Gençlik toplumun en dinamik kesimi ve geleceğidir. Toplum genç nüfusuna göre dinamik bir yapıya sahip olmaktadır. Bundan dolayı gençlerine ve gençliğine manevi, ahlaki ve fikri eğitimle sahip çıkan toplum ve birey mutlu, huzurlu ve güvenle yarınlara bakabilmektedir. Gençlik dönemi insanın duygusal ve heyecanlı olduğu zaman dilimidir. Anneler, babalar ve sosyal çevre gençlerin ergenlik döneminde hakim olan duygusal yapısını iyi değerlendirip ona göre onları yetişmelidirler.
Değişen toplum yapısına paralel olarak gençlerin yaşamları ve beklentileri değişmektedir. Kişinin edindiği bilgiye göre davranışında olumlu yönde bir değişim olarak ifade edilen eğitim sürecinin günümüz gençlerinin yaşamında manevi, ahlaki ve fikri olarak kendisini göstermesi için “Günümüz Gençlik ve Beklentileri” hususu gözönünde bulundurarak ona göre bir terbiye metodu uygulanmalıdır. Bu sebeple gençlerimizi yetiştirirken;
1. Gençlerin gönül ve zihin dünyasına olumlu bir şekilde dokunmak suretiyle yetiştirilmelidir. Hz. Peygamber (s.a.s.) gençlere seslenirken, onlarla sohbet ederken ve onların hatalarını düzeltirken şefkat ve rahmetle onların hayatlarına dokunarak gönül ve zihin dünyalarında yer edinmiştir. Enes b. Malik (r.a.), Hz. Peygamber’in (s.a.s.), insanların en güzel ahlaklısı olduğunu belirttikten sonra onun, annesi Ümmü Süleym’i (r.a.) her ziyaretinde, sütten yeni kesilmiş anne bir kardeşi Ebu Numeyr’e, “Yâ Ebâ Numeyr mâ feale’n-nuğayr” (ey Ebu Umeyr! Küçük kuş ne yaptı?) diyerek takıldığını nakleder. (Buhârî, “Edeb”, 112) diğer bir rivayette ise, Nuğayr ölünce, Ebu Umeyr üzülmüştü. Hz. Peygamber (s.a.s.) onu görünce, “Ya Eba Umeyr, Nuğayr’a ne oldu?” diyerek onunla şakalaşmıştı.(bk. Buhârî,, Edeb 112; İbn Mace, Edeb 24). Nuğayr, Ebu Umeyr’in, oynamayı çok sevdiği serçe büyüklüğünde bir kuştur. Sahabî Şeddad b. El-Hâd’ın (r.a.) anlattığına göre, bir öğle veya ikindi namazında, Hz. Hasan (r.a.) veya Hz. Hüseyin (r.a.)’den biri kucağında olduğu halde cemaatin önüne geçen Hz. Peygamber, (s.a.s.) çocuğu yere koyarak namaza başlamış, secde esnasında sırtına binen torununun kendiliğinden inmesini beklediği için secdeyi uzatmıştı. Ne olduğunu merak edip kafasını kaldıran Şeddad (r.a.), Allah Rasulü’nün (s.a.s.) sırtında çocuğu görünce tekrar secdesine döndü. Namazın sonunda, uzun secdenin, Rasulullah’ın (s.a.s.) başına gelen bir işten veya ona gelen bir vahiyden kaynaklandığı düşüncesiyle sebebini öğrenmek isteyen cemaate Peygamber Efendimiz(s.a.s.), “Hiçbiri değil, oğlum beni binek yaptı, işini bitirmeden acele etmeyi hoş görmedim” karşılığını verdi. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 6 /467) Diğer bir rivayete göre de, bir gün, torunu Hz. Hüseyin’i (r.a.) omzunda taşıdığını gören birisi, “Ey çocuk, bineğin ne güzel” diye seslenince, Allah Rasulü (s.a.s.), “O da ne güzel binici” diyerek mukabelede bulundu. (Tirmizi, “Menakıb”, 30)
