Şirk koşmakla Allah’ın hikmetine/nizamına karşı hüküm koymaya kalkışmakla Allah’tan kurtulmanın çaresini bulamadılar.

Sonunda ise ister istemez Allah’ın hükmüne boyun eğerek kahrolup gittiler. Onun için “Hakk’a yönelen bir kimse olarak yüzünü dine çevir. Allah’ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata sımsıkı tutun. Allah’ın yaratmasında hiçbir değiştirme yoktur. İşte bu dosdoğru dindir. Fakat insanların çoğu bilmezler.” (Rum, 34) İnsan önce kendini sonra da diğer insanları ıslah etmeye çalışmalıdır. İnsanın kendini ıslahı şirkten, küfürden, günahlardan kaçınması, imana ve güzel davranışlara sarılması ile mümkündür. İnsanın takvâ sahibi olması, Allah’tan korkarak emirlere ve nehiylere riayet etmesi ve geçmişteki bozuk amellerini ıslah etmesi gerekir. Böylece kendini ıslah ettikten sonra başkalarının ıslahı için de çalışmalıdır. Yani iyiliği emir, kötülükten sakındırma görevini usûlünce ifa ederek başkalarının hidayeti için çaba göstermelidir. Zirâ “Sizden (içinizden) hayra çağıran, iyiliği emreden, kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır.” (Âl-i İmran, 104) buyrulurken, bu yapılmadığında da; “Sadece içinizden zulmedenlere erişmekle kalmayacak olan bir azaptan sakının ve bilin ki Allah azabı çetin olandır.” (Enfal, 25) buyrularak bir topluluktaki fesâd, fücûr ve Hakk’ın gazabını celbedecek her türlü fenalığın önlenmediği takdirde bedelini salihler de dahil bütün bir toplumun ödeyeceği beyan edilmektedir. Nebî -sallallâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: “Canımı gücü ve kudretiyle elinde tutan Allah’a yemin ederim ki ya iyilikleri emreder ve kötülüklerden nehyedersiniz, ya da Allah kendi katından yakın zamanda üzerinize bir azab gönderir. Sonra Allah’a yalvarıp dua edersiniz ama, duanız kabul edilmez.” (Tirmizî, Fiten, 9) Ebû Bekir es-Sıddîk -radıyallâhu anhşöyle demiştir: Ey insanlar! Şüphesiz siz şu âyeti okuyorsunuz: “Ey inananlar! Siz kendinize bakın, doğru yolda iseniz sapıtan kimse size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah’adır. İşlemekte olduklarınızı size haber verecektir.” (Mâide, 105) Oysa ben Resûlullah - sallallâhu aleyhi ve sellem-’i şöyle buyururken işittim: “Şüphesiz ki insanlar zâlimi görüp de onun zulmüne engel olmazlarsa, Allah’ın kendi katından göndereceği bir azabı hepsine umumileştirmesi yakındır.” (Ebû Dâvûd, Melâhim,17; Tirmizi, Fiten 8; Tefsîru sûre (5), 17. Ayrıca bk. İbn-i Mâce, Fiten 20) Mü’minler olarak öncelikle kendi salâh halini gerçekleştirme mücadelesinde bulunmalı, sonra da bir sâlihler topluluğunun inşâsı için bir ıslah dert ve gayreti içinde olmalıyız.