Ey insanlık! Bir çağrı var; bir ses, bir seda yükseliyor, ona kulak ver. Çünkü bu çağrı sana ve senin için. Bu çağrı huzurun için, bu çağrı mutluluğun için, bu çağrı güvenin için, bu çağrı dünya ve ahiret saadetin için… Bu çağrıda şöyle buyuruyor yüce Rabbimiz: “Ey iman edenler Allah ve Resulü sizi Size Hayat verecek şeylere çağırdığı zaman onların çağrısına uyun ve şüphesiz bilin ki, Allah kişi ile kalbi arasına girer. Unutmayın ki onun huzuruna götürüleceksiniz.”(Enfal, 24). Bu çağı, sizi yaratan, yarattığı için de sizi sizden daha iyi tanıyan ve ihtiyaçlarınızı sizden daha iyi bilen rabbinizin çalgısıdır. Ona kulak verin. “Yaratan yarattığını bilmez mi? O bütün incelikleri bilendir her şeyden haberdardır.”(Mülk, 14).  Bu çağrı yaratanın yarattıkları arasında seçerek özel bir şekilde eğiterek insanlığa gönderilmiş en güzel örnek, rehber ve yol gösterenin çağrısıdır. “İçinizden Allah’ın lütfuna ve ahiret gününe umut bağlayanlar, Allah’ı çokça ananlar için hiç şüphe yok ki, Allah Resülun’de güzel bir örneklik vardır.’ (Ahzap, 21). Bu Çağrı Allah’ın emrettiklerini yapmamızı, yasaklarından da kaçınmamızı kesin bir ifade ile istediği Fahri kainatın çağrısıdır. “..... Peygamber size ne vermişse onu alın ve size neyi yasaklamışsa ondan kaçının, Allah’a karşı saygısızlık etmekten sakının, kuşkusuz Allah cezalandırmada çok çetindir.” (Haşr,7). Bu çağrı Allah’ın kendi sevgisini ona uyma şartına bağladığı tek Önder ve liderin çağrısıdır. “De ki eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın, Allah çok bağışlayıcı çok esirgeyicidir.”(Ali îmran, 31). Bu çağrı Allah’ın ona itaatı  kendine itaat, ona isyanı kendine isyan kabul ettiği Yüce zatın çağrısıdır. “Resülullah’a itaat eden Allah’a itaat etmiş olur, yüz çevirenlere gelince seni onlara bekçi olarak göndermedik”(Nisa, 80).

Evet kıymetli okuyucular insanın insanlıktan uzaklaştığı bir zaman diliminde yaşıyoruz. Herkesin korkusu ve endişesi olan “İnsanlık nereye gidiyor?” tedirginliği bütün insanların sorunu haline geldi. Büyükler küçüklerden şikayetçi, saygı ve hürmeti görmez oldular, küçükler büyüklerinden şikayetçi beni büyüklerim anlamıyor, herkesin kendi payından mahrum kaldığı bu zamanda yeniden bir uyanışa bir silkelenmeye ve bir Öze dönüş ihtiyacı içerisindedir ama nasıl: Yalanın kol gezdiği ve ortalığı fitneyle fitillediği sorunu ancak ömründe şaka ile dahi olsa asla yalan konuşmamış ve “Mümin yalancı olmaz, yalan konuşmaz” diyen bir şahsiyete uymakla, yaygınlaşmış aile Kurumunu cayır cayır yakan, nesli bozan, güveni sonsuza dek yok eden ahlaksızlığın zirvesi olan zina sorununu “ben zina etmek istiyorum” diyen gence, “Peki senin annen ve kız kardeşin için aynı şeye razı mısın?” diyen empatiyi ve anlayışı canlandıran bir şahsiyete uymakla, zenginlerin şımarıkça harcamaları, paylaşmazlık ve duyarsızlıkları elindeki tek hurmayı ikiye bölüp yarısını yanındaki ile paylaşan bir şahsiyete uymakla, Ben deyip büyüttüğümüz kibrimiz, tavan yapmış egomuzu yanında korkudan titreyen kişiye “Korkma, ben kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum” deyip, “kibir ile iman bir kalpte aynı anda durmaz” sözünü hatırlatan kemal-i izzete ermiş bir şahsiyete uymakla, evet bütün bu ve nice üstün meziyetleri kendinde toplayan ve tarihe cahiliye devri diye geçen o devri saadet devri olarak değiştiren, göğün öğrencisi, yeryüzünün en büyük ve en mükemmel öğretmen ve eğiticisine uymakla hal edilebilir. Gelin hep beraber O’nun çağrısına kulak verelim. Çünkü O’nun çağrısı “Camiye ve Huzura”, O’nun çağrısı “İbadet ve kurtuluşa”, Onun çağrısı “İyiliğe ve Takvaya”, O’nun çağrısı “Birlik, Beraberlik ve Kardeşliğe”, O’nun çağrısı “İmana ve Güzel Ahlaka”. O’nun çağrısında; Paylaşmak var, sevmek var, yardımlaşmak var, birlik, beraberlik var, kardeşlik var, huzur var, güven var, empati var, kurtuluş var, dünya ve ahiret saadeti var. Rabbim o çağrıya kulak verip ve o çağrı ile huzur, güven, mutluluk ve saadet bulan kullarından eylesin bizleri. Amin.