Değerli okuyucularımız; Son yıllarda Ortadoğu'da barış ve istikrar adına umut ışıkları görmek oldukça zorlaştı. Bu karanlık tabloya katkıda bulunan en önemli unsurlardan biri, İsrail'in Filistin topraklarında devam eden işgalci politikaları ve katliamlarıdır. Son günlerde İsrail'in kana doymayan tutumu, yıllardır devam eden bir trajediye ve insanlık dışı bir zulme dönüşmüştür.
Filistin topraklarında yaşanan kanlı gerçeklik, sadece son dönemde değil, yıllardır süregelmektedir. İsrail'in keyfi tutuklamaları, ev yıkımları, Filistinlilere yönelik ayrımcı politikaları ve işgal altındaki topraklarda sürekli artan yerleşim birimleri, bölgedeki gerginliği tırmandırmaktadır ve Gazze ile enson da Refah'a yaptığı katliamla gündemde. Bu politikaların sonucunda, masum Filistinli siviller yaşamlarını kaybetmekte, evleri yıkılmakta, toprakları ellerinden alınmakta ve temel insan hakları ellerinden alınmaktadır.
İsrail'in Filistinlilere yönelik bu vahşi ve barbarca tutumu, uluslararası hukuku açıkça ihlal etmektedir. Ancak, uluslararası toplumun İsrail'e karşı etkili bir şekilde hareket etme konusundaki isteksizliği, bu zulmün devam etmesine neden olmaktadır. Ayrıca, İsrail'in güçlü lobileri ve stratejik müttefikleri de bu durumu teşvik etmekte ve cezasızlık ortamını güçlendirmektedir.
Filistinli çocuklar, kadınlar ve yaşlılar, İsrail'in saldırgan politikalarının en büyük mağdurları arasında yer almaktadır. Her gün yaşanan acı ve gözyaşı, sadece Filistinlilerin değil, tüm insanlığın vicdanını sarsmalıdır. İsrail'in kana doymayan tutumu, bölgede barış ve istikrarın sağlanmasının önündeki en büyük engellerden biridir.
Uluslararası toplumun, İsrail'in işgalci politikalarına karşı daha etkili bir şekilde tepki göstermesi gerekmektedir. İsrail'e yapılan silah ve mali yardımların kesilmesi, uluslararası mahkemelerde İsrail yetkilileri hakkında dava açılması ve barış görüşmelerine destek verilmesi gibi adımlar, bölgedeki çatışmanın sona erdirilmesi için önemli bir başlangıç olabilir.
Filistin halkı, yıllardır süren acımasız işgal altında yaşamaya ve katledilmeye devam ediyor. Ancak, umutsuzluğa kapılmak yerine, uluslararası toplumun desteğiyle barış ve adalet için mücadele etmektedir. İsrail'in kana doymayan politikalarına karşı ses çıkarmak, sadece bir görev değil, aynı zamanda insanlık vicdanının bir gereğidir. Gelecek nesillerin barış ve uyum içinde yaşayabileceği bir dünya için, bu zorlu mücadeleyi sürdürmek hayati öneme sahiptir.