Şefaat Nedir? Şefaat nasıl olacak? Şefaat nasıl istenir? Şefaat ile ilgili ayet ve hadisler nelerdir? Peygamber Efendimiz kimlere şefaat edecek? Peygamber Efendimizin şefaat edeceği ve etmeyeceği kişiler kimlerdir? Şefaat-ı uzmâ nedir? Şefaat hakkında bilinmesi gereken herşey...

Başkasının sıkıntısını gidermek veya bulunduğu makamdan daha yüksseğine geçmesi için aracılık yapmak işine “şefaat” denir. Şefaat günahı olan mü’minlerin günahının bağışlanması, olmayanların daha üst makamlara yükselmeleri için peygamberlerin ve Allah katında dereceleri yüksek olanların Alllah’a dua ve istekte bulunmaları demektir.

ŞEFAAT NEDİR?

Şefâat, dünyada işlenen bazı günahların âhirette cezalandırılmasından vazgeçilmesi için talepte bulunmak, aracı olmak ve bunun için dua etmektir. Şefaat âhirette Hazret-i Peygamber ve diğer İslam büyüklerinin bazı mü’minler için ricâcı olmalarıdır. Şefaat duadan başka bir şey değildir. Herkesin dua etmesine izin verilmiştir. Kim olursa olsun herkesin duası kabul edilebilir. Bilhassa peygamberlerin, sâlih insanların hayattayken, kabirde, ya da kıyamet gününde yaptığı duaların kabûl edilmesi daha çok umulur. Şefaat hakkı da, Allah katında bir mevkîi ve kıymeti olan kişilere verilmiştir. Tevhid üzere ölen kimseler hakkında yapılan şefaatler Allah katında makbuldür. Ayetlerde de açık bir şekildde belirtildiği üzere Allah Teâla'nın izni olmadan hiç kimse şefaat edemez.

ŞEFAAT-I UZMÂ (EN BÜYÜK ARACILIK) NEDİR?

Hz. Peygamber’in bundan başka bir de genel ve kapsamlı bir şefaatı vardır. Buna “şefaat-ı uzmâ (en büyük aracılık)” denilir. Allah Elçisi’nin bu şefaatı Kur’an’da “makâm-ı mahmûd (övülmüş makam)” adını alır. (İsrâ, 17/79. Şefaat-ı uzmâ için bk. Buhârî, Zekât, 52.)

Buna göre rasuler, nebîler, velîler, şehitler, kimi âlimler büyük günah işleyen belirli kimselere şefaat edebilirler. Şefaat haktır ve bunu uman kişi için kurtuluşa vesiledir. Rasûlullah (s.a.s)’ın sünnetine tam olarak uyan onun şefaatine lâyık olur.

ŞEFAATLA İLGİLİ AYETLER

  • “İzni olmadan O’nun huzurunda kim şefaat edebilir?” (Bakara, 255)
  • “Onun izni olmadan hiçbir şefaatçi şefaat edemez” (Yûnus, 3)
  • “Rahmân nezdinde söz ve izin alandan başka hiçbirinin şefaate gücü yetmeyecektir” (Meryem, 87)
  • “Allah’ın huzurunda kendisinin izin verdiği kimselerden başkasının şefâati fayda vermez” (Sebe’, 23)
  • “O gün Rahmân’ın izin verdiği ve sözünden hoşlandığından başkasının şefaati fayda vermez” (Tâ-hâ, 109)
  • “Göklerde nice melekler var ki onların şefaatleri, Allah’ın, dilediği ve râzı olduğu kimse için izin vermesi hâricinde bir işe yaramaz.”(en-Necm, 26)
  • “Artık şefaatçilerin şefaati onlara fayda vermez.” (el-Müddessir, 48)
  • “Kim bir iyiliğe aracılık yaparsa, iyiliğin sevabından ona pay vardır.” (Nisâ sûresi 85)

ŞEFAAT İLE İLGİLİ HADİSLER

Rasuler, nebîler, velîler, şehitler, kimi âlimler büyük günah işleyen belirli kimselere şefaat edebilirler. Şefaat haktır ve bunu uman kişi için kurtuluşa vesiledir. Rasûlullah (s.a.s)’ın sünnetine tam olarak uyan onun şefaatine lâyık olur.

  • Peygamberimizin Şefaatiyle En Çok Mazhar Olacak Kişi

Ebû Hüreyre -radıyallâhu anh- şöyle buyurur:

“Bir defasında:

«‒Yâ Rasûlallah, Kıyamet gününde senin şefâatinle en ziyâde mes’ûd olacak kimdir?” diye sordum.

Şöyle buyurdular:

«‒Ey Ebû Hüreyre, hadis öğrenme hususundaki hırsını gördüğüm için bu hadisi senden evvel kimsenin bana sormayacağını zâten biliyordum. Kıyamet gününde insanlardan şefâatime en ziyâde mazhar olacak kimse kalbinden veya içinden ihlâsla “Lâ ilâhe illallah” diyen kişidir».” (Buhârî, İlim, 33)

  • Ezan Duası Okuyana Peygamber Efendimizin Şefaati

Câbir ibn-i Abdullah’tan rivayet edildiğine göre Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuşlardır:

“Kim ezanı işittiği zaman:

«Ey şu mükemmel davetin ve kılınacak namazın Rabbi olan Allah’ım! Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e “Vesîle”yi ve fazileti ver. Onu, kendisine vaad ettiğin “Makâm-ı Mahmûd”a ulaştır» diye dua ederse, kıyamet gününde o kimseye şefâatim vacip olur.” (Buhârî, Ezân, 8; Tefsîr, 17/11. Ayrıca bkz. Ebû Dâvûd, Salât, 37/529; Tirmizî, Salât, 43/211; Nesâî, Ezân, 38/678; İbn-i Mâce, Ezân, 4)

  • Ezan ile Birlikte Tekrar ve Sorası Salavat

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in şöyle buyurduğunu işitmiştir:

“Müezzinin ezan okuduğunu duyduğunuzda, söylediklerinin aynısını siz de tekrar edin. Sonra bana salevat getirin. Çünkü kim bana bir salevat getirirse, Allah buna karşılık ona on defa salât eder. Daha sonra benim için Allah’tan «Vesîle»yi isteyin. Vesîle, cennette Allah’ın kullarından bir tek kişiye nasîb olacak bir makamdır. O kulun ben olacağımı umuyorum. Kim benim için Vesîle’yi isterse, ona şefaatim vâcip olur.” (Müslim, Salât, 11)