Kur'an-ı Kerim'de ilim kelimesi 105 defa, türevleri ile birlikte ise 859 defa geçmektedir. Ayrıca ilim ile alakalı "akıl, fikir, zikir" gibi kelimeler Kur'an-ı Kerim'de çokça ifade edilmektedir.   (Alak suresi; 1-5) ayetlerinde yüce mevla şöyle buyurur:  Yaratan rabbinin adıyla oku!  O, insanı alaktan (asılıp tutunan zigottan) yaratmıştır. Oku! Kalemle (yazmayı) öğreten, (böylece) insana bilmediğini bildiren rabbin sonsuz kerem sahibidir.  (Nahl Sûresi; 78)’de ise şöyle buyurur: Sizler hiçbir şey bilmez bir durumdayken Allah sizi analarınızın karnından çıkardı; şükredesiniz diye size kulaklar, gözler, kalpler verdi.

Allah Teâla Bakara suresinde insanın meleklerden üstünlüğünün ilim sahibi olma yönüyle olduğunu şöyle ifade etmektedir: Hani rabbin meleklere, "Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım" demişti. Onlar, "Biz seni övgü ile tenzih ederken ve senin kutsallığını dile getirip dururken orada fesat çıkaracak ve kan dökecek birini mi yaratacaksın?" dediler. Allah teala "Şüphe yok ki, ben sizin bilmediklerinizi bilirim" buyurdu.    Ve Âdem’e bütün isimleri öğretti. Sonra bunları meleklere gösterip "Sözünüzde doğru iseniz şunların isimlerini bana söyleyin" dedi.    "Seni tenzih ederiz! Bize öğrettiğinden başka hiçbir bilgimiz yoktur. En kâmil ilim ve hikmet sahibi şüphesiz sensin" cevabını verdiler.

Ey Âdem! Bunların isimlerini onlara bildir" dedi. Âdem bunların isimlerini onlara bildirince de "Size ben göklerin ve yerin gizlisini kesinlikle bilirim; yine sizin açıkladığınızı da gizlediğinizi de bilirim demedim mi!" buyurdu. Bakara Sûresi  (30 - 33)

İnsanın diğer mahlukattan üstünlüğü, ilmi ve bu ilmi güzellikle kullanmasıyladır, güç ve kuvvetiyle değildir.

Rasulullah (s.a.s.) İlmin Önemi konusunda şöyle buyurmuştur:

“İlim öğrenmek her müslümana farzdır.” (İbn Mace) “Ya öğreten, ya öğrenen, ya dinleyen, ya da ilmi seven ol. Fakat beşincisi olma helâk olursun.” (Mecmau’z-Zevaid)

“Allah kimin için hayır murad ederse onu dinde fakih (alim) kılar. (Buhari, Müslim

“Şüphesiz ki âlimler peygamberlerin varisleridir. Nebiler, geriye ne dirhem, ne de dinar bırakırlar. Onlar ancak ilmi miras olarak bırakırlar. Kim ondan alırsa büyük bir pay ve kazanç almış olur.” (Buhari)

“Kim ilim talep ederse, bu işi, geçmişteki günahlarına kefaret olur.” (Tirmizi)

 “Sadakanın en üstünü, kişinin bir ilim öğrenip sonra da onu müslüman kardeşine öğretmesidir.” (İbn Mace)

“İnsan öldüğü zaman üç şey dışında ameli (sevapların yazılması) kesilir: Sadaka-i Cariye, kendisiyle faydalanılan ilim ve kendisine dua eden salih evlat.” (Müslim)

“İki şey gıpta edilmeye değer. Onlardan biri, Allah'ın kendisine mal verip de, o malı Allah yolunda harcamaya muvaffak kıldığı kimse.  Diğeri de kendisine hikmet (ilim) verip de, o ilim gereğince hükmetmesini ve başkasına da o ilmi öğretmesini nasip ettiği kimse. (Buhari)”

Peygamberimiz Ebu zer’e şöyle demiş: Ey Ebû Zer, sabahleyin evinden çıkıp Kur'an'dan bir âyet öğrenmen, senin için yüz rek'at nafile namaz kılmaktan daha hayırlıdır. Yine sabahleyin evinden çıkıp kendisiyle amel edilsin veya edilmesin ilimden bir bölüm öğrenmen, senin için bin rek'at nafile namazdan daha hayırlıdır. (İbn Mace)

