Değerli okuyucularımız, Ebedî kurtuluşun çâresi nedir? Fânî dünyada ebedî kurtuluşun tek çâresi şudur... Ne dünyada ecelden kaçacak bir mekân, ne kabirde geri dönmeye imkân, ne de kıyâmetin dehşetinden sığınacak bir barınak vardır! Zira her mekân Allâh’ın mülkü, her zaman da ilâhî irâdeye boyun eğmiş hâldedir. Öyleyse ebedî kurtuluşun tek çâresi;“Allâhʼa koşun!..” (ez-Zâriyât, 50) buyruğuna uyarak, yegâne sığınak, dayanak ve barınağımız olan Allâh’a yönelmektir.
Kur’ân-ı Kerîm bir konuyu ele alırken, o konuyu, birbiriyle çok sıkı irtibatlı ifadeler ve cümlelerle bir bütün halinde harika bir şekilde beyan etmektedir. Aslında bu hususiyet, yüce Kitabımız’ın anlattığı her konu için geçerlidir.
İSLAM’A NASIL DAVET EDELİM?
Bunun güzel bir örneği olarak insanları Allah’ın yoluna davetin usullerini anlatan Nahl sûresinin 125-128. âyetlerini vermemiz mümkündür:
Rabbinin Yoluna Hikmetle, Güzel Öğütle Davet Et
“Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öğütle davet et. Onlarla mücadeleni en güzel şekil hangisi ise, onunla yap. Şüphesiz ki Rabbin, yolundan sapanları da hidayete erenleri de en iyi bilendir.”[1]
Yüce Allah, bu âyet-i kerîmede Resûlü’ne insanları şu üç yoldan birisiyle Rabbinin yoluna yani İslâm dinine davet etmesini, müşriklerin “sen bir iftiracısın, yalancısın, sana bunu bir beşer öğretiyor”[2] şeklindeki sataşmalarına aldırmadan bu vazifeye ısrarla devam etmesini emir buyurmaktadır. Bu yollar. Hikmetle davet. Güzel öğütle davet. En güzel bir yolla mücâdele.