Aşure günü nedir, ne zamandır? Aşure

günü nasıl ortaya çıktı? Aşure günü neler

oldu? Aşure gününün anlamı, fazileti ve

önemi.

Aşure (aşura), kamerî takvime göre muharrem

ayının onuncu günüdür. Bu günde tutulması

tavsiye edilen oruca "Aşure orucu" denir.

Tüm Sâmî dinlerde özel bir yere sahip

görünen aşûre günü, Câhiliye Araplarınca da

önemli sayılmıştır. Hatta Resûl-i Ekrem'in de

Peygamberlik öncesi ve sonrası dönemde bir

süre bu günde oruç tuttuğuna dair rivayetlere

de rastlanır. Medine döneminde bu orucu

Müslümanlara tavsiye ettiği bilinen bir husustur.

(Buhârî, "Savm", 69; Müslim, "Sıyâm",

134; Tirmizî, "Savm", 50; Müsned, VI, 29-30)

AŞURE GÜNÜNDE

MEYDANA GELEN HADISELER

Sağlam belgelere dayanmamakla birlikte

bugünde gerçekleştiğine inanılan birtakım

olaylar bulunmaktadır. Hz. Mûsâ ve

Isrâiloğullarının Firavun'un zulmünden kurtulmaları,

Hz. Nûh'un (a.s.) gemisinin Cudi dağına

oturması, Hz. Âdem'in (a.s.) tövbesinin

kabul edilmesi, Hz. Yûnus'un (a.s.) balığın

karnından çıkarılması, Hz. Mûsâ ve Hz.

Isa'nın (a.s.) doğumları, inanışa göre aşûre

gününde gerçekleşmiştir. Hz. Peygamber, "Biz

Mûsâ'ya sizden daha lâyıkız." (Müslim,

"Sıyâm", 202; Ibn Mâce, "Sıyâm", 31) diyerek

Yahudilerin aşûre günü tuttukları orucu, bir

gün öncesi veya sonrasıyla tutmayı tavsiye

etmiştir.

Hz. Hüseyin'in Kerbelâ'da şehit edilmesi

de muharremin onuncu günü gerçekleştiği

için, aşûre günü aynı zamanda, Islâm tarihinde

son derece acı, acıklı ve üzücü bir olayı hatırlatma

özelliği de taşımaktadır. Bu sebeple

Şiîler, aşûre gününü Hz. Hüseyin'in intikamını

alma sözünü tazeledikleri bir matem günü

kabul ederler; hatta dövünerek ve kendilerine

işkence yaparak bu oruca başlarlar. Gerek bu

uygulama gerekse bu uygulamaya karşılık

Emevîlerin bu günün bir bayram sevinci ile

kutlanmasını sağlama yönündeki gayretleri

temelde siyasal bakış ve görüş farklılığı ile ilgilidir.

AŞURE AYI NASIL

DEĞERLENDIRILMELI?

Müslüman Türklerdeki muharrem ayında

ve özellikle bu ayın onuncu gününden itibaren

"aşûre" adı verilen bir tatlı pişirilerek dağıtılması

geleneği, hayır işlemek ve gönül almak

için güzel bir vesile olagelmiştir. Bu tür uygulamalarda,

-dinde bir dayanağı bulunmadığı

sürece- bir matem veya kutlama niyeti ve şeklinin

bulunmamasına dikkat edilmeli;

Islâmiyet'in daima teşvik edegeldiği hayır ve

hasenat işlemek için, dinde oruç tutulması

tavsiye edilen böyle bir günü iyi vesile sayma

niyetinin dışına çıkılmamalıdır.