Dua ile tedavi olur mu? Dualar hastalıklardan korur mu? Dualar insanın maddi-manevi dert ve hastalıklarını iyileştirir mi?
Dua; ümit ve huzurun kaynağı, insanın maddi ve manevi dertlerinin ve ıstıraplarının şifa hazinesidir. Allah katında insanın değer kazanmasını ve rahmet kapılarının açılmasını sağlayan bir ibadettir. Dua mahza / başlı başına bir ibadettir. “Rabbinize yalvararak ve gizlice dua edin.” (A‘râf, 7/55) ayet-i kerimesiyle Yüce Allah bizzat kendisine dua etmemizi emreder. Hz. Peygamber (s.a.s.) (s.a.s.) de dua etmeyi öğütlemektedir; “Ey Allah’ın kulları! Size dua etmenizi tavsiye ederim.” (Hâkim, Daavât, I, 493)
Dua, Allah ile kul arasında bir diyalog geliştirmek, bir iletişim kurmaktır. Bu suretle kul, kendini yaratan Rabbine samimi olarak hâlini arz eder; acizliğini, güçsüzlüğünü dile getirir; bunun karşısında o yüce makamdan yardım, bağış, af, merhamet, güç ve destek ister. Böylece O’na olan bağlılığını, teslimiyetini ve samimiyetini ortaya koymuş olur. Yüce Allah, duayı terk eden insandan memnun olmaz, duayı terk edene buğzeder. (İbn Mâce, Tıb, 1)
Hz. Peygamber (s.a.s.), “Allah’ın fazlından isteyin. Çünkü Allah kendisinden istenmesini sever. En faziletli ibadet, dua ederek bir sıkıntının kalkmasını ummaktır.” (Tirmizî, Daavât, 116) hadisi ile Yüce Allah’ın, kulunun kendisinden bir şey istemesinden hoşnut olduğunu ifade etmektedir.
MANEVİ GÜÇ, ŞİFA VE HUZUR KAYNAĞI OLARAK DUA
Dua; mümin için manevi bir güç, kuvvet, dayanma ve başarma azmidir. Mümin dua ederek yalnız olmadığının, kendisini duyan ve gözeten müteal/yüce bir Rabbi olduğunun bilincine varır. Dua; kulun ümidi, Rabbine bağlılığının en güzel ifadesi, sıkıntı, bela ve olumsuzluklardan kurtuluşudur. Dua; kulun rahmet kapılarına başvuruşu, ruhuna nur ve ebedî bir huzur vesilesidir. İnsan Rabbini anarak ve O’na dua ederek huzura, tatmine kavuşur. “Bilesiniz ki kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.” (Ra’d, 13/28)
Bir hadiste “Dua, müminin silahıdır, dinin direğidir, göklerin ve yerin nurudur.” (Hâkim, Daavât, No:1812) buyrulmaktadır. Hadis, duanın mümini birtakım sıkıntı, kaza ve belalardan koruyacak olan manevi bir kalkan olduğuna işaret etmektedir. İnsanlar nasıl “silah” ile düşman saldırılarına karşı kendisini korursa hadiste de dua manevi bir silaha benzetilmektedir. İnsan dua ederek Allah’tan kendisini kazalardan, belalardan ve afetlerden, her türlü olumsuzluktan, kötülüklerden korumasını ister. Kişi içten, samimiyetle ve ihlasla dua ederse Allah onu korur. Böylece dua, müminin manevi bir kalkanı olur; onu bunalımlara karşı korur.
Dua, kişide psikolojik olarak bir rahatlık, huzur ve mutluluk meydana getirir. Dua eden kişide ahlaki bir arınma ve yücelme, duyarlı bir vicdan ve sağduyu gelişir. Hz. Peygamber (s.a.s.), “Allahım! Beyaz elbiseyi kirden temizlediğin gibi kalbimi günahlardan arındır, hatalarımı kar ve dolu suyuyla temizle.” (Buhârî, Ezân, 89) buyurmak suretiyle duanın bu neticelerine vurguda bulunmaktadır.
Dua ve ibadet sadece psikolojik olarak değil fizyolojik olarak da kişiye fayda temin eder. Nevzat Tarhan bu konuda şunları ifade etmektedir: “Dua hissi, hayatın akışında gerekli ve faydalı bir histir. Ancak asıl kıymetli dua, insanın hasta, muhtaç olmadığı zaman yaptığı duadır. Hasta ve muhtaç iken yapılan dua ve ibadet mum ışığı ise genç ve güçlü iken yapılan dua ve ibadet güneş değerinde anlam taşır. Böyle bir insanın duası hayranlık ve saygı uyandırmalıdır. Çünkü bu kişi kulluk bilinci içindedir ve gelecek zorluklara da şimdiden manevi yatırım ve hazırlığını yapıyor demektir.” Hasta kişinin Yaradan’ın kendisine yardım edeceği inancı, O’na güvenme, yalnız O’na inanma, yalnız O’ndan yardım isteme duyguları, kendini O’na teslim etmesi yani inanç ve güven iyileşme beklentisini artırır. İyileşme beklentisinin artması, beyindeki serotonin, noradrenolin, noropeptid gibi ruh hâlini düzenleyen salgıları artırır. Bu salgılar da çeşitli yollarla savunma sistemini kuvvetlendirir. Böylece organizmamız kendi kendine yardım ve tamir işlevini başlatır.
TEDAVİ, DUA VE HZ. PEYGAMBER (S.A.S.)
Yüce Allah, verdiği dert, hastalık ve rahatsızlıkların devasını vermiştir. “Hastalandığım zaman bana şifa veren O’dur.” (Şuarâ, 26/80) Kullara düşen; hastalıklara karşı tedbir almak, bu konuda tıptan ve tabiplerden yardım alarak tedavi olmaktır. Hastalıklardan şifa bulma/iyileşme aşamasında Yüce Allah’a sığınarak ona dua etmenin ve ona sığınmanın özel önemi vardır. Kişi, Allah’a iltica ederek güç, kuvvet ve dayanma gücü bulur. Hz. Peygamber (s.a.s.), “Ey Allah’ın kulları tedavi olunuz; Allah, verdiği her hastalığın şifasını da yaratmıştır.” (Ebu Dâvud, Tıp, 1) buyurmaktadır.
Hz. Eyüp’ün (a.s.) hastalığından kurtulması için yaptığı dua ve Allah’ın, iyileşmesi için ona gösterdiği çözüm de göstermektedir ki bir insan, elinden gelen bütün gayretleri ortaya koyduktan sonra neticeyi dua ederek Allah’tan istemelidir. (Karagöz, İsmail ve diğerleri, Dualar, 63, 4. bs. Ankara, DİB Yayınları, 2013)
Ashaptan Ebû Saîd el-Hudrî’nin naklettiğine göre her türlü mahlukatın şerrinden Allah’a sığınıp dualar okuyan Hz. Peygamber (s.a.s.), Felâk ve Nâs sureleri indirildikten sonra diğer okuduklarını bırakmış ve sadece bu sureleri okumaya başlamıştır. (Tirmizî, Tıb, 16)