Yine bir gün Kânûnî Sultan Süleyman, sarayın bahçesindeki armut ağaçlarını kurutan karıncaların öldürülebilmesi için Şeyhulislâm Ebu’s-Suûd Efendi’den aşağıdaki beyitle fetvâ ister:

Dırahta ger ziyân etse karınca,

Zararı var mıdır ânı kırınca?

Hünkârın bu fetvâ talebi üzerine, Ebu’s-Suûd Efendi de bir beyitle şöyle cevap verir:

Yarın Hakk’ın dîvânına varınca,

Süleyman’dan hakkın alır karınca!

HAYVANLARIN MAHŞERDE HESAPLAŞMASI NASIL OLACAK?

İbn-i Abbâs radıyallâhu anh; “Vahşî hayvanlar toplanıp bir araya getirildiğinde.” (et-Tekvîr, 5) âyet-i kerîmesiyle ilgili olarak;

“Her şey haşredilecek, hesap için Mahşer meydanına toplanacak, hattâ sinekler bile!” buyurmuştur.[1]

Bütün mahlûkat Mahşer meydanında toplandıktan sonra hesaplar görülmeye başlanacaktır. Lâkin hayvanlar arasındaki dâvâlar, insanlardan evvel hükme bağlanacaktır. Bu hesaplaşmanın neticesinde bütün hayvanat tekrar toprak olacaktır.

Âyet-i kerîmede buyrulur:

“Yeryüzünde yürüyen hayvanlar ve (gökyüzünde) iki kanadıyla uçan kuşlardan ne varsa, hepsi ancak sizin gibi topluluklardır. Biz o kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Nihayet (hepsi) toplanıp Rab’lerinin huzûruna getirileceklerdir.” (el-Enʻâm, 38)

Ebû Hüreyre radıyallâhu anh bu âyet-i kerîme hakkında şöyle buyurur:

“Kıyâmet günü bütün mahlûkat Mahşer meydanına toplanır. Hayvanlar, böcekler, kuşlar ve her şey… Allâh’ın adâleti tam olarak tahakkuk eder, hattâ boynuzsuz koyunun hakkı bile kendisine zarar veren boynuzlu koyundan alınır. Sonra Cenâb-ı Hak hayvanlara; «Toprak olun!» buyurur. İşte o zaman (bu hâli gören) kâfir kimse (hesâba çekilecek olmanın dehşetinden); «Ah keşke ben de (şu hayvanat gibi) toprak olsaydım!»[2] diyecektir.” (Hâkim, Müstedrek, II, 345/3231. Krş. Hâkim, IV, 619/8716)

Hiç şüphesiz ki bu hâl, o günkü pişmanlık, utanç ve korkunun ne raddeye varacağını göstermektedir!

HAYVANLARIN HAKLARI

Hayvanların haklarının bile birbirlerinden inceden inceye alınacak olması, insanoğlunu ne derin bir tefekküre dâvet etmektedir!

Nitekim Osmanlı Şeyhulislâmlarından Kadızâde şöyle der:

“İnsan, haksızlık yaptığı kimselerle dünyada helâlleşmediyse, âhirette hak sahibi hakkını ister. Üstelik hak sahibi hayvan veya kâfir ise iş daha da zordur. Zira hayvana ve kâfire mü’minin sevaplarından verilmez. Kâfirin günahı da mü’mine yüklenmez. Dolayısıyla bu ikisinden bilhassa sakınmak ve kaçınmak lâzımdır.”