Dinî terbiye vermeden evlât yetiştirmek, sobada yakmak için ağaç yetiştirmek gibidir. Allahü Teâlâ’nın verdiği her ni’metin şükrünün yapılması lâzımdır. Şükrü yapılmazsa elden gider. Evlat nimeti, Cenâb-ı Hakk’ın verdiği güzel nimetlerdendir. Eğer çocuk İslâm itikadı ve İslâm terbiyesi ile yetiştirilmezse, nimetin şükrü yapılmamış olur. Ayrıca emânete hıyânet edilmiş olur. Allahü Teâlâ, hepimizi küfrân-ı nimetten ve emânete hıyânet etmekden muhafaza buyursun. Âmin.

Yavrularımıza karşı yapılacak ilk vazife, niçin yaratıldığımızı, bundan gayenin ne olduğunu anlayacakları bir şekilde zihinlerine yerleştirmek.

İkinci vazife; Allah Teâlâ’nın ulûhiyetini, rahmetini, dolayısıyla sevilecek yegâne varlık olduğunu hatırlatmak.

Üçüncü vazife; Fahr-i Kâinat Efendimizin menâkıb, ahlâk ve sözlerini daimî olarak anlatmak ve sevdirmek.

Dördüncü vazife; ilmihallerini yani lüzumlu olan namaz ve diğer ibâdetlerin farzları, vacipleri, sünnet ve müstehaplarını öğretmek.

Beşinci vazife; ehliyetli bir hafız efendiden tecvid üzere Kur’ân-ı Kerîm okumalarını ve namaz surelerini öğrenmelerini temin etmek olmalıdır.

Küçük yaştaki çocuklara yapılan samimî telkinat, onların zihinlerinde mermere hakkedilen yazı gibi kalır. İman ve sevgi de lâyıkı veçhile kalbe girerse, hayatı boyunca devam eder.