Mü'min, Allah’ın varlığına ve birliğine, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) O’nun kulu ve Peygamberi olduğuna ve O'nun haber verdiği bilgilere yürekten inanıp onu can’u gönülden yaşayan kimselere denir.
Yaratılan her insanda muhakkak inanma duygusu mevcuttur. İnsanın ilk yaratılış durumu, temiz ve günahsız, gelişmeye hazır ve elverişli, insan olmanın ve insanca yaşamanın gerektirdiği bütün imkân ve özellikleri bünyesinde taşıyan bir özelliğe sahiptir. Bundan dolayı Allah'ın bizlere lütfettiği en büyük nimet iman olduğu için mümin olarak bizlere düşen görev bu nimetin farkında olmak ve şükrümüzü her daim dile getirip hayatımızda uygulamaktır. Ayet-i kerimede Allah (cc) şöyle buyuruyor: ‘Şüphesiz ki Allah, iman edip salih amel işleyenleri, altından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır. Şüphesiz ki Allah, dilediğini yapar.''[1Hac,14]
Peygamber Efendimizin Hadislerinde Kamil müminlerin Vasıfları:
Peygamber efendimiz (s.a.s.) bir hadislerinde şöyle buyurmuştur; ''Mü’ minin başka hiç kimsede bulunmayan ilginç bir hali vardır; O’nun her işi hayırdır. Eğer bir genişliğe (nimete) kavuşursa şükreder ve bu onun için bir hayır olur. Eğer bir darlığa (musibete) uğrarsa sabreder ve bu da onun için bir hayır olur.''(Müslim, Zühd, 64)
Peygamber efendimiz (s.a.s.) başka bir hadislerinde ise sahih imanın mahiyetini ve keyfiyetini mümini hurma ağacına benzeterek anlatmıştır. Abdullah b. Ömer’den (ö. 73/692) nakledildiğine göre Allah Resulü (s.a.s.) bir gün ashâbıyla birlikte otururken onlara şöyle bir soru sordu: “Bana Müslüman’a benzeyen bir ağaç söyleyin. O ağaç Rabbinin izniyle her zaman meyve verir ve yaprakları da hiçbir zaman dökülmez.” Doğru cevap bulunamayınca Allah Resulü (s.a.s.), “O, hurma ağacıdır.” buyurdu. (Buhârî, “Edeb”, 89) Bu hadiste Allah Resulü’nün mümin ile hurma arasında nitelik olarak benzetme kurarken dikkat çektiği esas nokta sahih iman vasfıdır. Hurma ağacı kökünün derinliği ve sağlamlığı ile bilinen bir ağaç olduğu için sahih iman vasfı, hurma ağacı üzerinden ifade edilmiştir.
Kamil Mümin Olma Şerefiyle Şereflenen Sahabe-i Kiramın Helal ve Haram Hassasiyeti
Sahâbe-i kiramdan Enes bin Mâlik -radıyallâhu anh- şöyle buyurmuştur: “Siz, kıl kadar bile önemsemediğiniz birtakım işler yapıyorsunuz ki, biz onları, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- zamanında helâk edici büyük hatalardan sayardık.” (Buhârî, Rikāk, 32) Zira onlar, gönüllerindeki Allah sevgisi ve korkusu sebebiyle, küçük günahları bile büyük bir kayıp, hattâ mânevî bir helâk sebebi sayarlardı. Çünkü onlar, hatânın küçüklüğüne değil, emrine karşı gelinen Allâh’ın büyüklüğüne dikkat kesilmişlerdi.
KAMİL MÜMİNİN VASIFLARI
1. Namazı huşu ile kılarlar.
Namaz, belirli şartları taşıyan müminin yerine getirmekle yükümlü olduğu ibadetlerin başında gelmektedir. Günde beş vakit namazı kılmak zorundadır. Namazı huşu ile kılmak; farz, vacip, sünnet ve âdabına uyarak, Allah'ı görüyormuş gibi ihlasla kılmak şeklinde yorumlanabilir. Namazın huşu ile kılınması Kurân'da şöyle ifade edilmektedir: “Müminler gerçekten kurtuluşa ermişlerdir. Onlar ki, namazlarında (huşu) derin saygı içindedirler” (Müminûn 23/1-2)
