Peygamber (s.a.s.) Efendimiz nasıl hutbe okurdu? Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in muhtelif zamanlarda irat ettiği hutbelerden bazılarını yazımızda okuyabilirsiniz.

Hz. Peygamber sallâllâhu aleyhi ve sellem’in hutbelerinden bazıları...

PEYGAMBER EFENDİMİZ’İN HUTBELERİ

Peygamberimizin İlk Hutbesi

Hz. Peygamber sallâllâhu aleyhi ve sellem hicret esnasında Medine’ye bir saat mesafede bulunan Kuba’da konaklamış, pazartesiden perşembeye kadar burada kalarak sahâbelerle İslâm’ın ilk mescidini inşa etmişti. Cuma günü Kuba’dan hareket edip Ranuna Vadisi’ne vardılar ve Sâlim b. Avf kabilesine misâfir oldular. Bu sırada Cuma vakti girdi. Vadideki namazgâhta ilk hutbesini okudular ve ilk Cuma namazını kıldırdılar. Bu ilk Cuma namazının hutbesinde şöyle buyurdular:

“Ey insanlar!

Ölmeden önce tövbe edin; fırsat elde iken sâlih ameller işlemeye bakın! Gizli-açık bolca sadaka vermek ve Allâh’ı çok çok zikretmekle Rabbinizle aranızı düzeltin! Böyle yaparsanız, rızıklandırılır, yardım görür ve kaçırmış olduğunuz şeyleri elde edersiniz.

Biliniz ki Allah, bu yılınızın bu ayında, bu yerde size kıyâmete kadar cuma namazını farz kılmıştır. Âdil olsun-olmasın, başında bir imam varken benim sağlığımda veya benden sonra her kim hafife alarak veya inkâr ederek bu namazı bırakırsa, onun iki yakası bir araya gelmesin! Ve Allah, onun işlerini başarıya ulaştırmasın! O kimsenin başka namazı yoktur; tövbe edenler müstesnâ… Çünkü kim tövbe ederse, Allah onun tövbesini kabul eder. (İbn-i Mâce, İkâme, 78)

Ey insanlar! Sağlığınızda âhiret için hazırlık yapınız. Biliniz ki kıyâmet gününde herkes yaptığından hesaba çekilecektir. Sizden her biri çobansız bırakacağı koyunundan sorumlu tutulacak. Sonra Rabbi ona tercümansız ve aracısız olarak şöyle diyecek: “Sana Rasûlüm gelip de emirlerimi tebliğ etmedi mi? Ben sana mal mülk verdim, pek çok iyiliklerde bulundum. Ya sen kendin için âhiret azığı olarak ne getirdin?’ Bu soruyla karşılaşan şahıs sağına soluna bakacak ancak hiçbir şey göremeyecek. Önüne baktığında ise cehennemi görecek. Öyleyse yarım hurma ile dahi olsa cehennemden korunmaya çalışınız, onu da bulamayan güzel bir sözle kendisini kurtarmaya baksın. Zîra bir hayır için on katından yedi yüz katına kadar sevap verilir. Allâh’ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.” (İbn-i Hişâm, I, 118-119, Beyhakî, Delâil, II, 524)

Allah Rasûlü bu ilk hutbesini bitirdikten sonra yeniden kalktı ve ikinci hutbesini okudu:

“Allâh’a hamd olsun. O’na hamd eder ve O’ndan yardım dilerim. Nefislerimizin şerlerinden ve kötü amellerimizden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın doğru yolu gösterdiği, hidâyet ettiği kişiyi kimse saptıramaz. Saptırdığını da kimse doğru yola iletemez. Şehâdet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur. O tektir, O’nun eşi ve benzeri yoktur. Sözlerin en güzeli Allâh’ın kitabıdır. Allah Celle kimin kalbini Kur’ân’la süslerse onu kâfir iken İslâm’a sokar. O kimse de Kur’ân’ı başka sözlerden üstün kılarsa kurtulur. İyi bilin ki, Allâh’ın kitabı sözlerin en güzeli ve en üstünüdür.

Allâh’ın sevdiğini seviniz! Allâh’ı, bütün kalbinizle seviniz! Allâh’ın kelâmından ve onu okumaktan usanmayınız. Allâh’ın kelâmından kalbinize bir karartı gelmesin. Çünkü Allâh’ın kelâmı, Allâh’ın yarattığı her şeyin en üstününü ayırıp seçer, amellerin hayırlısını ve kullarının seçkini olan peygamberleri ve onların kıssalarını anlatır. Helâli ve haramı bildirir. Siz sadece Allâh’a ibâdet ediniz ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayınız. O’ndan hakkıyla sakınınız. Sözleriniz, Allâh’a yönelmiş güzel sözler olsun ve aranızda Allâh’ın kelâmı ile muhabbet ediniz. İyi biliniz ki, Allah, ahdini bozanlara, sözünde durmayanlara gazap eder. Allâh’ın selâmı üzerinize olsun.” (Beyhakî, Delâil, II, 524-525)