Kayıp narin kızımızın cesedi, bir battaniye içinde bulundu... Peki bu battaniye kime ait?
19 gün boyunca kayıp olan narin kızımızın, 15 gün suyun altında olduğu ve orada saklandığı tespit edilmiştir. Ancak itirafçının söylediğine göre, ceset bir battaniye içinde kendisine teslim edilmiştir. Bu battaniye, itirafçının kendisinin temin ettiği bir battaniye mi, yoksa gerçekten itirafında belirttiği gibi Salim Güran'ın kendisine verdiği ve cesedin içinde bulunduğu battaniye midir? Ayrıca, şu anda ortada olmayan bu battaniye nerede? İtirafçının ifadesine göre, bu iki kişinin dışında bir benzinlik çalışanının da battaniyeyi gördüğü bilinmektedir. Yani ortada bir battaniye var.
Bir evden bir bardak eksilse, o evin kadını bunu fark eder. Bir evden bir terlik eksilse, o kadın o terliği fark eder. Bir evden bir halı, bir çarşaf eksilse – öyle bir şey ki, içine ceset sığdırılabilecek bir eşya – o kadın bunu bilmez mi? Söylerken bile insanın vicdanı titriyor, içi ürperiyor. Bu köyün kadınları, evdeki eşyaları, battaniyelerin sayısını mı bilemiyor? Battaniyenin eksildiğini mi bilemiyorlar? Bence o köyün bütün kadınları evlerindeki battaniyeleri saymalı ve eksik olanı bulmalıdır. Bunu söylüyorum, ama zaten o kadın kendini biliyor, kocasını da biliyor. Evinden battaniyenin eksildiğini de biliyor. Bir evden battaniye eksilsin ve kadın bunu bilmesin, mümkün değil. Battaniyeden bahsediyorum, kibrit veya çöp değil.
Narin'in annesinin şu anda mahkemede yargılanıyor olması bana o battaniyeyi hatırlatıyor. O köyde bir kadın da bu işin içinde. O battaniye yüzünden bir kadın da bu işin içinde, çünkü o kadın her şeyin farkında. O küçücük narin bedenin vicdansızlığına ortak olmuş bir kadın. Bir anne, kendi ciğerparesi, dokuz ay karnında taşıdığı yavrusunun suçuna nasıl ortak olmuş olabilir? Bu, hepimizin aklındaki tek soru. Bu anne, zavallı yavrusunun cinayetinin neresinde? Bu battaniye, narin yavrumuzun kendi evinin battaniyesi mi?