Maalesef herkesin her şeyi bildiği bir ülkede yaşıyoruz. Herkesin, her konuda bilgisi olmasa da fikri var.

Evet, herkes bir şeyleri bilirken, herkese göre “Kimse bir şey bilmiyor” ama herkes, nasıl oluyor da her şeyi biliyor!

İnsan böyle bir şeye neden ihtiyaç duysun ki? Ne kadar çok bilmiş bir toplumuz. Herkes her konuda her şeyi biliyor. Hem de en uzmanlara taş çıkartacak derecede. Gören üniversite görevlisi, ünlü bir akademisyen filan zannedebilir. Yahu insan biraz da alçakgönüllü olmalı. Acaba, demeli. İnsan bilmediği konularda ahkam kesmemeli, bilemediğini kabul edebilmeli, sorup öğrenmenin erdem olduğunu kavramalı. Sosyal medyada bir gezintiye çıkıyorum. Şaşırıp kalıyorum. Herkes yazar. Herkes sanatçı. Herkes okur. Herkes gazeteci. Herkes Akademisyen. Herkes yaşam koçu.

****

Sizin yaptıklarınızı beğenseler de kusur bulmak isterler. Amaç, kendilerini rahatlatmak. Her insanın kusuru olduğunu kabul etmez, kendi hatalarıyla barışamazlar. O yüzden sende de sürekli hata ararlar. Bulduklarında pek bir mutlu olurlar. Bulmadıklarında da varmış gibi davranırlar. “Öyle yazı mı olur? Öyle yemek mi olur? Öyle oyun mu olur? Öyle salon mu olur?” En bildikleri şey her ne ise ondan yola çıkıp kendi doğrularına doğru götürmeye çalışırlar.

****

Hayatta birşeyler öğrenebilmesi için ortalama 1000 ve üzeri kitap okunması gerekiyormuş. Yılda  en az 100 kitap okuyan bir kişi, 10 yılda 1 üniversite bitirmiş kadar ek bir kültüre erişiyormuş. Uzmanların ilettiğine göre 10 yıl boyunca düzenli gazete okuyan insanlar da 1 üniversite bitirmişçesine basamak atlıyormuş.  Yani bakarsan her konuda uzman olanların kitap okuma kültürüde yok.

Kısacası, meseleye her konuda uzman olmak doğru bir yaklaşım tarzı değil. Bu durum toplumun önüne aşılmaz setler örer. Bırakın her konuda uzman olmayı, bir konuda uzmanlaşacak kadar bilgi sahibi olun, her şeyi bilmeseniz de olur.