Sabit Bin Kays (r.a) gür sesli ve güzel konuşan bir sahabi... Rasûlullah (a.s.)  Efendimizin hatibi olmakla tanınan bir yiğit... Konuşmasıyla dinleyenleri hayran bırakan bir hatip... Savaş meydanlarında ise cengâverliğiyle meşhur bir kahraman...

Sabit Bin Kays, Yesrib'in sayılı kişilerindendi. Hazrec kabilesine mensuptu. Hicretten evvel Müslüman oldu. Mekkeli genç davetçi Mus'ab'ın (r.a) güzel sesiyle okuduğu Kur'an ayetlerini dinledi. Bundan etkilendi ve gönlünü İslâm'ın nuruna açtı. Kelime-i şehadet getirerek İslâm'a girdi.

CENNETLE MÜJDELENEN SAHABELER

O, İki Cihan Güneşi Efendimiz'i Medine-i Münevvere'ye hicret ettiği zaman, büyük bir süvari gurubuyla karşıladı. Onun önünde durarak son derece beliğ bir konuşma yaptı. Şöyle ki:

"-Ya Rasûlallah! Biz canlarımızı, çocuklarımızı ve kadınlarımızı koruduğumuz gibi seni koruyacağımıza söz veriyoruz. Buna karşılık bize ne var? Bize neyi va'dediyorsunuz?" dedi. Fahr-i Kâinat (s.a) Efendimiz bu samimi karşılama ve suâle karşı tek kelime ile:

"Cennet..." diye cevap verdi. Orada bulunanlar bu cevaptan çok memnun oldu ve birlikte:

"Kabul ettik Ya Rasûlallah!.. Râzıyız Yâ Rasûlallah!.." diye sevinçlerini bildirdiler.

Ne güzel va'd!.. Ne güzel cevap!... Kendisine tâbi olanlara Allah'ın rızası ve cennetini müjdelemek... Ashab bu halis niyet ve maksatlarla başka şeylere değer vermediler... Gel-geç sevdalara kapılmadılar... Fâni lezzetlerle telezzüzü terkedip ebedi hayat için çalıştılar.

RESÛLULLAH'IN HATİBİ

Rasûl-i Ekrem (s.a) Efendimiz, Arap şâir ve hatipleri geldiğinde hatiplere karşı Sâbit Bin Kays (r.a)'ı şairlere karşı da Hassan Bin Sâbit (r.a)'ı görevlendirirdi. 630 m. senede Beni Temim'den bir heyet geldi. Fahr-i Kâinat (s.a)'den izin alarak övünme yarışı yapmak istediler. Efendimiz de:

"Hatibinize izin verdim. Konuşsun." buyurdu Utarid isminde bir hatip ayağa kalktı. Zengin olduklarını iyi işler yaptıklarını, halkın en güçlüsü en faziletlisi olduklarını sayıca çok ve savaşa çabuk hazırlandıklarını, sayıp döktü. Sonunda da; Bizim gibi faziletlere sahip olanınız varsa çıksın da görelim? dedi. İki Cihan Güneşi Efendimiz Sâbit İbni Kays (r.a)'a cevap vermesini emir buyurdu, Sâbit kalktı ve şöyle cevap verdi:

"Hamd Allah'a mahsustur. Ben O'na hamd ederim, O'na iman eder ve O'ndan yardım isterim. O'na güvenir, O'na dayanırım. O birdir. Eşi-benzeri yoktur. Gökde ve yerde ne varsa hepsini yaratan ve yaşatan O'dur. O'nun ilmi her şeyi içine almıştır. Gizli ve açık her şeyi bilir. Yarattıklarının en hayırlısını Peygamber olarak gönderdi. O insanların en doğru sözlüsüdür. Soyu en asil soydur. Emindir. En cömerttir. Her bakımdan insanların en üstünüdür. Allah Teâlâ ona kitabını indirdi. O insanları Allah'a iman etmeye çağırdı. Biz bu daveti kabul ettik. O'na tâbi olduk. Bu daveti kabul edenler kavmimizin en hayırlıları oldular. Bu davete karşı gelenlerle biz cihad edeceğiz. İnananların canlarını ve mallarını koruyacağız. Allah'a hamdolsun ki bizleri dininin yayılmasına vasıta kılıp, Resûlünün yardımcıları olarak şereflendirdi. Ben bunları söylüyorum. Allah'dan kendim ve bütün mü'minler için afv ve âfiyet dilerim."

Temim heyetinin şâiri kalktı şiirini okudu. Buna karşı da Hassan İbni Sâbit cevap verdi. İslâm hatip ve şâirinin hutbe ve şiirleri karşısında Beni Temim'in reislerinden Akra İbni Habis Peygamber Efendimiz için:

"Bu zât muvaffak olmuştur. Vallahi onun hatibi ve şairi bizimkinden daha kuvvetlidir. Ses ve sedâları, mânâları daha güzeldir. Bu zat Allah tarafından korunuyor." diyerek hakkı kabul etti. Kelime-i şehadet getirerek müslüman oldu. Sevgili Peygamberimiz ona:

"Bundan önceki halin sana zarar vermez." buyurdu Reislerinin peşinden Temim halkı da akın akın İslâm'a girdi.