Tarım ürünlerinin zekatı nasıl hesaplanır? Öşür arazilerinden elde edilen tarım ürünlerinden zekâtın farz olması Kitap, sünnet ve icmâ delillerine dayanır. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Hasat edildiği gün, yoksulun hakkını verin.” [1] İbn Abbas, bu ayetteki “hakkahû” sözcüğünün zekât anlamında olarak, öşür (onda bir) veya yarı öşrü (yirmide bir) ifade ettiğini söylemiştir. “Ey îman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden ve sizin için yerden çıkardıklarımızdan infak edin.” [2]
Zekâta “nafaka” denildiği gibi, çeşitli ayetlerde “infak etmek” zekât vermek anlamında kullanılmıştır.[3]
Hz. Peygamber (s.a.v.) de şöyle buyurmuştur: “Yağmur veya kaynak suyu ile sulanan veya kendiliğinden sulak olar yerlerin ürünlerinden onda bir (öşür), hayvan gücü veya taşıma su ile sulanan topraklardan ise yirmide bir zekât gerekir.” [4]
“Irmaklar veya yağmur sularının suladığı topraklardan öşür, develer yardımıyla sulanan topraklardan yirmide bir zekât vermek gerekir.” [5]
Tarım ürünlerinden öşür yükümlüsü sayılmak için akıllı olmak veya ergenlik çağına girmiş bulunmak gerekmez. Buna göre, toprağın “öşür arazisi” olması ve topraktan ürün elde edilmesi yeterlidir. Başlangıçta gayrimüslimlere bırakılan haraç arazisi ile İslâm toplumu için alıkonulan “miri araziler” için kira bedeli niteliğindeki haraç veya vergi yeterli oluyordu. Anadolu ve Rumeli toprakları ilk fethedildiğinde büyük ölçüde “miri arazi” statüsünde iken daha sonra, ekip biçenlere satılarak tapu ile temlik edilmesi veya sahipsiz toprakların izinli veya izinsiz “ihyâ” edilmesi sonucunda geniş topraklar şahısların mülkü haline gelmiştir. “Sırf mük arazi” denilen bu topraklar da öşür arazisi niteliğinde olup zekâta tâbidir.
TARIM ÜRÜNLERİNİN ZEKATI
Ebû Hanîfe’ye göre; tarım ürünlerinin zekâtında nisap aranmaz. Öşür topraktan insan gücü ile ekilip biçilen her çeşit üründen, sebze ve meyvelerden, azından da çoğundan da üretici zekâtı gerekir. Buğday, arpa, pirinç, baklagiller, karpuz, domates, biber, kavun, karpuz, hurma, şeftali, armut, üzüm ve benzeri yaş veya kuru ürünler böyledir. Bunun için bir yıl geçmesi de gerekmez. Yılda çift ürün alana çift öşür gerekir. Dayandığı delil: “Sizin için yerden çıkardıklarımızdan verin.”[6] ayetinin genel anlamıdır.
Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed’e göre ise, tarım ürünlerinde nisap yaklaşık bir ton (beş vesk) olup, bundan daha az olan ürün çeşitlerinde öşür gerekmez. Ayrıca öşür gerekmesi için, ürünün bir yıl kadar dayanabilecek nitelikte olması gereklidir. Buna göre yaş sebze ve meyve türlerine öşür gerekmez. Ancak günümüzde kurutma, soğuk hava deposunda saklama, şoklama, konserve gibi uygulamalarla yaş sebze ve meyvelerin dayanma süresinin uzatıldığı da dikkate alınmalıdır. Tarım ürünlerinden öşür verirken yıl içinde yapılan masraflar dikkate alınmaz. Normal yağmur suyu ile yetişen ürünlerde öşür miktarı onda bir iken, insan eliyle sulama yapılan ürünlerde bu miktar yirmide birdir. Kiraya verilen toprağın öşrü Ebû Hanîfe’ye göre toprak sahibine, çoğunluk fakihlere göre ise kiracıya aittir. Sonraki Hanefî fakihleri bu konuda çoğunluğun görüşü ile fetva vermişlerdir.[7] Ancak bu durumda toprak sahibinin öşrün verilmesini sağlayacak önlemleri alması gerekir.