Kureyş'in büyük hatiplerinden olan Süheyl, Hudeybiye antlaşmasına Kureyşi temsîlen imza atan, Resul-i Ekrem'in (s.a) aleyhinde hitabelerde bulunan tarihi bir simâ... Ama aynı zamanda söylediklerimi hatırladıkça haya ediyorum'' diyen tövbekar bir mü'min...

Bedir Gazvesinde esir düşmüştü. Hazreti Ömer (r.a.) bu fırsattan istifade ile Süheyl'e bir ceza vermek ister. Resûlullah'a (s.a.) yaklaşarak: " Ya Resulallah! Müsade ediniz de aleyhinize söylediği sözlerin cezası olarak Süheyl'in iki ön dişini sökeyim de bir daha aleyhinize hitabede bulunamasın." der. Rahmet Peygamberi sevgili Efendimiz Hazreti Ömer'in (r.a.) bu celâdetini şu sözleriyle sakinleştirir:

"Ya Ömer! Süheyl'i bırak. Belki bir gün gelir o, bir hutbe îrad eder de senin takdir ve şükranını kazanır." buyurur.

DOĞDUĞU ŞEHRİN FATİHİ

Onun İslâm'la buluşması şöyle olmuştur:

Mekke fethedilmişti. Müşrikler Kabe'ye sığınmışlardı. Resûl-i Ekrem (s.a.) doğup büyüdüğü o şerefli şehre bir Fatih olarak tekrar dönmüştü. Müşrikler şaşkın şaşkın acaba bugün ne olacak? "Muhammed (s.a) onlara nasıl davranacak? Müslümanlara yaptıkları zulüm ve işkencelerin karşılığında ne göreceklerdi. Bu duygular altında ezilmiş bir halde neticeyi bekliyorlardı.

Alemlere rahmet olan, merhamet ve şefkat pınarı Efendimiz (s.a.) bütün Kureyş halkını gözleriyle süzdükten sonra "Ey Kureyş topluluğu! Benden ne umarsınız? Size nasıl davranacağımı beklersiniz?" diye onlara bir soru yöneltir. Kendilerinin muhatap kabul edilmeleri onlarda bir rahatlık meydana getirir. Süheyl Bin Amr öne çıkar ve: "Senden hayır umarız, kerem sahibi kardeş ve kerem sahibi kardeş oğlu!" diye cevap verir. Merhamet pınarı Efendimiz, dudaklarında parlayan bir tebessümle "Gidiniz... Serbestsiniz" buyururlar.

Evet bu sözler duyguları canlı olanları canından vuran, kendi isteğiyle boyun eğdirip teslim alan, o engin affın ve müsamahanın en güzel neticesiydi. Bu merhamet karşısında erimemek mümkün değildi. Asalet ve yücelik dolu bu tavır Süheyl Bin Amr gibi bir çok müşrikin inatçı, inkarcı duygularını adeta eriterek onların İslâm'la şereflenmesine vesile olmuştur.