Bu hafta yazımızda İnsanın kıymetini bilmediği ömrün bitişi Sessiz Gemi şiirinde nasıl anlatılıyor? konularına yer vereceğim.
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim. “Nihayet o gün (dünyada yararlandığınız) nimetlerden elbette ve elbette hesaba çekileceksiniz.” (Tekâsür, 8)
Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz buyurdular:
“İki nimet vardır ki insanların çoğu onların kadrini bilmez. Bu iki nimet sıhhat ve boş zamandır.” (Buhârî, Rikak, 1; İbn Mâce, Zühd, 15)
SESSİZ GEMİ
Zaman denizin engin sularında süzülüp giden bir gemi gibi akıyor ve bizleri sessizce ölüme taşıyor. Herhalde Yahya Kemâl bu anlayıştan ilhâm ile Sessiz Gemi şiirinde şunları söyler:
Artık demir almak günü gelmişse zamandan
Meçhûle giden bir gemi kalkar bu limandan
***
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol
***
Rıhtımda kalanlar bu seyâhatten elemli
Aylarca sonsuz ufka bakar gözleri nemli.
İnsanların en büyük mes’elelerinden olan insanın içinde bulunduğu ânı değerlendirmesi konusunda Hz. Mevlânâ da kaygılıdır. Nitekim o da Mesnevî’de der ki:
Ey benim cânânım, ey cânımın cânı
Aklını başına al, iyi değerlendir zamânı!
İmam Şâfiî’nin: “Zaman kılıç gibidir. Sen onu kesmezsen o seni keser. Nefsin en büyük düşmanındır. Sen onu hayırla meşgul etmezsen o seni şer ile meşgul eder” sözü, aslında zamanı yönetmenin nefsin tuzağına düşmemek için önemli olduğuna dikkat çekiyor. Nefs, kötülüğü emreden özelliği sebebiyle insana sürekli tuzak kurmaktadır. Akıp giden zaman nefsin kurduğu tuzaklarla doludur.