Değerki okuyucularımız, Peygamber Efendimiz (s.a.v) yetimlerin, öksüzlerin, muzdariplerin, mazlumların ve gariplerin şefkat sığınağıydı.
Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bütün menfî şartlara rağmen insanlık tarihinin en büyük inkılâbını gerçekleştirdi. Zâlimleri sindirdi, mazlumların gözyaşlarını dindirdi. O, yetimlerin, öksüzlerin, muzdariplerin ve gariplerin şefkat sığınağı oldu. O’nun şifâ ve tesellî menbaı varlığıyla gönüller gam ve kederden kurtuldu.
Merhum Mehmed Âkif, bu manzarayı ne güzel ifade eder: Derken, büyümüş, kırkına gelmişti ki Öksüz, Başlarda gezen kanlı ayaklar suya erdi! Bir nefhada insanlığı kurtardı O Mâsûm, Bir hamlede kayserleri, kisrâları serdi! Aczin ki ezilmekti bütün hakkı, dirildi; Zulmün ki, zevâl aklına gelmezdi, geberdi! Âlemlere rahmetti, evet, şer‘-i mübîni, Şehbâlini adl isteyenin yurduna gerdi… (Yani bütün insanlığı hidâyete davet ederek, merhamet ve şefkat kanatlarının içine aldı.) Dünyâ neye sâhipse, O’nun vergisidir hep; Medyûn O’na cem‘iyyeti, medyûn O’na ferdi… Medyundur O Mâsûm’a bütün bir beşeriyyet… Yâ Rab, bizi mahşerde bu ikrâr ile haşret!.. Cenâb-ı Hak, bizleri Habîb-i Edîbi’ne muhabbetle ittibâ edebilen kullarından eylesin. Fahr-i Kâinât Efendimiz ile bu dünyada mânen beraberlikten, mahşerde ve cennette de Habîbullah Efendimiz’e vuslattan cümlemizi nasibdar kılsın. Âmîn!..