Cenâb-ı Hak, çok sevdiği insan olan Efendimiz’i bütün insanlığa emsalsiz bir örnek şahsiyet olarak lûtfetmiştir. Yüce Allah bütün emir ve nehiylerini, Peygamber Efendimiz’in nezih hayatıyla örneklendirerek, bütün insanlık için nice fiilî kıstaslar bahşetmiştir.Bu sebeple O, toplumun en alt kademesinden en üst kademesine kadar her meslek ve meşrepten insana en güzel bir numûne-i imtisâldir.
Zira peygamberler sadece vahyi teblîğ etmek için değil, aynı zamanda ona uygun bir hayat tarzı ortaya koymak, her hâdise karşısında örnek bir şahsiyet sergilemek ve fiilî bir kıstas olmak üzere gönderilmişlerdir. Cenâb-ı Hak şöyle buyurur: “Resûl’e itaat eden Allâh’a itaat etmiş olur…” (en-Nisâ, 80) “(Resûlüm) Muhakkak ki Sana beyʼat edenler ancak Allâh’a beyʼat etmektedirler…” (el-Fetih, 10) “(Resûlüm!) De ki: Eğer Allâh’ı seviyorsanız bana tâbî olun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı mağfiret eylesin! Allah çok mağfiret eden, çok merhamet edendir. De ki: Allâh’a ve Rasûlü’ne itaat edin! Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki Allah kâfirleri sevmez!” (Âl-i İmrân, 31-32) Dikkat edilirse son âyet-i kerîmede, Peygamber Efendimiz’e itaat etmeyen kişilerin kâfir olduğu beyân edilmektedir.
EN HAYIRLI YOL
Allah Rasûlü’nün sünnet-i seniyyesi, insanlar için en yararlı, en güzel ve en hayırlı yoldur. Dolayısıyla, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e itaatten kaçanlar, kendi elleriyle kendilerini zarar ve ziyana atmaktadırlar. Cenâb-ı Hak bu hakîkati şöyle beyan buyurur: “Ey îmân edenler! Allâh’a itaat edin; Rasûl’e ve sizden olan emir sahiplerine de itaat edin! Herhangi bir hususta ihtilâfa düşerseniz, -eğer Allâh’a ve âhiret gününe îmân ediyorsanız- onu Allâh’a ve Rasûlü’ne arz edin! Bu, hem daha hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir.” (en-Nisâ, 59) “Her kim, kendisine doğru yol belli olduktan sonra Peygamber’e muhâlefet eder ve mü’minlerin yolundan başkasına uyup giderse, onu takip ettiği o yola bırakırız ve cehenneme atarız. O, ne fenâ bir varış yeridir.” (en-Nisâ, 115) “Allah ve Resûlü’nü incitenlere Allah, dünyada ve âhirette lânet etmiş ve onlar için zelil eden (alçaltıcı) bir azap hazırlamıştır.” (el-Ahzâb, 57)
ASIL MURÂDA ERENLER
Peygamber Efendimiz’in sünnetinde hükmü bildirilmiş olan bir meselede O’nun hükmüne tâbî olmaktan daha hayırlı bir yol yoktur. Cenâb-ı Hak şöyle buyurur: “Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, müʼmin bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resûlü’ne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.” (elAhzâb, 36) “Aralarında hüküm vermesi için Allâh’a ve Resûlü’ne dâvet edildiklerinde, mü’minlerin sözü ancak; «İşittik ve itaat ettik.» demeleridir. İşte asıl felâha erenler bunlardır. Her kim Allâh’a ve Rasûlü’ne itaat eder, Allah’tan korkar ve O’na karşı takvâ sâhibi olursa, işte asıl murâda erenler bunlardır.” (en-Nûr, 51-52)