Yüce Allah Kuran’da şöyle buyurur: Kulları içinden ancak bilenler, Allah’ın büyüklüğü karşısında heyecan duyarlar.  (Fâtır: 28) Çünkü âlimler Allah Teâlâ’yı daha iyi tanır ve O’nun Peygamberleri aracılığı ile insanlara gönderdiği mesajları daha iyi kavrar.  İşte biz, insanlara bu misalleri anlatıyoruz ama bunların hikmetini gerçek bilgi sahibi olanlardan başkası kavrayamamaktadır. (Ankebût Sûresi:  43)

Hazret-i Lokman, oğluna buyurdu ki: Âlimlerle otur, hikmet sahiplerinin sözlerini dinle! Allah, bahar yağmuru ile toprağa hayat verdiği gibi, ölü kalpleri hikmet nurları ile diriltir. İlim, Cennete giden bir yol, gurbette arkadaş, yalnızlıkta sırdaştır. İlim, iki cihanda kurtuluş, düşmana karşı siperdir. İnsan için haya, gözler için ziyadır.

 İlim İle Amel etmeyenler  (Cuma Sûresi; 5.) ayetinde şöyle uyarılır: Tevrat’la yükümlü tutulup da onun hakkını vermeyenlerin durumu, koca koca kitaplar taşıyan merkebin durumuna benzer. Allah’ın âyetlerini yalan sayan kavmin misali ne kötü! Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez.

İlim Öğrenmede Niyetin önemi konusunda ise Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: َİlmi, ulemâya karşı böbürlenmek için veya cühelâ ile münakaşa için veya insanların dikkatini kendinize çekmek için öğrenmeyin. Kim böyle yaparsa yeri ateştir. (Tirmizi)

İlmi Gizlemek de yasaklanmıştır: “Kim, bir ilimden sorulur, o da bunu gizleyip söylemezse (Kıyamet günü) ateşten bir gem ile gemlenir." (Tirmizi)

İlmin Ortadan Kalkması konusunda Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurdular: Allah ilmi insanlar arasından söküp almaz. Ancak alimleri alarak ilmi alır. Öyle ki, hiçbir alim kalmadığı zaman insanlar cahil önderler edinirler. O önderlere soru sorulur onlar da ilimsiz fetva verirler. Böylece hem kendileri saparlar hem de halkı saptırırlar. (Müslim)

Ebu'd-Derda anlatıyor: Rasûlullah ile beraberdik. Gözünü semaya dikti. Sonra şöyle dedi:  ”şu anlar, ilmin insanlardan kapıp kaçırıldığı anlardır. Öyle ki, bu hususta insanlar hiçbir şeye muktedir olamazlar!" Ziyad İbnu Lebid el-Ensari araya girip şöyle dedi:

"Bizler Kur'an'ı okuyup dururken ilim bizlerden nasıl kapıp kaçırılır? Vallahi biz onu hem okuyacağız, hem de çocuklarımıza, kadınlarımıza okutacağız!" dedi. Rasulullah da şöyle buyurdu: ey Ziyad, ben seni Medine fakihlerinden sayıyordum. (Bak) işte Tevrat ve İncil, yahudilerin ve nasranilerin elinde, onların ne işine yarıyor (sanki onunla amel mi ediyorlar)? " Hz.Cübeyr dedi ki: "Ubade İbn-i Samit’e rastladım. Kardeşin Ebu'd-Derda ne söyledi, işittin mi? dedim. Ve ona Ebu'd-Derda'nın söylediğini haber verdim. Bana şöyle dedi:"Ebu'd-Derda doğru söylemiş, dilersen kaldırılacak olan ilk ilmin ne olduğunu sana haber vereyim: İnsanlardan kaldırılacak olan ilk ilim huşudur. Büyük bir câmiye girip huşu üzere olan tek şahsı göremeyeceğin vakit yakındır!"(Tirmizi) Faydalı İlim Her Nerede Bulunursa Alınır:

