NİKÂHA ENGEL DURUMLAR
Ma’kıl der ki: Bu hâdise üzerine benim hakkımda şu âyet nâzil oldu: “Kadınları boşadığınız zaman iddetlerini bitirdiler mi, aralarında meşru bir surette anlaştıkları takdirde, artık kendilerini kocalarına nikah etmelerine engel olmayın” buyuruldu. (Bakara: 2/232) Ben de yeminim için kefarette bulundum ve kız kardeşimi, eski kocasına nikahladım. (Buhârî, Tefsir, Bakara: 2, 40, Talâk: 44; Ebu Dâvud, Nikâh: 21, (2087); Tirmizî, Tefsir, Bakara: 2, (298).)
Bir başka rivayette de: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Ma’kıl’ı çağırdı ve âyeti kendisine okudu. Bunun üzerine o, müşkülpesendliği bıraktı ve Allah’ın emrine boyun eğdi” şeklinde nakledilmektedir. (Buhârî, Talak: 44; İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi: 3/322.)
70 BİN MELEĞİN DUASI
Ma’kıl ibni Yesâr radıyallahu anh hadis rivayetinde de bulunmuştur. 34 tanesi Kütüb-i Sitte’de mevcuttur. Müsned’de yirmi yedi (V, 25-27), Taberâni’de ise 100 civarında olduğu nakledilmektedir. Bunlardan birkaç tanesi şöyledir:
Ma’kıl ibni Yesâr radıyallahu anh anlatıyor: “Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdular ki:
“Kim sabaha erdiği zaman üç kere “Euzubillahi’ssemi’il-alim mine’şşeytâni’rracim” der ve Haşr suresinin son üç âyetini okursa, Allah onun için yetmiş bin meleği vekil tayin eder. Onlar, akşam oluncaya kadar kendisine rahmet okurlar. Şâyet o gün ölecek olsa şehid olarak ölür. Akşam vaktinde aynı şekilde okuyacak olsa, keza sabaha kadar aynı şeyler söz konusudur.” (Tirmizî, Fedâilu’l-Kur’ân 22, (2923)
Ma’kıl ibni Yesâr radıyallahu anh anlatıyor: “Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdular ki: “Ölülerinize (ölmek üzere olanlara) Yasin suresini okuyun.” (Ebu Davud, Cenaiz 24, (3121); İbnu Mace, Cenaiz 4, (1448))
EVLENİLECEK KADIN NASIL OLMALIDIR?
Ma’kıl ibni Yesâr radıyallahu anh anlatıyor: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e bir adam gelerek: “Ben (evlenmek üzere) asaletli ve güzel bir kadın buldum. Ancak kısırdır, çocuk doğurmuyor. Onunla evleneyim mi?” diye sordu. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Hayır evlenme!” buyurdular. Sonra adam ikinci sefer geldi, yine aynı cevabı aldı. Adam üçüncü sefer de gelince: “(Ey insanlar!) vedud (çok seven) ve velud (çok doğuran) olanla evlenin. Zira ben (kıyamet günü) diğer ümmetlere karşı çokluğunuzla övüneceğim” buyurdular. (Ebu Davud, Nikah 4, (2050); Nesaî, Nikah 11)
Ma’kıl ibni Yesar radıyallahu anh, İki Cihan Güneşi Efendimiz’in dâr-ı beka’ya irtihallerinden sonra Medine’de duramadı. Yeni kurulan Basra şehrine ilk yerleşenlerden oldu. Hazreti Ömer radıyallahu anh onu bir sulama kanalı açmak üzere görevlendirdi. O da Basra yakınlarında bir kanal açtırdı. Bu kanal kendi adıyla (Nehr-i Ma’kıl) diye anıldı. (İstîâb, III, 1432-1433) Daha sonra Emevîlerin Horasan ve Basra valisi Ubeydullah İbni Ziyâd tarafından Übülle’de kazdırılan bir kanalın açılışı da ona yaptırıldı. Zira o, hayatta kalan az sayıdaki sahâbîden biri idi. (Yakut, V, 324) Ubeydullah İbni Ziyâd, Ma’kıl ailesine Basra’da iktâ yoluyla araziler tahsis etti. Burada yetişen bir tür hurma ona nisbet edilerek “ma’kılî” diye anıldı.
Ma’kıl ibni Yesar, Hazreti Ali radıyallahu anh’ın hilâfeti döneminde İran fetihlerine katıldı. Abdullah ibni Abbas radıyallahu anh’ın Basra valiliği sırasında Abdullah ibni Âmir ibni Küreyz’in İstahr şehrini ikinci fethinde de bulundu. Bu savaşta ordunun bir kanadına kumandan tayin edildi. (Belazuri, s. 566)