2. Allah yolunda infak ederler.
İnfak dinimizde çok önemli bir sosyal yardımlaşma ve dayanışma şeklidir. Allah’ın kendilerine lütfettiği nimetleri, toplumda bu nimetlere muhtaç insanlarla paylaşabilmeleri olgun müminlerin özelliklerinden biridir. Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor : “Ey İman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden ve rızık olarak yerden size çıkardıklarımızdan hayra harcayın. Size verilse, gözünüzü yummadan alamayacağınız kötü malı, hayır diye vermeye kalkışmayın. Biliniz ki Allah zengindir, övgüye layıktır” (Bakara 2/267). Bir başka Ayet’i Kerimede: “Mallarını gece ve gündüz, gizli ve açık hayra sarfedenler var ya, onların mükafatları Allah katındadır. Onlara korku yoktur, üzüntü de çekmezler” (Bakara 2/274).
3.Sabrederler.
Sabır, olaylar karşısında yılmamak, ibadet ve çalışmaya yılmadan devam edebilmek, tahammülü güç ve katlanması zor olaylar karşısında sebat göstermektir. Mümin şu konularda sabreder: İmanı son nefese kadar korumada sabır, İbadet ve itaatlerde sabır, İsyan ve günaha düşmeme konusunda sabır, Musibetlere karşı tahammüllü olmada sabır, Zaman isteyen işlerde yılgınlık göstermeme konusunda sabır.
Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele” (Bakara 2/155)
4. Hilim sahibidirler.
Hilm, olaylar karşısında aceleci davranmamak ve teenni ile hareket etmek demektir. "Hilm" akıl ve kültür ile kazanılan, sosyal ilişkilerde sabırlı, hoşgörülü, bağışlayıcı, uzlaşmacı ve medenî davranışlar sergilemeyi sağlayan ahlakî bir olgudur. Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “İyilikle kötülük bir olmaz. Kötülüğü en güzel bir şekilde sav. Bir de bakarsın ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sanki sıcak bir dost oluvermiştir” (Fussılet 41/34) Peygamberimiz ( a.s)’de bir sahabiyi överken: “Sende Allah’ın sevdiği iki haslet vardır; bunlardan biri hilim, diğeri de teennîdir.”[ Müslim, İman, 25, 26. I, 48,49.] buyurmuştur.
5. Öfkeye hakim olmak
Toplumsal hayata baktığımızda, bir anlık öfkeyle nice hayatların söndüğünü, yuvaların yıkıldığını, kalplerin kırıldığını görürüz. Peygamber efendimiz: “Yiğit dediğin, güreşte rakibini yenen kimse değildir; asıl yiğit hiddet anında öfkesine hakim olan adamdır” [Buhari, Edeb, 76. VII, 99.] ifadesiyle, gerçek güçlü kimsenin, karşılaştığı problem ve beklenmedik davranışlara, sekinet ve sabırla göğüs geren kimse olduğunu bildirmektedir. Al-i İmrân suresinin 133. âyetinde cennetin muttakîler için hazırlandığı bildirilmekte, 134. âyette muttakî insanların özellikleri zikredilmektedir. Bu özelliklerden biri muttakilerin öfkelerine hakim olup insanların kusurlarını bağışlamalarıdır.
6. Ahde vefa gösterirler.
Ahde vefa, verilen sözü tutmak, yapılan sözleşmeye uymaktır. Mümin hem Allah'a hem de insanlara verdiği söze riayet eder. Yüce Allah Müminun suresinin ilk dokuz âyetinde kurtuluşa eren müminlerin niteliklerini bildirmektedir. Bu niteliklerden biri de onların emanetlere ve verdikleri sözlere riayet etmeleridir.
Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Antlaşma yaptığınız zaman, Allah’a karşı verdiğiniz sözü yerine getirin. Allah’ı kendinize kefil kılarak pekiştirdikten sonra yeminlerinizi bozmayın. Şüphesiz Allah yaptıklarınızı bilir" (Nahl16/91). Bir başka ayet’te: “ ... Verdiğiniz sözü yerine getirin. Çünkü söz (veren sözünden) sorumludur” (İsra 17/34)