Hamdolsun ki bu yıl da 27 mayısı gördük. Bir büyük minnettarlık ve mutlulukla kutladık bu günü. 27 mayıs tarihi çoğunuzun tahmin edeceği üzere 1383 yıl evvel Sahabe-i Kiramın Şehr-i Şirin Diyarbekir’i fetehettiği tarihtir. Bu fetih fiziki fetihle birlikte elbette ki gönüllerin fethiydi. İslam Nurunun şehri aydınlattığı fetihti. Hz. Peygamberin vefatından sadece 7 yıl sonra gerçekleşen kutlu bir fetihti.

 Her yıl 27 Mayıs tarihinde kutlu fetih şehrimizde salavatlarla şenliklerle kutlanıyor.  Devlet erkanı ve vatandaşın geniş katılım sağladığı programlar fetih haftası olarak haftanın tamamını kapsıyor.  Türlü etkinliklerle Resul-i Ekrem (SAV) ve Sahabe-i Kiram minnetle ve saygıyla anılıyor. Bu yılda yine aynı coşku ve saygıyla topraklarımızda  konuk olan Sahabe-i Kiram anıldı.  Fetih camisinde sabah namazının ardından yürüyüşle  Hz. Süleyman Camiine kadar coşkulu bir yürüyüş yapıldı. Yürüyüşte Ak Parti Genel Başkan Vekili Sayın Numan Kurtulmuş, Millet vekillerimiz Sayın Mehdi Eker ve Ebubekir Bal, İl Valimiz Sayın Ali İhsan Su, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Sayın Abdullah Çiftçi, Merkez ilçe kaymakamlarımız,  İl Müftümüz Sayın Lütfü İmamoğlu ve ilçe müftülerimiz, Sivil toplum kuruluşları  ile çok sayıda vatandaş katıldı.

Bu yılı bendeniz için unutulmaz kılan ise  fetih konuşmasının sivil toplum kuruluşu olarak DİYŞAD Genel sekreteri ve Hevsel Dergisi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü unvanıyla bendenize verilmesiydi. Bu durum beni ziyadesiyle onure etti. Elhamdulillah.  Rabbime sonsuz hamdu senalar olsun ki Sahabe-i Kiramın topraklarımıza  teşriflerini, bizleri İslam nuruyla tanıştırmalarını   bu topraklarda yaşayan halkın bir evladı olarak saygı, muhabbet ve minnettarlığımızı kendilerine sunmanın onurunu yaşadık.  Sözü fazla uzatmadan  Hz. Süleyman Camii önünde 27 şehit Sahabe-i Kiramın huzurunda devlet erkanı ve haziruna yaptığımız konuşmayı sizlerle de paylaşmak isterim.

……………………

Bugün bizim için çok kutlu bir gündür. Bugün İslam güneşiyle, İslam nuruyla müşerref olduğumuz mübarek bir gündür.  1383 yıl evvel 27 mayıs günü  El-cezirenin kuzey topraklarında  Diyarbekir semalarında Güneş bir başka güzellikte  bir başka parlaklıkta doğdu.  Bugün Diyarbekir’in fetih günüdür. Bugün bizim Şeb-i Aruz’umuzdur.  İman nuruyla tanıştığımız gündür.  Kadim kentin kadim insanları hoş geldiniz.

Ey Şehri aziz, şehri şirin, şehri kadim, şehri Diyarbekir’ in kadim sakinleri bizler Mevla’mıza ne kadar şükretsek inanın azdır. Bizler karanlıklar deryasında gark olmuşken Sahabe-i Kiramın bizzat teşrifleriyle İslam nuruyla tanıştık. Hamdolsun.

Bu öylesine bir fetih değildi elbet. Binlerce kilometre uzaktan gelen İslam ordusunun gayesi kan dökmek,  şehri yıkmak değildi.  Binlerce yıllık Amid’a surları basit oklarla  yıkılamazdı ki! Bu nedenle 6 ay sürdü fetih.  Sabır dolu altı ay. Şükür ve niyaz ile sabır ve sebat ile fethi beklediler 6 ay boyunca.  Bu ordu ‘’… İnnellahe  maassabirin’’(Bakara 153) ayetine gönülden inanmış bir fetih ordusuydu. Allahın sabredenlerle beraber olduğunu ve nihayetinde sabrın sonu selamet olduğunu biliyorlardı elbet. Nitekim İslam ordusunun esas gayesi şehirden ziyade gönüllerin fethiydi. Bizans karanlığını İslam güneşiyle aydınlatmaktı. İman tohumlarını bu topraklara da saçmaktı, insanları ateşten kurtarıp Nur’a kavuşturmaktı…

