Kuran'da şöyle belirtilir;
Göğü de Allah yükseltti, kâinattaki mükemmel ahengi sağlayan ölçü ve dengeyi o koydu.
Ta ki siz de bundan ders ve örnek alıp ölçüyü aşmayasınız!
Öyleyse tarttıklarınızı adâletle dosdoğru tartın ve hiçbir zaman ölçüyü eksik tutmayın!
Yeryüzüne gelince, Allah onu tüm canlılar için yayıp döşedi. (Rahman: 7-10)
Lokman süresi 20. ayette de Rabbimiz şöyle buyurmuştur:
Allah´ın, göklerde ve yerdeki (nice varlık ve imkânları) sizin emrinize verdiğini, nimetlerini açık ve gizli olarak size bolca ihsan ettiğini görmediniz mi? Yine de, insanlar içinde, -bilgisi, rehberi ve aydınlatıcı bir kitabı yokken- Allah hakkında tartışan kimseler vardır.
Tekasürsuresi sekizinci ayette ahirette her insan bütün bu nimetlerden/emanetlerden hesaba çekileceği bildirilmiştir.
Dünya hayatında emanetlerine riayet edenlerin ahiretteki mükâfatları ise şöyle beyan edilir:
Rablerine karşı gelmekten sakınanlar da grup grup cennete sevk edilirler. Cennete vardıklarında oranın kapıları açılır ve cennet bekçileri onlara şöyle der: "Size selam olsun! Tertemiz oldunuz (emanetlerinizi güzel kullandınız). Haydi ebedi kalmak üzere buraya girin. (Zümer: 73)
Rabbim, cümlemize emanetlerimizi hakkıyla koruyabilmeyi, ahirette de hesabını kolayca verebilmeyi ve Rabbimizin rızasını kazanıp cennetine girebilmeyi nasip ve müyesser eylesin. Amin