EVLERİNİ HEDİYE EDEN SAHÂBİ

Hârise ibni Nûman radıyallahu anh çok hayır yapan, cömert bir kişi idi. Birçok evleri vardı. Evlerini Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimize ihtiyaç oldukça birer birer ikram ederdi. Hicret edince bir tanesini vermeyi çok arzulamıştı. Fakat Rasûlullah Ebû Eyyub el-Ensârî radıyallahu anh’ın hânesine yerleşince bu arzusuna ulaşamamıştı. Mekke’de kalan aile efradından Sevde binti Zem’a radıyallahu anha annemiz ile kerimeleri Medine’ye gelince hemen fırsatı değerlendirerek evlerinden birini onlara tahsis etti. (Tabakat, I, 237)

Onun Mescid’in yanında odaları vardı. Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’e ihtiyaç oldukça en yakın odasını bırakarak bir sonrakine geçerdi. Bu sebeple Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“Bizim için evini değiştirip durduğu için Hârise’den hayâ etmeye başladım” buyurmuştur. (İbni Sa‘d, III, 488)

Nitekim Hayber Fethi dönüşünde Safiyye annemize, daha sonra da Mâriye annemize birer oda tahsis etmişti. (İbni Sa‘d, VIII, 212; Vakıdî, Megazî, II, 708)

Hazreti Ali radıyallahu anh ile Hazreti Fâtıma radıyallahu anha annemiz evlenmek istediğinde, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz:

“–Yâ Ali! Bir ev ara! Kendinize oturacak bir ev hazırla!..” buyurdu.

Hazreti Ali radıyallahu anh derhal emri yerine getirmek üzere ev aramağa çıktı. Mescide uzak bir yerde ancak bulabildi. Âilesini oraya yerleştirdi.

Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz kızı Fâtımâ radıyallahu anha annemizi çok severdi. Onu evlendikten sonra sık sık ziyaret ederdi. Evleri bir hayli uzak olduğu için Efendimiz gidip gelmekte zorluk çekmekteydi. Hazreti Fâtımâ radıyallahu anha annemiz bu duruma çok üzülmekteydi. Evlilikleri üzerinden bir müddet geçtikten sonra Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz kızı Fâtımâ’ya:“–Sizi yakınımda bir yere taşımak istiyorum” buyurdu.

Hazreti Ali radıyallahu anh ile Hazreti Fâtıma radıyallahu anha annemiz de bu duruma nasıl  çare bulabiliriz diye düşünüyorlardı. Akıllarına Hârise ibni Nûman radıyallahu anh geldi ve :

“– Yâ Rasûlallah! Hârise ibni Nûman radıyallahu anh’a meseleyi açsanız, evlerinden birinde oturmamız için bize müsaade etse! Kendisi biraz ileri taşınıp bize sizin yakınınızda bir yer açsa!” dedi.

Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz çok sevdiği damadı ile kızına şu cevâbı verdi:“–Hârise bizim için daha önce de yerini değiştirmişti. Artık ona bir şey söylemekten hayâ ediyorum” buyurdu.

Hârise ibni Nûman radıyallahu anh’ın bu durumdan haberi olunca derhal evini boşalttı. Sonra koşarak Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in huzûruna çıktı ve gönlündeki sevgiyi, samimiyeti şu muhteşem sözleriyle dile getirdi:

“–Yâ Rasûlallah! Fâtıma’yı yakınınıza taşımak istediğinizi duydum. İşte evlerim! Onlar Benî Neccâr evleri içinde size en yakın olanlardır. Şüphesiz ben ve malım Allah ve Rasûlü’ne âidiz. Vallahi yâ Rasûlallah, benden aldığın mâl, benim için, yanımda bıraktığın maldan çok daha sevimlidir. Vallahi evimi kabul etmen, onu reddetmenden beni daha fazla sevindirir” dedi.

Hârise radıyallahu anh gönülden, samimi olarak ve yalvarırcasına evinin kabûlünü istedi. Fahr-i Kâinât sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz onun bu samîmiyeti karşısında:

“–Doğru söylüyorsun. Allah hayrını mübarek kılsın. Allah sana bereketini ihsân buyursun, seni bereketli kılsın!” diye dua etti. Daha sonra Hazreti Ali ile kızı Fâtıma’yı Hârise radıyallahu anh’ın odalarından kendisine en yakın olanına taşıdı. (İbn-i Sa‘d, VIII, 22-23)

SADAKAYI KENDİ ELİYLE VERİYORDU

Hârise radıyallahu anh, ilme, ibadete çok düşkündü. Fakire sadakayı kendi eliyle vermeyi çok severdi. Ömrünün sonuna doğru gözlerini kaybedince namazgâhından odasının kapısına bir ip çekmişti. Yanına da hurma dolu bir sepet koymuştu. İpe tutunarak hem namaza gider hem de  kapısına gelen fakire sadakayı kendi eliyle vermeyi isterdi. Âile efradı onun zorlanmasını istemediği için: “Bize söylesen de biz senin adına versek olmaz mı?” dediklerinde o, hep şu hadis-i şerifi hatırlatırdı:

“–Peygamber Efendimiz’den işittim, şöyle buyuruyordu: “Şunu iyi bilin ki, yoksula kendi eliyle sadaka vermek, kişiyi kötü ölümden muhâfaza eder.” (İbn-i Sa‘d, III, 488; Taberânî, Kebîr, III, 229, 231)

İşte ben bunun için kendim vermek istiyorum derdi.

Ne azim!.. Ne irade!.. Ne teslimiyet!.. Ne güzel sünnet üzere bir ömür geçirmek!..

Hârise ibni Nûman radıyallahu anh’ın ne zaman vefat ettiğine dair  net bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak kaynaklarda onun Muaviye döneminde (661-680) vefat ettiği rivayet edilmektedir.

Allah ondan razı olsun. Rabbimiz cümlemize Hârise ibni Nûman radıyallahu anh’ın hassasiyyetinden, güzel ahlâkından, cömertliğinden hisseler alabilmeyi ve şefaatlerine erebilmeyi nasib eylesin. Amin.