 

                 Esasında kutlu fethin müjdesi hendek savaşında hendek kazımıyla   başlar. Hepinizin malumu  hendek kazımında Hz. Peygamber çetin bir kayayı (SAV)  çekici bizzat eline alarak kayayı parçalamaya başlar. Her bir vuruşta taştan kıvılcımlar yükselir ve her bir kıvılcımla Peygamberimiz (SAV)’in mübarek dudaklarından ‘’Allahu Ekber’’ nidaları yükseliyordu. Eshab-ı Kiramın Ya Resulallah ne görüyorsunuz? demeleri üzerine. Hz. Peygamber şöyle buyurdu;

 ‘’Birinci kıvılcımda bana Hire ve Medain şehirleri gösterildi.  İkincisinde Rum diyarının kırmızı köşkleri gösterildi. Üçüncüsünde bana San’a Köşkleri gösterildi. Böyle bir fetih ve zaferle şimdiden sevinebilirsiniz.’’ diye bir büyük müjdeyle Sahabe-i Kiramı sevince boğmuştu. Yemen diyarı, Kisra Sarayı  ve Rum diyarı…

Rum diyarı elbette ki Kudüs, Şam, Antakya ve Diyarbekir diyarıydı…

Sahabe-i Kiram Hz. Peygamber tarafından denilen her şeyi pür dikkat dinler yeri ve zamanı geldiğinde tüm hassasiyetiyle uygulardı.

 

632 yılında Hz. Peygamberin vefatının ardından Hz. Ebubekir’in halifeliği ve nihayetinde Hz. Ömer’in (ra) halifeliğiyle Şam diyarı ve Kudüs fethedilir .  Ardından İslam Ordusu yönünü daha kuzeye çevirir.  Humusun fethi esnasında Bizans ordusu El Cezire bölgesinin kuzeyinden yardım istemiş ve Bunun üzerine Bizans ordusunun girişimleri olmuştu. Suriye topraklarının güvenliği sağlanmalıydı. Hem İslam ordusu durmadan gönülleri fethetmeye devam etmeliydi. Bu gelişmeler doğrultusunda Hz. Ömer  Suriye valisi Ebu Ubeyde Bin Cerrah’a  bir mektup yazarak  El Cezire  bölgesinin fethedilmesini ister.  Ebu Ubeyde Bin Cerrah da Iyaz Bin Ğanem’i çağırarak  6- 8 bin kişilik ordu hazırlamasını ister. Iyaz Bin Ğanem hemen hazırlıklara başlar ve fetih hareketine Rakka’dan başlar. İlk muharebesinde muzaffer olur. Hamd u senalar edip yoluna devam eder.          8 bin kişilik İslam ordusunda  1000 kadar Sahabe-i Kiram da yer alıyordu. Ordunun ismi artık ‘’ gönülleri fetheden İslam ordusu ’’ olmuştu.

 

İyaz Bin Ğanem komutasında İslam ordusu adım adım Diyarbekir topraklarına yaklaşıyordu. Nihayet  dünyanın en uzun en yüksek en sağlam surlarının önüne gelmişlerdi. Bu surlar Şehri Amidin surlarıydı.

İslam ordusu Bugün fetih camisinin bulunduğu yere ana karargahını kurdu. Iyaz Bin Ganem komutasının altında 3 büyük komutan daha vardı. Onları komutanlık çadırına çağırarak uzun istişareler sonucu görev taksimatında bulundu. . Iyaz Bin Ğanem (İslam ordusunun baş komutanı olarak katılmıştır.) Babu’t-Tell’i (Mardin Kapı) kendi sorumluluğuna alır.

  Halit Bin Velid.  Katıldığı hiçbir savaşta yenilgi yüzü görmemiş. Seyfullah, Allahın kılıcı ünvanlı bir büyük komutan. İran ve Irak’ı 3 yıl gibi kısa sürede fetheden komutandır. Yermük savaşında Bizansı darma dağın eden komutan.   Ona  Babül Ma – Su kapısı sorumluluğu verilmiştir. Günümüzde devlet hastanesine bakan kapı.