İMAN MESELESİ
Habib (r.a.)'daki bu tavır herkesi hayrette bırakmıştı. Ondaki bu azim ve kararlılık, imanından taviz vermeden hakkı savunması Müseylime ve yandaşlarını çıldırtmıştı. Zâlim ondaki iman kuvvetini nerden bilecekti? Parça parça doğransa yine aynı cevabı alacağını nerden tahmin edecekti? Bu bir iman meselesiydi.
Nihayet Habib (r.a.) Akabe gecesi verdiği söze sadık kaldı. Pırıl pırıl gönlünden nur saçarcasına, temiz dudaklarından kelime-i şehadeti söyleyerek ruhunu teslim etti.
İşte hepsi birer iman kal'ası olan ashab-ı kiram... Onlar dini böyle yaşadılar ve öyle yüceldiler. Allah'tan başka kimseden korkmadılar. Her şeylerini O'nun yoluna verdiler... İzzet ve şeref buldular... Canlarıyla, kanlarıyla silinmez tarih yazdılar... Yıldızlaştılar...
Annesi Nesîbe el-Maziniyye'ye Habib'in vefat haberi verilince şunları söylemiştir: "Onu bu günler için doğurdum. Allah'tan onun için ecir diliyorum. O küçükken Akabe gecesi Resulullah (s.a.)'e beyat etmişti. Büyüyünce ona verdiği sözü tam olarak yerine getirdi. Eğer Allah, Müseylime'ye karşı bana bir imkan verirse, arkasından kızlarını mutlaka ağlatacağım."
Allah Teâlâ Nesîbe annemizin dileğini yerine getirdi. Hz. Ebûbekir (r.a.) zamanında Yemame savaşında: "Nerde Allah'ın düşmanı? Bana Allah'ın düşmanını gösteriniz?...." diye diye safları yararak Müseylime'nin yanına vardı. Onun yere yuvarlanmış halini gördü ve gönlü rahatladı.
Rabbimiz bizleri şefaatlerine nail eylesin. Böyle evladları ve anneleri tekrar hayatımızda göstermeyi nasib eylesin. Amin.