KUR’ÂN’I ŞÖHRET VE MENFAAT ELDE ETMEK İÇİN ÖĞRENEN KİMSELERİ UYARIYOR

Muâz bin Cebel (r.a), büyük ihtimalle Peygamber Efendimiz’den işittiği şu sözüyle, Kur’ân’ı şöhret ve menfaat elde etmek için öğrenen kimselere karşı Müslümanları uyarmaktadır:

“Muhakkak ki ileride (birtakım) fitneler olacaktır. O zaman mal çoğalır, Kur’ân açılır; mü’min, münafık, erkek, kadın, köle, hür, küçük, büyük herkes Kur’ân’ı alıp okur. İçlerinden birinin:

«–Bu insanlara ne oluyor da Kur’ân okudu­ğum hâlde bana tâbi olmuyorlar? Ben (din adına) Kur’ân’a muğâyir şeyler ortaya atmadıkça onlar bana uymayacaklar» diyeceği günler yakındır. Böyle sonradan uydurulan şeylere tabi olmaktan sakının! Zira bu bid‘atler apaçık bir dalâlet ve sapıklıktır. Ben sizi hakîm (ilim ve hikmet ehli) kişilerin ayaklarının sürçmesine karşı uyarıyorum. Çünkü şeytan bâtıl sözleri, bazen âlim kimselerin diliyle söyler. Bazen de münâfık doğru söz söyler.” Oradakilerden biri:

“–Allah sa­na rahmet etsin, âlim kimsenin yanlış söz söylediğini, münafığın da hakkı konuştuğunu nasıl bileceğiz?” diye sordu. Muâz (r.a) şöyle cevap verdi:

“–Evet, sen âlimin o şöhret kazanmış, herkesin gözüne batan, sana karışık gelen ve «Bundan ne kastediyor acaba?» denilen sözlerinden kaçın! Fakat âlimin bazen böyle yanılması, seni onun sözlerini dinlemekten tamamen vazgeçirmesin. Çünkü onun (bu bâtıl sözünden hakka) dönmesi (her zaman için) mümkündür. Sen hakkı işittiğin zaman (onu kimin ağ­zından çıktığına bakmadan mutlaka) al! Çünkü hakkın üzerinde nûr var­dır.”[6]

Muâz (r.a)’ın bu sözü şu şekilde de nakledilmiştir:

“Kur’ân insanlara açılacak, öyle ki kadın, çocuk, adam herkes onu okuyacak. Bir adam çıkıp: «Kur’ân okudum ancak kimse beni tâkip etmedi. Vallahi insanların arasında Kur’ân’dan âyetler okuyarak konuşmalar yapacağım, belki bana uyanlar olur!» diyecek. Dediğini yapacak ancak yine ona kimse uymayacak. Adam:

«Kur’ân okudum, kimse bana uymadı, Kur’ân ile aralarında konuşmalar yaptım yine kimse bana tâbî olmadı. O zaman evimde bir mescid edinip kendimi ibadete vereyim, belki bana uyan olur» diyecek. Evinde mescid edinecek ancak yine kendisine tâbî olan bulunmayacak. Sonunda:

«Kur’ân okudum, kimse bana uymadı, Kur’ân ile aralarında konuşmalar yaptım kimse bana tâbî olmadı, evimde bir yeri mescid yaptım yine tâbî olan yok! Vallahi onlara öyle sözler söyleyeceğim ki onu Allah’ın kitâbında bulamayacaklar, Rasûlullah’tan da duymuş olmayacaklar. Belki o zaman peşimden gelirler» diyecek.”

Bunları söyleyen Muâz (r.a) şu îkâzda bulunur: “Ondan ve onun sözlerinden sakının! Onun getirdiği şeyler dalâlettir, sapıklıktır.”[7]

Dîni ile dünyasını kazanmaya çalışan insan ne kötü bir insandır.[8] Ancak bu durumun gittikçe yaygınlaşmasından korkulur. Zira bazı rivayetlerde “Âhiret ameliyle dünya menfaatini isteme”nin kıyamet alâmetlerinden olduğu haber verilmiştir.[9]