Değerli okuyucularımız bu haftaki yazımda Mescid-i Aksâ (Beytülmakdis) nerededir? Mescid-i Aksâ (Beytülmakdis) ilk kez kimin tarafindan inşa edilmiştir? konularında sizlere bilgi vereceğiz.
Mescid-i Aksâ’nın, asıl adı Ârâmîce “Beth makdeşa”, İbrânîce “Beth ha-Mikdaş” ve Arapça “Beytülmakdis” demektir. Beytülmakdis, “mukaddes ev” demektir; ilk kuruluşundan beri taşıdığı bu ad sonradan şehrin tamamını kapsamına almıştır. Mescid-i Aksa, Müslümanların ilk kıblesi ve en kutsal sayılan Harem Mescitlerinin üçüncüsüdür. Mescid-i Aksa Müslümanların kıblesi olarak, Hicretten sonra on altı, on yedi aya kadar sürmüştür. Filistin toprakları içerisinde ve Kudüs şehrinde bulunmaktadır.
Kur’an-ı Kerim, Beytülmakdis’in toprağını bitkilerin en güzel bir şekilde yetiştiği verimli bir tepe, suyunu da akan bir pınar olarak nitelemektedir. Bu yer, Beytülmakdis’tir. Mescid-i Aksa’nın yerinin tespiti ve planlanması Hz. Davut (a.s.) ile başladı. Hz. Davut (a.s.) Kudüs’te inşa etmek için başladığı fakat bitiremediği mabedin inşasını bitirmesini oğlu Hz. Süleyman’a (a.s.) vasiyet etti. Mabedin yapılması ile ilgili bütün malzemeleri ve işçileri oğlu Hz. Süleyman’a (a.s.) teslim etti. Babasının vasiyetine uyarak Hz. Süleyman (a.s.) Kudüs’te Beytülmakdis’i inşa etmiştir. (İslam Ansiklopedisi, 29/ 268-271)
Hz. Süleyman (a.s.) Mescid-i Aksa’nın inşasında cinleri de çalıştırmıştır. Hz. Süleyman (a.s.) mabedin inşaatı bitince büyük bir törenle mabedin açılışını yapmıştır. Hz. Süleyman (a.s.) 22.000 öküz, 120.000 koyun kurban kesmiş ve bir hafta sureyle bayram ilan etmiştir.
Çok değerli eşyalarla dolu olan Mescid-i Aksa, Hz. Süleyman’dan (a.s.) sonra istilacıların yağmalama ve yıkımlarına maruz kalmıştır. Babil hükümdarı II. Büntünnaar’ın işgali sırasında Kudüs harap hale gelmiştir. (M.Ö. 586) Daha sonra şehir ve mabed onarılmasına rağmen yıkımdan kurtulamamıştır.
Nitekim Romalılar, 70 (M.S.) yılında Kudüs’ü ele geçirerek yağmalamış, ikinci mabedi yıkmışlardır. Ancak bu mekân yine bir mabet olarak biliniyor ve Beytülmakdis’in kalıntıları korunuyordu. Bugün Yahudilerin “Ağlama Duvarı”, Müslümanların ise “Burak Duvarı” olarak adlandırdıkları duvar bu eski mabedin bir kalıntısıdır.
638 (M.S.) yılında Halife Hz. Ömer (r.a.) döneminde Kudüs fethedildikten sonra, Kudüs’ün anahtarını teslim aldığında kendisi de bizzat çalışarak Mescid-i Aksâ’nın (Süleyman Mâbedi) Hristiyanlık döneminde molozlar altında kalmış olan yerini temizletip Sahre’nin güneyindeki düzlükte cemaate namaz kıldırmış (Taberî, Târîħ, II, 450), daha sonra da buraya bir mescit yaptırmıştır. Hz. Ömer’in (r.a.) burayı mabet ittihaz etmesi ve orada namaz kılması o mekânın kutsiyet ve ehemmiyetinden ileri geliyordu. Mescid-i Aksa daha sonra Emevi halifelerinden Abdülmelik bin Mervan zamanında genişletilmiştir.
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, Hz. Süleyman’ın (a.s.) üç dileği olduğunu söyleyerek şöyle buyurmaktadır: “Davut oğlu Süleyman (a.s.), Beytülmakdis’i inşa edince Yüce Allah’tan üç şey istedi: Birincisi doğru ve isabetli hüküm verme yeteneğinin kendisine verilmesini istedi ki bu kendisine verildi. İkincisi kendisinden sonra kimseye nasip olmayacak bir iktidar verilmesini istedi. Bu da kendisine verildi. Üçüncüsü mescidin inşaatını bitirdikten sonra, “bu mescide sadece namaz kılma düşüncesi ile gelen bir kimseyi annesinden doğmuş gibi günahsız olarak oradan çıkarmasını Allah’tan niyaz etti.” Başka bir rivayette yer alan ayrıntıya göre, Resulullah (s.a.v.): “Süleyman’ın ilk iki dileği gerçekleşmiştir. Üçüncüsünün de kendisine verilmiş olmasını umarım.” dediği rivayet edilmektedir. (İbn Mace, İkamet, 196. Nesai, Mesacit, 6.)