2. Kişilik ve kimlik arayışı içinde olan gençlerin bu beklentilerini karşılamak için manevi ve ahlaki olarak onları yetiştirecek rol modeller sunulmalı ve bu konuda onlara örnek olunmalıdır. İnsan gençlik döneminde kişiliğinin oluşumunda ona rehberlik edecek ve rol model olacak güzel ahlaka ve ilim ve irfana sahip örnek şahsiyetlere ihtiyaç duymaktadır. Çünkü kişinin manevi, ahlaki ve fikri gelişiminde sosyal çevrenin etkisi bulunmaktadır. Hz. Peygamber (s.a.s.) çocuklara rol model olan anne ve babanın çocuğun manevi ve ahlaki kişiliğinin oluşması üzerindeki etkisini hususunda şöyle buyurmaktadır “Her doğan, İslâm fıtratı üzerine doğar. Sonra, anne-babası onu Hristiyan, Yahudi veya Mecusi yapar.” (Buhârî, cenâiz 92; Ebû Dâvut, sünne 17; Tirmizî, kader 5). Kur’an-ı Kerim’de müminlere en güzel rol model Hz. Peygamber (s.a.s.) gösterilmekte olup şöyle buyrulmaktadır “İçinizden Allah’ın lutfuna ve âhiret gününe umut bağlayanlar, Allah’ı çokça ananlar için hiç şüphe yok ki, Resûlullah’ta güzel bir örneklik vardır.” (Ahzâb, 21) Bundan dolayı gençlerin kişiliklerini oluşturmasında Peygamber Efendimiz’in (s.a.s.) örnekliğini onlara göstermek için gayret edilmelidir.
3. Gençlerin yeteneklerini ve hobilerini tespit edip ona göre onları yetiştirmek. Allah insanı farklı yeteneklerle yaratmıştır. Gençlik döneminde olan insanın hayata katılması, sosyal bir kişilik kazanması ve topluma faydalı olduğu bilincine sahip olması için gönül ve zihin dünyasında keşfedilmeyi bekleyen yetenek ve hobilerinin tespit edilip ona yetiştirilmesi önemlidir. Nitekim Allah, insanın kendisine yaratılıştan verilen yetilere göre hareket ettiği hususunu şu şekilde ifade etmektedir “De ki: Herkes, kendi mizaç ve meşrebine göre iş yapar.” (İsra, 84) Bundan dolayı gençlik döneminde bulunan çocuklarımızı yetiştirirken onların hayata dair manevi ve ahlaki yapıya uygun olan beklentilerini, yeteneklerini ve hobilerini gözönünde bulundurmak uygun bir davranış olacaktır.
4. Gençlerin olumsuz sözlerini ve davranışlarını kırıcı bir şekilde eleştirmekten önce yapıcı olarak onlara yol göstermek. Gençlik dönemi insanın en duygusal olduğu zaman dilimidir. Bunun için insanın kişiliğini kazanma dönemi olan gençlik zaman diliminde onun gönül ve zihin dünyasına olumlu yönde etkiler bırakmak gerekir. Hz. Peygamber (s.a.s.) genç sahabilerden bazen gördüğü veya duyduğu yanlış sözleri ve davranışları hususunda olanları uyarırken yapıcı ve gönül alıcı bir dil kullanmıştır. Enes b. Mâlik (r.a.) anlatıyor: “Peygamber Efendimiz insanların en güzel ahlaklısı idi. Bir gün beni bir işi için göndermek istedi. Ben: Vallahi gitmeyeceğim” dedim. İçimden de Peygamber Efendimizin emrettiği yere gitmek istiyordum. Efendimizin yanından çıktım. Sokakta oynayan çocuklara uğradım. Onlara takılıp kaldım. Aradan epey zaman geçti. Birden Peygamber efendimizin ensemden tuttuğunu gördüm. Hemen ona baktım. Gülümsüyordu. “Ey Enescik! Gönderdiğim yere gittin mi?” dedi. “Evet gidiyorum, ya Rasulallah” dedim.