Peygamber Efendimiz zamanında Medine'de Temim ed-Dârî isimli bir tüccar yaşıyordu. Bir gün Şam'da bir yağ kandili gördü, beğendi. "Bununla mescidimizi aydınlatır, dumanlar arasında veya karanlıkta namaz kılmaktan kurtuluruz" diye düşündü. Çünkü Medine'de yağ kandili yoktu. Kimse de böyle bir şeyin varlığını bilmiyordu. Karanlık çökünce mescitte hurma yaprakları yakılıyordu. Böylece ışık sağlanıyordu ama etraf duman içinde kalıyordu. Temim ed-Dârî, yağ kandilini satın alıp Medine'ye getirdi ve mescidin tavanına astı. Görenler hem şaşırdılar, hem de biraz kızdılar. Nasıl olur da bir mescide Hıristiyan yapısı olan bir âlet sokulurdu? Herhalde Peygamberimiz bu işe kızacak, tüccar Temim ed-Dârî'yi azarlayacaktı. Hazret-i Peygamber akşam namazını kıldırmak için mescide gelince kandili gördü. Nereden geldiğini sordu. “Ya Rasûlallah, Temim ed-Dârî Şam'dan getirdi” dediler. Peygamberimiz, Temim ed-Dârî'ye döndü. Herkes kızmasını beklerken, o gayet yumuşak bir sesle: Temim ed-Dârî! Müslümanlara yenilik getirdin. Mescidimizi karanlıktan kurtardın. Dilerim Allah da senin kabrini böyle aydınlık etsin. Nur içinde kalasın. Fakat ashabın içinde hâlâ bir endişe vardı: Acaba Hristiyan icadını kullanmak yerinde olur muydu? Peygamberimize danıştılar. Peygamberimiz buyurdu: İlim Müslümanların yitiğidir. Faydalı şeyler, Müslümanın cebinden düşen kayıp eşyasıdır. Nerede bulursa, kimde görürse almalıdır.

İlim Öğrenirken Nelere Dikkat Etmeli?

 İmam Şafii şöyle demiştir: Kardeşim! İlmi ancak şu altı şey ile elde edebilirsin: Zeka, hırs, çalışma, hedef belirleme, bir öğreticiyle birliktelik ve uzun zaman.

İmam-ı Gazali ise İlim talebesinin  vazifelerini  şöyle sıralamış:

a- Kalbini bütün fena hâllerden temizlemelidir.

b- Bütün dikkatini ilme vermelidir. Gereksiz şeyleri bırakmalıdır. Hazret-i Lokman'a, bu dereceye nasıl ulaştığı sorulunca; (Doğruluk, emanete riayet ve gereksiz şeyleri bırakmakla) diye cevap verdi.

c- İlmiyle kibirlenmemelidir!

d- Faydalı ilimleri öğrenmeye çalışmalıdır!

e- Zorluklara karşı sabretmelidir. İbn Abbas hazretlerine, (Bu ilmi ne ile elde ettin?) diye sorulunca: “Darlıkta, genişlikte sabretmekle, sual sormakla ve yorulmayan bir azimle” buyurdu.

İlimden İstifade Edebilmek İçin:

1- Önce niyetini düzeltmeli, cahillikten kurtulmayı düşünmelidir! İlim öğrenmekten maksat, Cenab-ı Hakkın rızasını talep olmalıdır. Allahu Teâlâ, ihlâsı ve salih ameli övmüştür.

2- İnsanlara faydalı olmayı düşünmelidir! Hadis-i şerifte, (İnsanların hayırlısı, insanlara faydalı olandır) buyurulmaktadır.

3- Öğrendikleri ile amel etmeye çalışmalıdır. Çünkü (Amelsiz ilim vebal, ilimsiz amel sapıklıktır) buyurulmuştur.

4- Biri ile münakaşa ederse, ona karşı insaflı olmalı, yumuşak davranmalıdır ki kendisi ile cahil arasındaki fark belli olsun. Hadis-i şerifte, (Allah refiktir, yumuşaklığı sever. Sertlik edenlere vermediği şeyleri, yumuşak davranana ihsan eder) buyuruldu.

5- İlim talebesi, herkesle iyi geçinmelidir!

6-  Edepli olmalıdır. Âlimler buyuruyor ki: (İlim talebesi, ilme ve ilim öğreten hocasına hürmet etmedikçe, öğrendiği ilmin faydasını göremez.)