Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem efendimizin dâr-ı beka’ya irtihallerinden iki sene önce Medine-i Münevvere’ye yolu düşen ve o kutlu beldede ashâb-ı kirâmın kardeşliğinden, edeb, nezaket, muhabbet, merhamet ve aralarındaki samimi davranışlardan etkilenerek müslüman olmaya karar veren bir bahtiyar…

Ceyşü’l-Usre diye bilinen orduyla birlikteTebük Seferine katılan bir kahraman… Şâm-ı Şerif’de ders halkaları oluşturan, kendi adına yapılmış bir mescidi bulunan ve orada en son vefat eden sahâbi olarak tanınan bir ilim eri...

İslâm’la buluşmasını kendisi şöyle anlatır:

“Kinane oğulları yurdundan kalkıp gece sabaha karşı Medine’ye geldim. Sabah olmak üzereydi. İnsanların Mescide gittiklerini gördüm. Ben de peşlerinden gittim. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem namaza durmuştu. Ben de arka tarafta durdum. İnsanlara bakarak yatıp kalktım. Onlar ne yapıyorsa ben de onlar gibi ayakta durdum. Eğilip yere kapandım. Bu şekilde namaz kılmaya çalıştım. Namazdan sonra Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ashabına döndü ve cemaati bir bir gözden geçirdi. Aralarında yabancı olarak beni gördü ve:

“- Sen kimsin?” dedi.

“- Ben Kinaneli Vâsile ibni Eska’yım” dedim.

“- Niçin buradasın? Bir işin, bir ihtiyacın mı var?” dedi. Ben de:

“- Sana biat etmek için geldim” dedim.

Bunun üzerine İki Cihan Güneşi Efendimiz bana tebessüm ederek:

“- Sıkıntılı ve rahat zamanda, hoşlandığın veya hoşlanmadığın hususlarda bana itaat etmek üzere biat edebilir misin?” dedi.

Ben de: “- Evet” dedim.

Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi vesellem tekrar te’yid alırcasına bana:

“- Buna gücün yeter mi?” dedi.

Ben de: “- Evet” dedim.

Hemen peşinden:

“- Gücün yettiği ölçüde” buyurdu.

Sonra mübarek elini uzattı. Ben de uzattım. Elini elimin üzerine koydu.

Bu vaziyette iken:  “-Ya Rasûlallah! Gücüm yettiği ölçüde” diyerek biat ettim.

Vâsile ibni Eska radıyallahu anh kısa bir müddet Medine-i Münevvere’de kaldıktan sonra ana-baba, âile efrâdına İslâm’ı tebliğ için memleketine döndü. Eve varınca önce babasına İslâm’ı anlattı. Babası ona:

“-Gerçekten sen müslüman mı oldun?” dedi. O da: “- Evet!” dedi.

Babası: “- Öyleyse bundan sonra seninle asla konuşmayacağım!” diyerek tepkisini ortaya koydu.

Vâsile ibni Eska radıyallahu anh babasından ayrılıp amcasının yanına gitti. Ona da İslâm’ı anlatarak Müslüman olmasını istedi. Fakat o da kibrini, gururunu yenemedi ve şöyle dedi:

“- Hangi konuda olursa olsun bizden önce davranman doğru değildir” diyerek yeğenine kızdı.

Allah Teala Vâsile ibni Eska’nın gayreti diniyyesini boşa çıkarmadı. Amcası inanmadı ama orada bulunan kızkardeşi anlattıklarını duymuş ve çok beğenmişti. Ağabeyinin yanına geldi ve İslâm’a girmek istediğini söyledi. Birlikte kelime-i şehadet getirerek İslâm’la şereflendi.

Vâsile (r.a) kızkardeşinin müslüman olmasına çok sevindi ve: “- Demek ki Allah senin için hayır dilemiş” diyerek memnuniyetini bildirdi. (İbn Sa’d, Tabakat, 1/305)

Vâsile ibni Eska radıyallahu anh’ın gönlü Medine’de kalmıştı. Bir an evvel o kutlu beldeye dönmek istiyordu. Zira ashâb-ı kiram Tebük Seferi için hazırlık yapıyordu. Fazla vakit kaybetmeden hemen kızkardeşine yol azığı hazırlattı ve Tebük seferine iştirak etmek üzere Medine-i Münevvere’ye gitti.